4.2

49 5 4
                                    

"Nasıl bir plan yapsak ki?"

"Bak cemre sen burada kalıyorsun ve ben bir şekilde dışarı çıkıp ne olduğunu öğrenmeye çalışıyorum."

"Oldu. Sen git ben de göt korkusuna yatağın altına gireyim kendimi korumak için. Olur mu utku?!"

"Dur. Olmaz. Seni bırakamam çünkü sana zarar gelmesine asla izin vermem, veremem. Başka bir plan yapmamız gerekiyor."

"Beraber kaçalım."

"Bilemiyorum. Her ne kadar seni tehlikelerden korumak için benimle gelmeni istemesemde bir yerde haklısın sen burada kalırsan sana zarar verme ihtimalleri çok yüksek olur."

"O yüzden beraber gidiyoruz değil mi?"

"Sanırım öyle."

Onunla gideceğim için mutlu olmuştum sebepsiz. Hem tek kalmamıştım, onunla gidecektim. Bilmiyorum son zamanlarda ona karşı farklı hisler hissediyorum gibi oluyor. Bana gülünce, ben de gülüyorum. Kızınca, kızıyorum. Kıskanınca, kıskanması hoşuma gidiyor. Bilmiyorum. Onunla geçen zamanım en önemli anlarım gibi geliyor. Ona sımsıkı sarılmak isterdim mesela belki bu plana başlayınca bir daha onu göremeyecektim. Yada o beni göremeyecekti. Ama şuan durduk yere sarılmam da fazla saçma olur. Ama yine de bunu içimde tutamayacağım. Küçük adımlarla ilerleyip kaçış planı yapan utku'nun beline sımsıkı sarıldım. Kafamı beline yasladığımda gözlerimin buğulandığını hisettim. Burun çekiş seslerim fazla duyulmasa da belindeki gözyaşlarımdan şuan ağlıyor olmamı anlayabilirdi. Sarıldığımda 10-15 saniye duraksadı. Bana doğru döndüğünde kafamı yukarı kaldırdığımda kırmızılaşmış gözlerimle şaşırmış gözleri birbirini bulunca sadece saçımı okşadı. Sergilediğim bu haraket hem beni, hem de onu şaşırmıştı. Bilmiyorum ama şuan bu anın 1 sene boyunca aralıksız devam etmesini isterdim. Tabi bu imkânsız.

"Şşşt tamam ağlama. Herşey geçecek buradan çıkıp, olan bitenleri öğreneceğiz. Tamam mı?"

"Tamam."

Burnumu çekerek konuşmam bana ters bir hareketti. Iki ağladığım günün birisini burada kullanmıştım. Aslında fazla ağlayan, duygusal bir tip değilimdir. Hatta ağlamayı sevmem bile. Her ağladığımda insanların beni güçsüz olduğumu zannedip bana acımasını istemediğimden ağlamıyorum, kalbimin kırık olmadığından değil. Keşke akmasaydı gözyaşlarım yine güçsüz görünmek istemiyorum. Ben o hatayı bir kere yaptım bir daha yapmak istemezdim. Ama gözyaşlarım benden bağımsız akıyordu. Ne durdurabiliyordum, ne daha fazla akmasını sağlayabiliyordum. Şuan ki durumu da bilerek yapmıyordum. Kalbimdeki bir parça sanki kırılmış gibi, kırılmış paçası canımı acıtıyor.

"Utku..."

"Utku, sana zarar gelmesini istemiyorum."

Buğuk çıkan sesim, onun da kalbini kırmış olacak ki konuşmaya başladı.

"Bana veya da sana asla zarar gelmeyecek. Burada neler döndüğünü öğrenip elimizdeki kanıtla buradan kaçıp, polislere teslim edeceğiz. Burada bir katil var ve bizi öldürme ihtimali çok yüksek iken biz burada oturup neler olacağını oturduğumuz yerden izleyemeyiz."

"Peki ya bu odadan nasıl çıkacağız Utku?"

"Hiç bir fikrim yok."

"O zaman ilk önce odaları arayalım belki çıkış için bir geçit filan buluruz."

"Tamam o zaman dağılalım."

Odalara dağıldığımızda ben ilk olarak mutfağı aramaya başladım. Utku ise balkona gitti. Mutfakta bir şey bulamayınca ben yatak odasına utku ise banyoya gitti. Utku oradan da çıkınca ben yatağın altı da dahil her yere bakmıştım ama yoktu. Yatağın altında duran utkunun çantasından kırmızı bir kutu yere düşmüştü. Onu kaldırmak için elime aldığımda utku yanıma geldiğinde elimdeki kırmızı kutuyu görünce gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Hemen elimdeki kutuyu alıp, çantasına koydu. Çantasını yatağın altındaki pembe halının üzerine geri  koyduğunda sanki bir şey görmüş gibi oldum.

"Utku çantanı alabilir misin sanki bir şey gördüm gibi."

"Ne gördün?"

------🎶------
(🍟sonraki bölüm yakında gelecek🍟)

*Biliyorum en heyecanlı yerde kestim ama sonraki bölümü de bugün yazacağım için fazla meraklanmayacaksınız. Ama bilmiyorum belki yarın da atabilirim.*

Seviliyorsunuzzz...

Yıldızların AltındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin