Bölüm düzenlendi!Multimedia: kalp sağlığına zarar :)
Mayıs pencerenin kenarına tünemişti, gözlerini kırpmadan karşıdaki binayı izliyordu. Koltukta oturmuş buzlu meyve suyumdan bir yudum alırken başımı geriye attım. "Sizin de canınız sıkılıyor mu?"
"Bir dürbün alırsak sıkılmayacak," dedi Mayıs. "Burdan uzağı görmesi zor oluyor. Allah beni şahin yarataydı da keskin gözlerimle karşı evdeki afetin ne yaptığını izleyebilseydim."
"Saçmalama, bütün gün oturup ne yaptıklarını izlemeyeceksin herhalde?"
"Ahh... Nash. Nash de orada yaşıyor. Alın yazım."
Güldüm. "Mavi gözlü Cam'le vine çeken çocuk, yanılmıyorum dimi?"
"Tamam Aslı," dedi Mayıs yüzünü buruşturup. "Tamam. En değişik sensin. Sen diğer kızlar gibi değilsin. Sen sadece saçlarını dağınık topuz yapıp dudağına parlatıcı sürersin ve alt kata indiğinde annenin borcu yüzünden seni Harry Styles'a sattığını öğrenirsin. Tamam. Sen o kızsın. Ama lütfen, karşı komşun Cameron Dallas çıktığına şaşırmamışsın gibi yapma. Bak, tokatlarım seni kızım neden bu kadar sakinsin!" Birden üstüme atladığında ürkerek geri çekildim. "M-Mayıs deli misin? O çocuğu sadece bir kaç kez vine'da twerk atarken gördüm, bu kadar."
Ve poposu çok sıkı gözüküyordu. Söylemeden geçemem hakkını vermek lazım.
"Allah'ım yaratıyorsun, karşımıza da çıkarıyorsun, e artık tek bir adım kalıyor," ellerini havaya kaldırdı. "Bu yanımdaki safa akıl ver de çocuğun ona yürüdüğünü anlayıp az cilve yapsın."
"Bana yürümedi."
"Haklısın. Koştu."
Yol yorgunu olduğumdan herhangi bir şeye sarılıp olduğum yerde uyumak istiyordum. Koltuğun kenarına yapıştım. Dudaklarım büzüldü. California çok sıcaktı. Silahım olsaydı Güneş'e iki üç el sıkardım Adanalı dayı gibi. Saçlarımı geriye attım ve yüzüme düşen bukleyi nefesimle havaya üfledim. "Cehennem gibi sıcakmış burası da. Ne yapacağız?"
"Karşı komşun yüzündendir."
"Ne?"
"Cameron cehennem gibi ateşli ya, ondan dedim."
Gözlerimi devirip derin bir nefes verdim. "Mayıs bak polis falan arayacaklar, bakma artık. Çocuk tatlı tatlı hoşgeldiniz demeye gelmiş. Belli ki burası özel bir muhit. Sapık sanacaklar ya!"
Mayıs somurtup perdeyi çekti ve oturduğum koltuğa bıraktı kendini. Kollarını bağlamıştı küsmüş gibi. "Göremedim zaten. Balkonları arka tarafta olmalı."
Brad elinde birayla olduğumuz yere geldi. İkimize sıcak bir biçimde gülümsedi. "Kızlar, herhangi bir ihtiyacınız var mı?"
"Teşekkürler Brad." dedim ona gülümseyip. Amerikan tarzı mutfağa sahip olan salondan geçip tezgaha dayadı kollarını. "Bugün yeterince tuhaf bir gündü. Simülasyona bir şeyler olmuş. Ünlülerle falan komşu çıkıyoruz baksana."
Ufak bir kahkaha attı. "Gerçekten, bunun olacağını düşünmezdim. Adamın milyonlarca takipçisi var. At gibi. Bir sevgilim olmasa..."
"O atı sen mi sürerdin?"
Brad sinsi bir şekilde güldü. "Beautyyyy! İşini biliyorsun!"
İkimiz birlikte kahkaha attık. Çok kafa birine benziyordu. Burda kaldığımız sürece sıkılmayacağımız kesindi. Birasından bir yudum daha aldığında bana göz kırptı ve dolabı gösterdi. "Sana da bir tane vereyim ister misin? İyi gider."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All I Want | Cameron Dallas
FanfictionDudakları panzehirdi. Benimkilerse zehir. Ölümüne susamış gibi öperdi beni, kurtarmak isterdi her öpüşünde. Ama ben başından beri ölüyordum. Cam bunu göremiyordu.