11 / DİLSİZ AŞK

203 19 19
                                    

    Gün doğumundan beri süregelen gelişmelerle serseme dönmüş olan klan halkı, Black sürüsünün baş alfasıyla birlikte meydanı terk etmiş olan Lider omegalarının ardından uzun süre kendilerine gelememişti. Neyse ki Doğa Ana her zamanki gibi yavrularına kıyamamış ve kendilerine gelmelerini sağlamak amaçlı sağanak halindeki yağmurlarını, ormanın ve kalanın meydanına tüm bereketiyle bırakıvermişti.

İ

    İyi ki de öyle yapmıştı. Çünkü yıllarca aşklarını dilsiz, kelimesiz yaşamış, bunun dışında da nasıl yaşanacağını bilemeyen ve bundan dolayı da, öylece birbirlerinin gözlerinde kaybolan Johnny ve Alice'in de başka türlü iletişime geçmeleri mümkün görünmüyordu. Kendilerini içinde hissettikleri rüya aleminin etkisiyle ilk damlaları hissetmeseler de, ardından aniden boşalıveren tonlarca suyun altında, vücutlarının içgüdüsel tepkisi de eklenince, el ele koşmaya başlamaları bir olmuştu.

    O hengame içinde bile, sevdiği kadından ayrılmak istemeyen kumral alfa, kızı da kendisiyle birlikte sürükleyerek getirdiği sürü evinin, yağmur nedeniyle oluşmuş ıssızlığına şükretmişti. Gerçi bu gün hayatının tümünde ettiğinden çok daha fazla şükredecek şeyi vardı tanrılara...

    Daha bu sabah bir kabusun içine uyanmış iken, hayatı boyunca nefret ettiği ve ilelebet nefretinin süreceğini zannettiği bir omega vesilesiyle, hayalini bile kurmaya korktuğu şeylere kavuşuvermişti bir anda.

    Bütün bunların şaşkınlığı içindeyken bile, hala mantıklı kalabilen bir yanı, sürü evinin salonunu yapacakları konuşmaya yeterli görmediğinden, misafirler için hazırlanmış üst katı hedeflemişti, uzun süredir hiç bu kadar kendinden emin atmadığı adımlarla. Bu kattaki odaların hemen hemen hepsinin boş olduğunu biliyordu. Çünkü Donovan Black'in gelişiyle orada olmalarının bir anlamının kalmadığının farkında olan, diğer sürülerin alfaları, geldikleri gibi sessizce terk etmişlerdi klanlarını.

    Karşılarına çıkan ilk kapıyı açtığında, birbirinin tıpkısı olarak döşenmiş olan diğer odalardaki gibi, basit kahverengi ağaçtan yapılmış çift kişilik bir yatak, camın önünde iki kişilik ahşap masa ve takımı olan iskemleler karşılamıştı onları. Köşedeki ahşap tekne, banyo ihtiyacı için yeterliyken, şöminenin içinde bulunan saç ayağının üstündeki kazan, içinde her daim hazır bulunan su ile şömine yakıldığı anda banyo için hazırlanmış olurdu.

    Zaten ezbere bildiği şeyleri daha fazla incelemesinin anlamsızlığının farkına vardığında, kahveden adını alan ya da kahveye adını vermiş - hangisinin daha önce olduğu asla bilinemeyecek- renkteki gözlerini, karşısındaki yeşillerin kahveye epey baskın olduğu yine de içindeki eser miktarda da olsa kahve bulunduğu için ela olarak adlandırılması gereken gözlere dikmiş, ona aşık olmasının ve doya doya bakmasının yasak olduğu tüm zamanlara inat, özgürce uzun uzun bakmaya başlamıştı.

    '' Güzelim bu günü kendimden bile saklayarak o kadar uzun zaman bekledim ki... Hâlâ yanımda olduğuna inanamıyorum... ''

    Bugüne kadar herkesin onun olduğunu zannettiği adamın tam aksine, içinde bulundukları durumu hala idrak edemeyip, inanamazmış gibi, tutuk ve heyecanlı konuşması, naif omegasının bile, ilk kez karşısında, dudaklarından gözlerine varana dek gülümsemesine neden olmuştu. Fakat bütün bunlar, yıllardır kendisini bıkıp usanmadan bekleyen omeganın, serzenişlerine engel değildi elbette.

    '' Ben hep bekledim. Gelmeyen, gelmek istemeyen sendin alfa.''

    İkisinin de bu naif, çekingen omegadan beklemediği bu açıklama, yine her ikisi açısından da şaşkınlığa neden olmuştu. Az önceki cesurca sözleri söylerken bile pembeleşen yanakları, genç kızın aslında yıllarca içinde tuttuklarını söylemesinin, kendi karakterine ne kadar zıt olduğunun göstergesi gibiydi...

VİOLET (DÖNÜŞÜM)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin