Selam^^
Nasılsınız?
Umarım iyisinizdir^^Bu bölüm diğer bölümlere göre daha uzun sanırım. Tam emin değilim ama bu konuda bir şey soracağım.
Belki buna takılmamam gerekir ama elimde değil. Bölüm kelime sayılarını çok kafama takıyorum. Sizce bir bölüm ne kadar kelime olur?
Değişik bir soru oldu ama neyse diwkduwkshsj
Lütfen cevaplayın.Neyse şimdi bölümü oy'layıp okursanız sevinirim^^
Umarım beğenirsiniz, keyifli okumalar gece yıldızlarım.^^
***
Kara’nın bana defteri vermesini üzerinden iki gün geçmişti. Bu gün pazartesiydi. Eminim heyecanlı olduğumu düşünüyorsunuz. Ama hayır heyecanlı değilim. Çünkü gitmeyi düşünmüyorum. Kara zaten iki gün boyunca benim gelmem için çabalıyordu. Ama ben hala gitmeyecektim. Durun size yaptıklarından bahsedeyim.
İlk gün, gece odama girip, bir buket mavi ve mor renkli çiçekler bırakmıştı. Ben de annem evde yokken o çiçekleri yakmıştım. Yakarken aklıma ateş gelmişti tabii. Gün geçerken odama baskın da yapmıştı. Tabi sonra onu buz kütlesinde kaydırmıştım ilk günkü gibi. Sonra da çıkmıştı.
İkinci gün, eve annemle tanışmaya gelmişti. Allahtan evde yoktu annem. Yoksa ne yapardım? Ama o gün bu yaptığını üstüne baya kızmıştım. Bu nedenle o günün sürprizleri bu kadardı.
Şimdide okula doğru gidiyordum. Kara ortalıklarda yoktu. Bu güzel bir haberdi. Okula vardığımda Kara’nın ortalıklarda olmaması bir şeylerden şüphelenmemi sağlamıştı. İnşallah pes etmiştir.
Sırama geçip dersin başlamasını bekledim. Ders başlamıştı. Ama çok sıkıcıydı. Sıram cam kenarında olduğu için dışarı baktım. Bende bu nerede diyordum. Sanırım Kara geç kalmıştı çünkü yeni gelir bir hali vardı. Gözünü pencereye çıkaracağı sırada bir kız yanına geldi. Ve anında ellerine yapıştı. Bu kızın kim olduğunu tahmin etmek çok zor olmasa gerek. Tabii ki Şeyma. Kara yukarı bakmayı kesmediği için onunla göz göze geldik.
Ona buruk bir gülümseme yolladım ve önüme döndüm. Göz ucuyla onlara bakmaya çalışıyordum. Kara, Şeyma’nın elleriyle kendi ellerini hemen ayırmıştı. Sonra ona bağırıp oradan uzaklaşmıştı. Çok geç Kara Bey…
Sonunda tenefüs. Bu aralarını gözlerinden öpmek istiyorum ya. Sıkıcı ders kurtarıcıları sizi. E tamam güzel de. Şimdi ne yapacağım ben ya? Oflayarak başımı sıraya gömdüm. Birkaç dakika sonra arkamdan birinin sarılmasıyla irkildim. Kara!
Sinirle başımı sıradan kaldırdım. Ben Kara’ya sinirle bakarken o bana sırıtıyordu. “Ne işin var senin burada?” dedim büyük bir sinirle. Onları gördüğümü biliyordu. Tüm bunların üstüne yüzsüce burada pişkinlik yapıyordu.
“Seni özledim.” Dedi kendinden emin bir şekilde. Gözlerimi devirdim.
“ben seni hiç özlemedim ama! Yüzünü bile görmek istemiyorum.” Dedim üstüne basa basa.
“Yapma ama. Bak tamam bir hata yaptım. Ama bana bir şans daha vermek zorundasın.” Dedi. Ona gözlerimi devirdim.
“Hiçbir şeye zorunda değilim Kara! İlişkimiz ‘bitti’ dedim. Bir daha da başlamaması umuduyla bitti hem de. Ve şimdi git!” dedim, acayip bir sinirle. Kara’da sinirlemeye başlamıştı. En son masaya elini vurup kalktı ve sınıftan çıktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlı Gece
FantasyBuzu sadece ateş eritir... ★★★ Periler, Cadılar ve onlar arasında geçen savaşlar... Buz, bir cadıydı. Sadece annesi vardı hayatında. Hayatı normal bir şekilde ilerlerken bir gecede her şey değişti. Yıldızlı Gece... O geceden sonra kafasında çözmek...