1.BÖLÜM 14 YIL ÖNCE 12 YIL SONRA

2.3K 85 15
                                    

Bir balığın suya duyduğu hasrete benziyordu benim hasretim. Belkide daha ötesindeydi. Bir balık, susuz kaldığında ölürdü. Ya ben? Ben onsuz yaşamak şöyle dursun, ölemiyordum bile. Bunu bile bile gitmiştim. Terk etmiştim bu şehri. Canımdan çok sevdiğim, hayatımın en güzel günlerini geçirdiğim bu şehir. Şehirlerin sultanıydı benim gözümde, İstanbul.
Zaten hayatımda bi' onu, birde İstanbulu sevmiştim.
Biri beni, birini de ben terk ettim.
Ve bir sabah kalktığımda ikisindende yoksundum.
Yapayalnız, ortada kalmış..
17 yaşındaydım henüz. Sevdiğim, seviştiğim ilk erkekti. Benim için o yaşıma kadar saçma ve iğrenç olan şeyi ilk defa onunla yapmıştım.
"Korkma, acımayacak." demişti.
O demişti. Ona inanmayacaktım da kime inanacaktım? İnandım.
Evine götürmüştü beni, odasına çıkmıştık.
Ben gerdek gecesinde ki utangaç gelinler gibi, o ise yıllardır bu anı bekleyen damat.
Çok sevmiştim.
Soyundum. Ona o kadar güveniyordum ki, güneş bir daha doğmayacak dese inanabilirdim.
Ve o gece.. Ben acıdan ağlamamak için zor dururken, o kendini tatmin ediyordu.
"Acımayacak." demişti, acıyordu. Ama ben kendimi kandırıyordum.. 'Hiç acımıyor ki. Yalan söylememiş. Haklıymış.'
Kendimi ağlamamak için zor tutarken bile ona güveniyordum. Öylesine saf, öylesine aşıktım.

O geceyi ve sonrasını hatırladıkça arabanın direksiyonunu çevirip İzmire dönesim geliyor. İstanbula tekrar dönmek bir kabusdu benim için.
Ama buna mecburdum.
Onunla aynı havayı bile solumak istemiyordum. Onu hala unutamamıştım. Unutturmayan şeyin içimdeki öfkeninmi, aşkınmı olduğunu bilmiyorum.

Yıllar sonra bu şehire yanımda karım ve iki çocuğumla döneceğimi kim bilebilirdi ki?
Burda yaşadıklarımı hatırladıkça, onların yüzüne bakmaya utanıyorum

"Aşkım iyimisin?" Dalgalı saçlarını arkaya savurarak bana baktı Melek. Adı gibi bir Melekti. Onunla birlikte olduğum her saniye ona haksızlık ettiğimi düşünsemde o benimle mutlu gibiydi. Hayatımdaki tek görevim haline gelmişti, kızlarım ve karımı mutlu etmek. Kendi isteklerime aldırmadan, onlar için çırpınıyordum.
"İyiyim. Sadece, sadece biraz-" dedim ve cümlenin devamını getiremedim.
"Biraz ney?"
"Yıllar sonra tekrar buraya gelmek.. Biraz acayip."
Elini dizime koyup geri çekti. Kızlarım, Selin ve Pelin arka koltukta uyuyorlardı.
İkizlerdi. Bu evliliğe dayanma sebebimdi onlar, sanırım.
Melek kesinlikle mükemmel birisiydi ama bir eşcinsel olarak mutlu olamıyordum işte.. Kendimi zorluyordum ama olamıyordum. Meleği ben bir eşten çok kardeş gibi görüyordum. Ve her gece o kardeşle yatmak, sevişmek gün geçtikce iğrençleşiyordu.

İstanbula girmiştik bile.
Tam 14 yıl önce de böyle gelmiştik İstanbula. Ozamanlar ben arkada oturuyordum. Babam ve annem önde. Yanımda ise abim, ablam ve kız kardeşim vardı.
15 yaşındaydım daha.
Kırıkkaleden gelmiştik İstanbula. Aslında buraya gelen her aile gibi. Daha iyi bir iş umuduyla gelmişti babam. Bize daha iyi bir gelecek sunmak için.
Sonra bizi buralardan tekrar 'göç' ettiren şey ise benim sebep olduğum utançtı.

15 yaşında ve küçük bir yerden gelen bir genç olarak fazlasıyla saftım. Kandım ona. Ve sonrası hatırlamak bile istemediğim büyük bir utanç.
2 yıl kalabildik burda, sonra İzmire taşındık.

Şimdi ise tekrar geldik buraya.
29 yaşında, evli ve iki çocuklu. Büyüme aşamasında olan bir dergi sahibi olarak geldim.

Gelir seviyesi olarak normalin üzerindeydik. Bir başka büyük şehir olan İzmirde üniversite okutmuştu babam.
Daha doğrusu annem..
'Hata yapmış. Oda hata yaptığını biliyor. Bizim oralardan biriyle evlendiririz, olur biter. Kimsenin haberi olmaz.. Bırak okusun. Geleceğini mahvetme!" demişti.
Bugün anneme ne kadar dua etsem az.
Her ne kadar onun yüzüme baktığında benden utandığını, beni kendi oğlu olarak görmediğini bilsemde bana sahip çıkmıştı.
Ona minnettardım.
Babam "Üniversiteye giderse dahada azar bu ibne! Memlekete yollayacağım bunu. Çalışsın tarlada." diyordu.
Benim bu sözleri duyup duymamam ise umurunda olmamıştı o zamanlar.
Beni çoktan evlatlıktan reddetmişti. Eline silah verilse, beni öldürebilirdi, gözünü bile kırpmadan.
Ben o zamanlar anladım annemin değerini. Çünkü anneler, ne olursa olsun, çocuklarının yanında yer alırlar. Çocuğu katil olsun, sapık olsun veya benim gibi olsun.. Farketmez.
Şuan hayatımda olan tek kişi de zaten annem ve küçük kız kardeşim.

Yeni AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin