Alarmın sesini duyduktan sonra yatağımda biraz kıvransam da sonunda kalkmıştım. Banyoya girip günlük işlerimi halledip çıktım. Kahvaltı yapmak istemiyordum o yüzden direk okul formalarimi giyip çantamı da omzuma astiktan sonra odadan çıktım. Mutfağa girdiğim da annem ve babamın kahvaltı yaparken buldum.
"Günaydın" ikisi sesimi duyunca dönüp bana baktılar.
"Günaydın kızım gel otur kahvaltını yap." masanın üzerindeki kahvaltıya baktım. İştahım yoktu yiyemezdim.
"Yok baba aç değilim." babam itiraz edicekken annem hemen konuşmaya başladı.
"Bu aralar kahvaltı etmeden çıkıyorsun evden gözümden kaçmıyor değil. Sen sporcusu sağlığına dikkat etmen gerekiyor.Bu günlük bir şey demiyoruz ama yarından sonra kahvaltı yapılacak anlaştık mı?" annemin soluksuz konuşmasından sonra başımı olumlu anlamda salladım.
" Tamam anne söz bundan sonra yapicam. "başını olumlu anlamda sallayıp kahvaltisina geri döndü. Bende bir bardak su içtikten sonra veda edip evden çıktım.Okulum ve evimin arasinda yirmi dakikalık bir mesafe vardı. Otobüs durağına gelip beklemeye başladım. Aradan iki dakika geçtikten sonra beklediğim otobüs geldi ve bende herkesten önce binip akpile bastım. Ön tarafta boş bulduğum bir koltuğa oturup yanımdaki sarı direğe tutundum. Otobüs hareket ettikten sonra başımı pencereye doğru çevirip dışarıyı izlemeye başladım.
Sabahın bu saatinde işine ve okuluna yetişmeye çalışan insanlarin telaşıni izledim. Her zamanki maraton hayatımin eksilmeyen bir tarafiydi. Otobüs durunca ineceğim durağıma geldiğimi anladım. Ayağa kalkıp kapıya doğru yanastim. Kapı açılınca direk kendimi dışarı attım. Tamam belki otobüs yolcuklarini seviyordum ama kalabalık olunca daralıyordum. Karşıdan karşıya geçip okula doğru yürüdüm.
Normal bir devlet lisesinde okuyordum. Okulumdan memenundum. Oldukça disiplinli ve adı duyulmuş bir okuldu. Daha okul açılalı iki hafta olmuştu ama biz şimdiden turnuvalara çalışmaya başlamıştık. Okulun önüne gelince direk kapıdan içeri girdim. Büyük bahçede herkes bir tarafa dağılmış kendi hallerinde takılıyordu.
Kimseye takılmadan direk okul binasına yürüdüm. Binaya yaklaşırken binadan dün beni onlarca kez aramış ve bir sürü de mesaj atmış ama ona cevap vermemiş olan benim sarışın ve ela gözlü en yakın arkadaşım bana doğru kızgın bir boğa gibi geliyordu. Dünün siniri hala üzerindeydi anlaşılan. Yanıma yaklaştığında resmen üzerime atlar gibi kolumu tutup beni kendine doğru çekti.
"Neden telefonlarıma bakılmıyor Asel hanım. O kadar aradım mesaj attım neden geri dönülmedi?" Deren'in haklı isyana gülüp kolumu ondan kurtarmaya çalıştım.
"Dün çok yorgundum yemekten sonra uyuya kalmışım kusura bakma. Biliyorsun antrenmanlar yoruyor beni." gözünü kısıp bir müddet daha bana baktıktan sonra kolumu bıraktı."Tamam bu seferlik seni affediyorum ama bir daha olursa valla o telefonu sana yediririm." sonundaki küçük tehditiyle kahkaha atmaya başladım. Ben gülünce o gülmeye başladı. Sohbet ede ede okul binasının içerisine girdik. Bugün turnuva çalışmaları yoktu o yüzden rahattım. Sınıfa girince ders zili de çalmıştı. Derenle siramiza oturup Biyoloji öğretmeninin gelmesini bekledik.
Öğretmen gelince herkes sohbeti bitirip dersi dinlemeye başladı. Dersin bitişini belirten zil çalınca Derenle birlikte kantine indik. Kahvaltı yapmamıştım ama aç değildim. O yüzden sadece bir su alıp boş bir masaya yerleştik. Deren dün alışveriş yaptığında gördüğü bir çocuğu anlatırken bende yorumda bulunuyordum. Zil çalınca tekrar sınıfa doğru yürümeye başladık. Sınıfa girip siramiza oturduk. Dersin hocası gelince gerekli kitapları çantamdan çıkarıp dersi dinlemeye başladım.
######################################
Derenle sabah sözleştiğimiz gibi bir kafeye gelip oturduk. Haftada bir okul çıkışı farklı farklı kafelere gidip beraber zaman geçirirdik. Geldiğimiz kafe oldukça güzeldi. Duvarlar kırmızı renkteydi duvarın üzerinde her tarz ve boyutta çerçeve bulunuyordu. İçinde müşterilerin fotoğraflarını koyuyorlarmis. Masalar ahsapti ve sandalyeler de siyah renkteydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Anda
RandomBİR ANDA birbirlerinin hayatına girenlerin hikayesi... Arya Deren ile gittiği kafede Ekin ile karşılaşır. Bu karşılaşma son olmaz. Artık her gitti yerde Ekin ile karşılaşmaya başlar. Onlara tesadüf gibi gelen bu olay onlar için yazılmış bir kaderdir...