4.Bölüm

90 5 2
                                    

Rüya... O bana şaşkınlık ile bakarken benim gözümü çoktan öfke bürümüştü. Şaka mıydı bu? Koskoca İstanbul'da sadece bu okul kalmış olamazdı değil mi? Müdürün sesiyle düşüncelerim dağıldığında müdüre bakmaya başladım. İlk olarak Rüya'nın sınıfını söyledi. 11-C.. Sonra bana dönüp konuşmaya başladı.
"Kızım sanırım sende yeni gelen diğer öğrencisin adın neydi?"
"Afra Korkmaz."
"Evet! Senin sınıfın da 11-A. İkinizede iyi dersler." Müdürün odasından çıktığımızda Rüya bir şeyler söylemek için azını açmıştı ki ben onu dinlemeyip yürümeye başlayınca susmak zorunda kaldı. Sınıfımın önüne geldiğimde birisi arkamdan seslendi.
"Yeni kız bekle beraber girelim." Yeni kız mı? Önce Rüya şimdi de lakaplar bu gün hepsi sırayla mı geliyordu? Hiçbir şey söylememeye karar verdim ve kapıyı çalıp içeri girdim. Tam kapıyı kapatacaktım ki bana seslenen çocukta geldi. İlk bakışta masmavi gözleri dikkatimi çekmişti. Ama şuan bana o gözlerle öfke saçıyordu. Sanırım sözünü dinlememem biraz gururunu kımıştı. O da beni sinir etmişti ne yapayım yani. Gözlerimi tekrar sınıfa çevirdiğimde bana daha doğrusu yanımdaki çocuğa öfke ile bakan gözler gördüm. Baran.. Bir şok daha! Evet Baran ile aynı sınıftaydık. Öğretmenin konuşmasıyla bakışlarım ona kaydı.
"Göktuğ sen yerine geç. Hoşgeldin kızım hadi sende boş bir yere otur. " Adının Göktuğ olduğunu öğrendiğim çocuk tamam derken bende bir kızın yanına oturdum.
"Arkadaşlar dikkatler dağılmasın derse devam ediyoruz." Ders edebiyattı ve öğretmenimiz gerçekten tatlı bir kadındı. Ama sorun şu ki ben hiçbir zaman sevmemiştim bu dersi.

Başımı sıraya koyup uyumaya karar verdiğim sırada yanında oturduğum kız konuşmaya başladı.
"Sen de mi çok sıkıldın?" İyi bir kıza benziyordu.
"Edebiyat beni pek sarmıyor." deyip gülümsedim. O da gülümsedi.
"Bu arada okulumuza hoş geldin. Ben Sude." Aslında pek hoş bulmamıştım. Ama daha sadece adını bildiğim bir kıza bunu söylemezdim.
"Hoş buldum. Ben de Afra."
"Böyle direk sorucam kusura bakma ama neden şimdi geldin? Okuldan filan mı atıldın?" Herkesin bildiği  sebep okulun yanmasıydı ama eğer okul yanmasaydı o okula devam edebilir miydim? Bilmiyordum. Düşüncelerim Sude'nin sesiyle dağıldı.
"Söylemek istemiyorsan sıkıntı yok. Sormadım say. "
"Yok atılmadım. Okulda yangın çıktı. Bizi de çevredeki okullara dağıttılar."
"Bugün başka bir kız daha geldi. Tanıyor musun?" Bahsettiği kızın Rüya olduğuna emindim ama şu ana kadar tek arkadaşımı tanıyamamıştım işte. Şimdi ise ne demem gerektiğini bilmiyordum.
"Pek sayılmaz." diyerek geçiştirmeye çalıştım ama gözümden bir damla yaş akmıştı bile. İçimden bir kere daha lanet okudum gözyaşlarıma. Hemen sildim ve Sude'nin beni görmemesi için başımı çevirdiğimde bana bakan gözlerle karşılaştım. Göktuğ bana öyle bir bakıyordu ki sanki ona hayatının en büyük kötülüğünü ben yapmışım gibi. Daha ilk günden benimle ne derdi olduğunu gerçekten merak etmeye başlamıştım.
"Ne oldu? İstemeden yanlış bir şey mi söyledim?" Bu kız gerçekten çok iyi birisiydi. Onu kırmak istemiyordum.
"Yok seninle alakalı değil." Al işte şimdi arka arkasına akmaya başlamışlardı gözyaşlarım. Bir damla aldıktan sonra biri birşey dese hemen diğerleri de akmaya başlıyordu. Allah'ım umarım kimse gözyaşlarımı görmemiştir diye düşünürken Sude konuştu.
"Hocam! Afra arkadaşımız biraz kötü de lavaboya gidebilir miyiz?" Allah kahretsin! Hayır ya. Ben kimse görmesin derken şuan bütün gözler benim üzerime çevrilmişti. Ben ise anın verdiği stresle iyice salmıştım gözyaşlarımı. Öğretmen bana bakıp konuşmaya başladı.
"Tamam gidin. Ama eğer bir sorunun varsa rehber öğretmenine de gidebilirsin Afracım." Şuan hiç cevap verecek durumda değildim. Sude de bunu hissetmiş gibi cevap verdi.
"Tamam hocam ben hallederim." Ve sınıftan çıktık.

Baran'dan...
Afra'nın ağladığı görünce sanki canımdan can gitmişti. Sikeyim böyle işi ya! Eymen pisliğinden kurtulduğuna mı sevinmeliydim yoksa bu kadar acı çekmesine mi üzülmeliydim? Ben onu 4 yıl karşılıksız sevmiştim. Habersiz sevmiştim. Yine severdim çünkü yaşadıklarımdan sonra beni hayata bağlayan o olmuştu. Onu izlemek bana huzur vermişti. Yaptığı kavgalardan izlediği yıldızlara kadar ezberlemiştim onu. Ama şimdi sanki o döktüğü gözyaşları tek tek  benim içine düşüp yakıyordu düştüğü yeri. O benim gizlediğim tarafımdı. Çok küçükken içime gömdüğüm sadece Bora ve Taylan'ın bildiği tarafımdı.

Sude'nin sözleriyle tekrar o tarafa baktığımda sesizce küfür mırıldanmaya başladım.
"Tamam kardeşim yeter ya! Sağlam tarafını bırakmadın çocuğun." Yanımda oturan Taylan konuşmuştu. O ve Bora herşeyi biliyordu. Şimdi yanımda Bora olsaydı o da benimle beraber sövmeye başlardı ama Taylan öyle değildi. Çocukluğumdan beri adam akıllı küfür ettiğini bilmezdim. Ve onun beni susturması beni daha çok sinirlendiriyordu.
"Ne var oğlum. Az bile söylediklerim. O gün Afra bayılmasaydı zaten şuan ortada öyle birisi yoktu bile."
"Evet kardeşim sende şimdi kim bilir kaç yıl ceza alırdın ne güzel demi." Şu mantıklı düşünmek beni bitiriyordu. Ben hiç düşünmeden hareket eden bir insandım. Ama sağolsun Taylan sürekli bana sonuçlarını hatırlattığı için Eymen'e dokunamamıştım.
"Tamam ya! Ama Afra bir kere daha onun yüzünden ağlarsa bu sefer sikerim onu." Bu sözlerimi duyan Taylan kesdi kendine mırıldanmaya başlamıştı. Ama onu dinleyerek sinirlerimi bozmak istemiyordum. Afra sınıftan çıkarken Bora'ya bakmak için dönmüştüm ki Göktuğ'un Afra'ya baktığını görmemle sinir kat sayım 2 katına çıktı. Göktuğ şerefsizi eğer Afra'ya bir şey yaparsa onuda sikerdim ki bakışları hiç iyi değildi. 

_ _ _

Slmss

Sizce Göktuğ'un amacı ne? Yeni kıza aşık mı oldu yoksa şerefsizlik peşinde mi?

Sizce Baran küçükken ne yaşadı ve onu toparlayan Afra oldu?

Seviliyorsunuz <3

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 01, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yıldızlar Altında Gün Batımı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin