12. Bölüm

191 98 36
                                    

Hellöö. Ben geldim. Hiç tutmayacam sizi. Direk bölüme başlayın. İyi okumalar.

Hava kasvetliydi. Yüreğime de bu havayla birlikte kasvet çökmüştü. Karanlık ve parçalı bulutlu. Gözlerimi sınıfın penceresine diktim. Dünden beri yağmur dinmemişti. Hala yağıyordu. Bu yağmur damlaları umarım ayrılığın habercisi olmaz. Çünkü birazdan Barını şikayet eden çocuğun yanına gidicem. Ve özür dileyecem. Bunu kendim için yapmıyacam. Bunu Barın için yapıcam. Umarım o da bu yaptığımı anlardı. Ben onun iyiliğini istiyordum. Bir özür dilesem bir tarafım eksilmezdi. Tamam özür dilerim kelimesi, Barının o olayı anlattığından beri benim için sadece saçma sapan bir kelime olmuştu ama bunu yapmak zorundaydım. Barına hiçbir şekilde zarar gelsin istemiyordum. Sınıfa döndüm. Barın oturuyordu. Gözleri yerdeydi. Berna başını sıraya koymuş gözlerini kapatmıştı. Can ise Bernayı izliyordu. Kardeşler her zaman birbirinin yanında olurdu değil mi? Berna da benim yanımda olsun istiyordum. Barın ve Cana tabiki söylemiyecektim ama Bernaya gideceğimi söylemezsem çok kızardı. Bernaya doğru yürüdüm. Ve Canla ikisinin yanında durdum.

"Berna. Bir bakar mısın?"
Kafasını kaldırıp soran gözlerle bana baktı.
"Lavaboya gidicem de gel beraber gidelim dicektim."
Ayağa kalktı. Can onun  geçmesi için yer verdi. Yürümeye başladığım sırada Barının sesini duydum.

"Zeynep iyi misin?"
Arkamı dönüp ona baktım. Kaşları çatık bir şekilde beni izliyordu.
"İyiyim. Lavaboya gidicem sadece."
"Tamam." Geriye dönüp Bernayla sınıftan çıktım.

Koridorun ucuna geldiğimizde konuşacağım sırada Berna konuşmaya başladı.
"Kanka özür dileyelim."
Şaşırmıştım. Ona ben söyleyecektim.
"Kanka ben de sana bunu söyleyecektim."
Sırıtmaya başladı.
"Biliyordum."

"Nasıl?"
"Zeynep biz beraber büyüdük. Seninle sadece bakışarak anlaşabilirim."
Gülümsedim. Biz gerçekten birbirimizi bu kadar iyi tanıyorduk.
"Barınlar çok kızıcak" dedim.
"Evet ama onlar için yapıyoruz." Kafamı salladım.
"Acaba bu çocuk nerede?"
"Ben onun 12/B de olduğunu duydum."

Kafamı salladım ardından bizim sınıfın kapısına baktım. Allahtan Barın ya da Can bakmıyordu. Gözlerimi kapıdan çektikten sonra yanımda duran 12/B 'nin sınıfının kapısına baktım.
"Girelim mi?" diye sordu Berna.
"Barınlar bizi farketmeden girelim." Kapıyı açıp içeri girdik. Sınıfa baktığımda birkaç kişi uyuyordu ve Barının kafasında şişe kırdığı çocuk oturmuş telefonuna bakıyordu.

Bernayla ikimiz çocuğa doğru yürüyünce kafasını kaldırıp bize baktı. Konuşmaya başladım.
"Merhaba Ben Zeynep. Biraz konuşabilir miyiz?"
Çocuk ikimize de baktıktan eliyle karşısındaki sırayı işaret etti.
"Tabi konuşalım."

Sıraya oturdum ve Berna da yanıma oturduktan sonra karşımdaki çocuğa baktım. İyiki de Barın dövmüştü bunu. Yüzünü görseniz direk kusarsınız. Hani bir insanı tanımadan bile gıcık olduğunu anlarsınız ya. Bu çocukta işte o insan tipi vardı.

"Ne konuşacağız?"
Gözlerimi sıraya diktim.
"Kavga meselesini."
Berna böyle diyince tekrar kafamı kaldırıp çocuğa baktım.
"Ha yarın mahkeme var. Barın özür dileseydi konuyu kapatıcaktım. Ama o her zamanki gibi egosunu tatmin etmek için özür dilemedi."
Elim yumruk şeklini almıştı. Şu çocuğun yüzüne geçirmemek için kendimi zor tutuyordum.

"Bak buraya Barının dedikodusunu yap diye gelmedim. Sadece özür dilemek için geldim. Barın ve kendi adıma. Bu konuyu çok uzatmayalım."
Çocuk söylediklerime gülmeye başladı.
"Sen Barının sevgilisiydin değil mi? Neden kendisi gelmek yerine seni gönderdi?"

"Bak bu onu boşver. Ben cidden üzgünüm. Ama Barına da hak vermen lazım. Can en yakını ve 1 kişinin etrafını bir sürü kişi sarmıştı. Sizin de haksız yanlarınız var bizim de var. Barın da bunu biliyor zaten. O da bu konuda çok üzgün. Ben ikimizin adına da özür dilerim." Berna da konuşmaya başladı.

Sana Gül Bahçesi Vaad EdiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin