Ona sarıldım. Son bir kez sarıldım. Benden hiçbir şey demeden ayrılan, kollarımı itmeyen bedenin kokusunu içime çektiğimde onun cezasının ne olacağını biliyordum.
Asla ona kim olduğumu söylemeyecektim. Cezası bu olacaktı.
Kalbim ağrırken buz gri gözlere baktığımda gördüğüm bakışların hep Savaş için olduğunu anlamıştım. Ondan ölesiye nefret etmişti ve en sonunda onu gerçekten öldürmüştü. Kendi elleriyle. Bunu öğrendiğim anda, ona olan sevgim parçalanmaya başlamıştı. O gözlere baktığımda hissettiğim güven ve rahatlama yerini ihanete bırakmıştı.
Bunu ona nasıl yapabilmişti?
Geride bıraktığım tüm anılarımı sileceğim
Umuyorum ki sana dair hiçbir şey kalmayacak
Artık sana yaklaşamam bile
Kalbim korku içinde
Bütün anılarını al
Benden bu kadar
"Savaş?" soru dolu sesle gözlerimi Umut'a dikerken mavi gözlerimle ona baktığımda bu hayatta hiç olmadığım kadar hayal kırıklığı ile doluydum.
"Benden uzak dur." dedim, ve sanki ona hiç sarılmamışcasına, asla ağlamamış gibi onu geçip giderken arkama bile bakmadım. Her adımla ağrıyan kalbim, hayalkırıklılığını daha önce bu kadar yaşamamıştı. Bütün bunları başlatan kişi, Umut'tu. Savaş'ı o piçlerin eline veren, onu pazarlayan, ve bundan zevk alan... Benim Umut'umdu. Ailem, arkadaşım, sevgilim olan adamdı. Onun cezası ise hayatının geri kalanı benim yasımla yaşayacak olmasıydı. Her şeyde yanılabilirdim ama Umut'un beni hayatının geri kalanında bile artık unutmayacağından emindim. Olabilecek tüm açıklamaları ve olası ihtimalleri düşünmeden evime giderken telefonumdan herkesin numarasını silmiştim. Savaş olarak gerçekten yeniden başlayacaktım ve bunun için gerekirse savaşacak, gerekirse kaçacaktım.
Barış'ın yani kendi mezarıma gitme sebebim, Savaş'ın ruhunun orada olacağını düşünmemdi. Bu yüzden üstü çiçeklerle kaplı mezara bakarken gözlerimi kapattım ve sadece dua ettim.
Savaş... Senin intikamını tek tek alacağım. Herkesten. Lütfen huzurla uyu, senin yerine ben yaşayacağım.
İlk hedefim Hakan'dı. Öğrendiğime göre katı muhafazakar bir aileden gelen Hakan'ı koruyan kişi sürekli işlediği haltları temizleyen abisiydi. Bu yüzden sabırla abisini gözlemlerken onun sık sık iş gezilerine gittiğini fark etmiştim. Yine iş gezisine gitmek için havaalanına kadar takip ettiğim bir günde Amerika uçağına bindiğini görmemle beklediğim fırsat ayağıma gelmişti. En az iki gün orada kalacaktı, ve Hakan'ı kurtarmaya gelecek kadar zamanı hiçbir zaman olmayacaktı. Hakan'ın açığı öfkesiydi. Benim dışında günübirlik ilişkilerinin çoğunu şiddetle bitiriyordu lakin herkes parayla susturulabilir kişilerdi. Bu yüzden Barış'ın en güvendiği insana gittim.
"Sezgi?"
Ara sokakların birinde, en az otuz yıllık bir apartmanın en üst katında neredeyse harabe olan bir dövme stüdyosunu işleten birisiydi Sezgi. Benden yaşça büyüktü, otuzlu yaşlara yakındı. Ona dövme yaptırmak için buraya geldiğimde tanımıştım ve aynı mahallede yaşları yakın insanlar olarak yaşamanın getirisi olarak kısa süre içinde yakınlaşmıştık. Bir önceki hayatında bir Bilge olduğuna emindim, çok az konuşur ama çok dinlerdi. Ağzından çıkan her söz ağırlığı ile gelirdi sanki.
"Kimsiniz?"
"Sana kim olduğumu söyleyeceğim ama ondan önce hiç maden suyun var mı?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
yolun sonuna kadar [boyxboy]
Teen Fiction"Neden peşimden geliyorsun be?" diye bağırdım. Sırt çantamı ona doğru savururken arkamdan sessiz adımlarla beni takip eden ama dikkat çekmekten başka bir işe yaramayan gence oldukça kızgındım. "İzin ver" dedi ve yokuşun aşağısını göstererek devam e...