1/1

2.1K 179 338
                                    

"Bu güzeller güzeli omegayı kim istiyor?" Diye bağırdı beni kaçırıp, burada satmaya çalışan adam.

Masalarda oturan alfalardan daha yüksek sesler çıkmaya başladığında, olduğum yerde titredim.
Yanımdaki adam kulağıma eğilip, fısıldadı.

"Ortamın şenlenmesi için söyledim, bebeğim. Sen benimsin."

Ona doğru döndüğümde yüzündeki iğrenç sırıtmasıyla bakmıştı ve ardından beni arka tarafta kalan omegaları yanına götürüp, ittirdi.
Dengemi sağlayamayıp, birisinin üzerine düştüm.

"Çok özür dilerim, iyi misin?" Dediğimde dolu gözleri ile ilk önce bana bakmış ve elleriyle işaret yapmaya başlamıştı.

Ona nasıl baktığımı bilmiyordum ama onun dilini anlayamadığımı anlayınca elini çarpı yaparak ağzına götürmüştü.

"Konuşamıyor musun?"

Kafasını olumlu anlamda sallamıştı.
Onu inceledim. Siyah saçları, beyaz teni ve büyük gözleri vardı.
İstemsizce "Güzel bir omegasın" dediğimde bana gülmüştü ve onu bir tavşana benzetmiştim.

"Ben Jimin, Park Jimin." Dememle gözleri daha da büyümüştü.

"Park Krallığının tek prensinin burada ne aradığını mı soruyorsun?"
Kafasını sallamıştı yine.

"Beni istemediğim birisiyle evlendireceklerdi ve bende kaçtım. Sonra kendimi bir şekilde burada buldum."

Ayağa kalkmış ve elini bana uzatmıştı.
Nedense tereddüt etmeden elini tuttum. Beni bir yere götürmeye başladı.

Biraz yürüdük ve eski, tozlu bir kapının oraya geldik.
"Buraya neden geldik?"

Tozlu yere bir şeyler yazdı. Temizlik hastası birisi olduğum için burada bulunmak bile istemiyordum ama zorundaydım.

'kaç ve evine git."

Yazdığı buydu.

"Sen ne olacaksın? Seni burada bırakmam."

Dememle kafasını olumsuz anlamda salladı ve tekrardan bir şeyler yazmaya başladı.

'2 yıldır buradayım ve herkes konuşamadığım için beni istemiyor."

Gözleri dolu doluydu ama gülüyordu.
"İsmini söyle. Yemin ederim buradan kurtulursam, seni de kurtaracağım."

'kim jeongguk"

Ona sarıldığımda, yeni tanışmış olmamıza rağmen tereddüt etmeden bana sarılmıştı.

"Birlikte kaçalım, lütfen." Son kez söylememle, ellerini bacağına koydu ve pantolonunu hafifçe yukarı çekti.
Bacağında yara vardı ve koşamazdı.

"Geri döneceğim, Jeongguk."
Gülümsemesi büyüdü ve bana tekrardan sarıldı. Ardından pantolonunun arka cebinden bir fular çıkarttı ardından elime tutuşturdu.

'bunu, ona ver.'

"Kime vereyim?" Dediğimde arkasını dönüp, yürümeye başladı.

Sorumu tekrarlayamadan, gitti.
Kapıyı zorla da olsa açtım ve kapatıp, koşmaya başladım.

İnsan bedenimle daha fazla koşamayacağımı anlayınca, kıyafetlerimi çıkartıp, kurt formuma dönüştüm ve kıyafetlerimi ağzıma aldım.

Öylece koşuyordum ve kurdumun beni yönlendirmesine izin veriyordum.

Tek bildiğim bir şey vardı o da kendi evime gitmediğimdi.
Orman tanıdık geliyordu ve bir koku da tanıdık geliyordu.

one shot² | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin