Hemşire odasından çıktım, topuzum dağılmış bir şekilde. Nöbetteydim yine ve biraz (10 dakika) kestirmek için uzanmıştım. Saate baktığımda nöbetin yarım saati kaldığını fark ettim. Gözlerimi ovuşturarak karşıdan yanında başka bir doktorla gelen Özgür hocaya baktım. Uykusuzluktan gözlerim bulanık görüyordu. İyice ovuşturunca karşıdan gelen kişiyi iyice görme imkanım oldu. Emre. Özgür hocanın yanındaki Emreydi.
"Aselciğim bu yeni uzman doktorumuz Emre bey. Bundan sonra onun hemşiresisin. Vip hastalara birlikte bakacaksınız." Emre'ye baktım. Bana bakıyordu.
"İstemiyorum." Özgür hoca bir hızla kafasını bana çevirdi.
"İsteyip istemediğini sana sormadım."
"İstemiyorum hocam. İstifa etmem gerekiyorsa. Tamam." Özgür hoca beni kolumdan sürükleyerek Emre'den uzağa götürdü.
"Ne saçmalıyorsun sen? Normalde böyle yapmazdın. Eğer Emre beyle çalıştığın duyulursa yüksek lisansın anında kabul edilir."
"Ne? Ne alaka hocam?"
"Emre bey yurtdışında da çok meşhur Asel. Sorulmayacak mı sanıyorsun hemşiresi? Anında alırlar seni." Ensemi kaşıdım. Ne yapacağımı veya nasıl bir tepki vereceğimi bilmiyordum ama yapmamam gereken şeyi yaptım.
"Tamam." Özgür hoca gülümseyerek omzumu sıktı.
"Hadi erken çık bugün. Çok yorulmuşsun belli." Dedi.
Kafamda binbir soruyla eve vardım. Evden yine kahkaha sesleri geliyordu. Bugün Işıl için alışverişe çıkıcaktık. Ama sadece oturup ağlamak istiyordum. Hüngür hüngür. Salona geçtim.
"Aa Asel geldin mi?" Kafamı salladım. Eda kalkıp yanıma geldi. Işıl koltukta Cedi ile taş kağıt makas (?) oynuyordu.
"Bir şey mi oldu? Dokunsam ağlayacak gibisin." Gülümsedim. Yutkundum.
"Hayır, iyiyim." Dedim.
"Işıl, özür dilerim ama bugün alışverişe gelecek halim yok. Siz gitseniz olur mu?" Işıl ve Eda bir şey olduğunu anlamıştı. Kafasını salladı Işıl.
"Biz Edayla iki dakika gidip geliriz. Çocukların antrenmanı var zaten."
O an Furkanla göz göze geldik. Bana bakıyordu, ne olduğunu anlamak için. Gülümsedim. Gülümsemedi.
"Kolay gelsin çocuklar." Hızla odama geçtim. Neden yine canımın acıdığını bilmiyordum. Gözlerim doldu, ellerimi masaya dayadım. Eda girdi içeri. Arkasından Işıl. Eda'ya sarıldım, Işıl ikimize de sarıldı. Ağladım. Hıçkıra hıçkıra. Tam bir aptaldım değil mi? Beni aldatan biri için hala ağlayabiliyordum. Yatağa oturttular beni.
"O geldi. Vip hastalar için hemşiresiyim artık. K-kabul etmem gerekti çünkü lisans i-için hemen seçerlermiş beni." Dedim ikisine bakarak.
"Yemin ederim o-ona karşı bir şey hissetmiyorum. Ama o benim ilk sevdiğim kişiydi." Eda tekrardan sarıldı. Işıl elimi tuttu.
"Her zaman. Her yerde. Hep birlikte." Dedi Işıl.
"İçini döktüğüne göre kalk artık. Elini yüzünü yıka. Alışverişe gidiyoruz sonra da çocukların antrenmanına geçeriz." Dedi Eda.
2 saat süren alışverişten sonra çocukların antrenmanına gitmek için arabaya bindik. Furkan'ı basketbol oynarken göreceği için çok heyecanlıydım. Furkan'a gün geçtikte daha çok ısınıyordum. Sanırım o da bana ısınıyordu. Aslında Furkanla hemen hemen aynıydık. O da Cedi ve Metecan'a göre daha az sıcakkanlıydı. O da benim gibi herkesle bir anda samimi olmazdı. Ve en güzeli, sadece ikimizin anlayabileceği bir ilişkimiz vardı. Diğerlerine göre her zaman didişiyorduk ama didişmesek sıkıcı olurdu hatta birbirimizi istemezdik bile. İkimiz de bu karakterdeydik çünkü.
"Asel! Geldik diyorum kızım!" İrkilerek kemerimi çözdüm.
"Tamam be." Aşırı heyecanlıydım ama kızlara çaktırmıyordum. Salonun içine girerek bizimkileri aramaya başladık. Maçtalardı. Tam oturucakken Furkan basket attı ve maç bitti.
"İşte bu!" Ceyda'nın sesiyle sağıma döndüm. Furkan'a doğru koşup Furkan'a sarıldı ve yanağından öptü. O an geldik Furkanla göz göze. Sanırım dediğim yanlıştı, bir anda herkesle samimi olabiliyormuş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
collision || Furkan Korkmaz
Romansa"Ya sen aptal mısın?" Dedim sinirle eline vurarak. "Aptal mı? Karşında Furkan Korkmaz var kızım. Senin yerinde olmak isteyen kaç kişi var biliyor musun?" Furkan&Asel