Senin kadar aydınlık olmayacaktı, küçük bir mum yaktım🕯

135 28 26
                                    

Ses kaydını başa sardım. Bir kaç saniyenin ardından bittiğinde yine başa sardım.

Gözlerim tavanda belli belirsiz hareket ederken düşündüğüm tek şey onun o tapılası sesiydi. Bir de geniş omuzları.

Ses kaydı kulağımın dibinde başa sarıp tekrarlandığı her saniye, onun sesini duyduğum her saniye içimde garip, isimsiz bir heyecan oluşuyordu.

Gözlerim duvardaki saate ilişti. 06:13

Evet, eve döndüğümden beri hiç durmadan onun sesini dinliyordum. Çok fazla eşsiz ve huzur doluydu. Ah, bi dinleseniz anlardınız aslında. Ama tabiki yalnızca ben dinleye biliyordum şuan.

Artık sırtımın yatakla bütünleşdiğini düşündüğüm sırada oflayarak ayağa kalktım. Ses kayıt cihazını yatağımın hemen yanında duran çekmecenin içine bıraktım.

Sabahdan beri üzerimden çıkarmadığım minnoş pijamalarım ve onların tam zıddı herkesin ayaklarımda gördüğünde gözlerini devirdiği muhteşem asilik simgesi Gucci terliklerimle mutfağa doğru yürümeye başladım.

Terliklerimin yerde sürüklenmesi sonucu çıkan sesle birlikte evdeki çok sevimli eşyalarımdan biri olan kahve makinesinin önüne geldim. Kendimi bu işe bıraktığım ilk günden doğru dürüst uykum olmamışdı. Hep kahvelerle ayakta kalır, gün doğana kadar bir kaç saat uyur, sonra yine kaldığım yerden hayatıma devam ederdim. Bu halimden mutlu muydum? Tartışılır. Mesela ben de isterdim ülkeleri gezmeyi, tarihi yapıların önünde fotoğraf çekinmeyi, ilhamlanarak bir kaç şarkı yazmayı.. Ben de çok isterdim ama, çalışdığım stüdyonun baskıları yüzünden değil ülkeden çıkmak, komşu şehire bile gidemezdim.

Aklıma yine gelen monoton hayatımın sıkıcılığı yüzünden ofladım ve ardından alışık kahve tadının ağzımdan başlayarak yayılmasına izin verdim.

Namjoon hyung muhtamelen yine saat 6'dan evden çıkmış, yeni gelecek olan ekipmanları stüdyoya taşınmasına yardım falan edicekdi herhalde. Kahvemi yudumlarken telefonumda olan elektronik not defterime baktım.

Evet, bugün son gündü ve bilin bakalım kim tüm işini son güne bırakıp sonunda da hiç bir bok ortaya çıkarmamışdı? Evet, tahmin etmek zor değil, tabiki ben.

Geçen bir kaç saat içinde üzerimi değiştirmiş, hafif atıştırmalık bir şeyler yemiş ve bir kaç saate bir şeyler yapa bilmenin umudu ile şarkının sözleri ve melodisi üzerinde çalışmışdım.

Piyanonun üzerinde titreşimde olan telefonumun hareketlenmesi ile elime aldım ve ekranda yazılı olan isme baktım.

'Orta parmağını götüne soktuğum arıyor...'

Gözlerimi devirdim ve derin bir nefesin ardından aramanı cevaplayarak telefonu kulağıma götürdüm.

"Bay Kim? Umarım bugüne yetiştirmeli olduğunuz şarkını hazırlamışsınızdır?"

Nefesimi tutdum. İQ'sü serçe parmağının uzunluğundan bile daha az olan ben'in beyninde dolaşan mazaretleri bir kenara fırlattım ve herşeyi olduğu gibi demeyi kararlaştırdım.

"Şey.. Bay Woo.. Ben yetiştiremedim. Aslında gerçekten mükemmel bir parça ortaya koymak istediğimden olsa gerek ki kaç gün-"

"Tüm bu söylediğiniz herşeyin büyük bir mazaret olduğunun farkındayım Bay Kim. Size tam olarak 3 hafta zaman tanımışdı stüdyomuz. Siz ise bu kadar uzun bir zamanda sanki şaheser yaratıcakmışsınız gibi şeyler söylüyorsunuz. Size tam olarak 2 gün zaman tanıyorum. Eğer bu 2 gün içinde taslağı dahi getiremezseniz.."

•4 O'clock||Taejin|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin