Rüyamın en güzel yerinde çalan alarmı gözümü açmadan kapatıp rüyama devam etmek istiyordum sadece. Ama alarm sustuğu an güzel uykuma geri dönmüştüm ve bunun bu kadar güzel bir şeye vesile olacağını hiç düşünmemiştim.
"YeonJun! Neden hala yataktasın?! Çok geç kaldın okula!" Annemin adımı haykırdığı an yatakta oturur pozisyona geçmiştim. Okula geç kaldığımı duyduğumdaysa ağzımdan küçük bir küfür çıkmıştı ve yataktan fırlamıştım. Nasıl olurda tekrar uyurum! Şansıma bugün girişte kimya hocası Bay Min vardı. Lanet olsunki beni hiç sevmezdi, bende onu...
Yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçalarken çantama cüzdanımı ve masanın üstündeki mentollü sakızı attım. Üstümü giyip evden çıktığımda çoktan ilk ders başlamıştı. Bisikletime ayladığım an deli gibi pedal çevirmeye başladım. 20 dakikalık yolu 9 dakikada bitirdiğimde her zamanki gibi tek geç kalan ben değildim. Ama en ağır cezayı alacağıma emindim. Çünkü Bay Min gerçekten benden nefret ediyor...
Bisikletimi park edip kilidini taktıktan sonra çantamı kollarımdan çıkartıp diğerlerinin yanına geçtim. Bay Min dibimde bittiğinde gerçekten nefesi burnumdan ya da ağzımdan almıyordum. Tahta sopasını burnumun dibine kadar sokup konuşmaya başladı. İşte başlıyoruz.
"Bay Choi, gözlerim sizi aradı. Nerede kaldınız?"
"Uyuya kalmışım Bay Min. Özür dilerim, bir daha olmayacak efendim."
"Merak etmeyin beyefendi, bir daha olmaması için en ağır cezayı vereceğim size."
Tuvaletleri temizletmesin Tanrım ne olur tuvaletler olmasın.
"Hava bugün ne kadar sıcak di mi gençler?"
Bay Min'in sorusuna yüksek bir 'Evet!' cevabı geldiğinde hiç şaşırmadım. Kesinlikle ebemi ağlatacak.
"O zaman Bay Uyuyakalmış Choi bugün bütün bahçeyi temizlesin daha sonra da yemekhaneye gelecek malzemeleri taşısın."
İşte şimdi sıçtım.
"Size de uyar mı Bay Uyuyakalmış Choi?"
"Evet efendim."
"Tamam, dağılabilirsiniz. Herkes dersine! Siz hariç Bay Choi.""Ah be insanoğlu! Ne diye çöpünü yere atarsınki?! Beş adım ötede çöp kutusu var ulan!"
İlk ders bittiğinde zille beraber bahçe öğrenci doldu. Bahçe nöbetçisi Bay Min elindeki sopasıyla odağıma girdi. Beni gördüğünde sırıtıp yanıma gelmeye başladı. Gel yavrum gel.
"Bay Choi, bahçeyi temizleyi bitirdiniz sanırım."
"Evet efendim, bitirdim."
"Güzel. Ders başladığında yemekhaneye git, çalışanlara yardım et. Dersin son 10 dakikası giriş kapısında beni bekle. Transfer öğrenci gelecek. Sizin sınıfa düştüğü için onunla sen ilgileneceksin."
"Peki efendim."
Umarım taş gibi bi hatundur. Yoksa boşa vakit kaybedeceğim. Şöyle yanıma yakışan, bembeyaz tenli, uzun bacaklı ve güzel yüzlü bir kızdır. Bu özelliklerden birini taşıyıp güzel olmama ihtimali yok zaten.
Ben düşüncelere dalmışken Bay Emir Yağdıran Min çoktan yanımdan gitmişti. Sonunda benden başka öğrencilerle uğraştığını gördüğüm için mutluyum.
"Lanet olası teneffüs ne çabuk geçti be! İki dakika dinlenemedim."
Söylene söylene yemekhaneye geldiğimde 30'lu yaşlarda iki çalışan kadın kolileri taşıyordu.
"Ben hallederim abla, siz bırakın."
Ceketimi çıkarıp gömleğimin birkaç düğmesini açtığımda kantindeki birkaç kız dönüp bana baktı. Biliyorum harika bir fiziğim var kızlar ama yaklaşık yarım saat sonra hayatımın aşkıyla tanışacağım.Tanrı aşkına bu kolilerde ne var? Yemek malzemeleri yerine hayvan ölüsü koymuşlar resmen. Son iki koli kaldığı için şanslıydım ama zilin çalmasına 12 dakika kalmıştı. Ablalara gitmem gerektiğini söyleyip masalardan birinin sandalyesine koyduğum ceketimi kaptığım gibi giriş kapısına koşmaya başladım. O kadar kolinin üstüne bir de koşunca ciddi anlamda donuma kadar sırılsıklam oldum. Nefes nefese Bay Min'in yanına geldiğimde ellerimi dizlerime koyup biraz soluklandım.
"Özür dilerim efendim, sadece iki kadın çalışan olduğu için bütün kolileri ben taşıdım. O yüzden geç kaldım."
Hala ellerim dizlerimde soluklanırken Bay Min sopasını yavaşça sırtıma değdirip konuştu.
"Tamam evlat, önemli değil. Aferin. Ve teşekkür ederim."
Tam ağzımı açıp önemli olmadığını söyleyecekken Bay Min'in ayaklarının karşında bir çift ayak durdu.
Bir dakika! Bunlar bir erkeğin ayakları! Hayatımın aşkına ne oldu?
Hayal kırıklığımla başımı yukarı kaldırıp Bay Min'in yüzüne baktım. Şu solumdaki velede bakmak istemiyorum. Hayallerimi yıktı it oğlu it.
"YeonJun, yeni sınıf arkadaşın Choi SooBin. İyi anlaşın ve beraber SooBin'e üniforma almaya gidin. Bir sonraki dersin sonuna kadar gelmiş olun. Gelince de beni bulun."Bu neydi şimdi? Hem hayatımın aşkı, hem de 3 ders gitti. Onun yerine üniformasız bir transfer öğrenci geldi. İşe bak. Ne gün ama!
"Tamam efendim."
Yüzümü SooBin denen it oğlu ite çevirirken bakışlarım sertleşmişti. Yakında benden dayak yer bu. Benden söy...
"Merhaba! Ben Choi SooBin. Umarım iyi anlaşırız."
Sert bakışlarım gevşerken ağzım açık kalmıştı. Bu gerçek olamaz. Hayır hayır, gerçek olamayacak kadar.. yakışıklı.Yumuşama YeonJun! Kendine gel!
"Bende YeonJun. Choi YeonJun."
LÜTFEN OKUYUN 👇🏻👇🏻
678 KELİME
Merhaba arkadaşlaaar. Daha önce bir gxg kitabı {A PRIMA VISTA} yazıyordum fakat onu yayımdan kaldırdım çünkü devamını getiremedim. Neyse neyse.. Siz bu bölümü okuduğunuzda ben çoktan birkaç bölüm yazmış olurum. Kitabın konusu sürpriz olsun istiyorum o yüzden fazla ipucu vermedim. İlk defa YeonBin fici yazıyorum. Büyük ihtimalke bu kitap bitince bir tane de TaeKook fici yazarım. Umarım beğenirsiniz lütfen yorum yapmayı ve like atmayı unutmayıın ♥ 💜