El Violin de Becho

121 11 39
                                    

Masum kemanın üzerinde parmaklarını gezdirip yere oturmuştu. Keman çalmak oldukça yorucuydu. Hele ki keman çalarak geçimini sağlıyorsan, bu çok daha zordu.

Başını geriye atarak duvara yaslamış ve önünde ki keman kılıfına bakmıştı. Elini paranın üzerinde gezdirerek sıkıntıyla iç çekti. Bu kadarcık parayla fırından sadece bir tane ekmek alırdı.

Yutkunarak kemanını yeniden eline almış notalar arasında kaybolmayı ummuştu. Hiç hissetmediği aşk ezgilerindeydi. Acı her zaman vardı hayatında, herkesin vardı değil mi?

Kemanı ile acının ezgilerini çıkarırken gözü karşı tarafta olan büyük opera sahnesine takıldı. Becho... bugün onun günüydü.

Söylenenlere göre Becho'nun hissettiği gecedir. Ne aşktan bahseder güçlü kemanıyla ne de acıdan, Onun döndüğü yer hüznün sonsuz ezgisidir.

Hiç bir zaman dinleyememesine rağmen içindeki hayranlık hissi vardı ona karşı, heryerde ondan bahsedilirdi. Beyaz kemikli parmaklarının notalar üzerinde süzülüşü herkesi ayran bırakacak derecedeymiş.

Sadece güçlü kemanına değil, kendine de hayran bırakırmış Becho. Bazı genç kızlar onunla evlenmek için hergün tanrıya yalvarırmış. Masum kemancı çocuk gülmeye başladı. Nasıl? Nasıl olabilirde acıdan ve aşktan bahsetmeyen birisi bu kadar ünlü olurdu? Sadece bir kez sadece bir kez onu görüp, kemanı nasıl çaldığını bilmek istiyordu.

Sadece bir kez... Tanrıya yemin olsun ki sadece bir kez o kemikli parmakları görmek istiyordu. O kendine hayran bırakan bedeni ölesiye merak ediyordu. Başını iki yana sallayarak bu fikrinden vazgeçti. O da o kızlar gibi takıntılı olmayacaktı.

Gösterinin bitmiş olması, büyük opera sahnesinden çıkan insanlardan anlaşılıyordu. Yanından geçen insanlara kulak vererek onun hakkında konuluşulanları dinliyordu.

"Kederli çocuk sakinken bile, çalmasa da kahverengi ahşap kelebeği, ruhundaki hiç susmayan ses, kemanın içli sesidir"

Masum olan çocuk kendi gibi masum olan kemanına sarılmıştı. Nasıl bir adamdı bu? Ne güzel sözlerdi bunlar. Elindeki kemanı hafifçe okşayıp kemana baktı.

"Kahverengi ahşap kelebek.."

Gülümseyerek kemanını omzuna koymuş ve parmaklarını notalara dayayarak  arşeyi ince uzun parmakları arasında, keman üzerinde götür getir yaparak çalmaya başlamıştı. Çıkan ezgiler neşeydi belkide. Bilmiyordu, Becho hakkında ki güzel sözler yüzündendi belkide.

Saatlerce o köşede kelebeğini çalmıştı. Kendine gelip meydanda ki büyük saate baktığındaw neredeyse iki olmak üzere olduğunu gördü. Yerinden kalkacak iken bu hareketi güçlü bir ses bölmüştü.

"Son bir tane daha çal çocuk. Merak ediyorum. Ne bu aşk ne bu mutluluk?"

Minik olan başını ayakta duran kişiye çevirmişti. Elinde bir deri çanta ve keman çantası vardı. Meraklanmamak elde değildi. Gözlerini keman çantasından çekerek gülümsemiş ve başını yeniden yüzü maske ve şapka ile kapalı adama çevirmişti.

"Sizde mi keman çalıyorsunuz efendim?"

Karşısında ki kişi eğilerek minik olanın saçlarını karıştırmış ve maskeden belli olmasada gülümsemişti, onu tanımayan birisi vardı karşısında.

"Evet çalıyorum, ama sen benim sorumu cevaplamadın."

Minik olan önünde hafifçe eğilerek ne sorduğunu hatırlamaya çalıştı. Aklına gelen ile yeniden gülümseyerek ona dönmüştü.

"Birine daha önce aşık olmadım. Bu mutluluk ise sanırım Becho'dan. Çok güzel bir adam olduğunu düşünüyorum. Umarım onu bir gün dinleyip, görebilirim."

Karşısında ki beyfendi kaşlarını çatarak kendini güzel bulan çocuğa bakmıştı. Neredeyse saatlerdir onu dinliyor, çözmeye çalışıyordu. Dizleri üzerinde çökerek, maskesini çenesinin altına indirip şapkasını yere atmıştı. Hafif hafif esen rüzgar siyah saçlarını dalgalandırıyor, beyaz tenine vurmasını sağlıyordu. Kemikli parmakları masum çocuğun çenesini kavrayıp hafifçe yukarı kaldırmış ve yüzüne bakmasını sağlamıştı.

Minik olan gördüğü yüz ile elini arşeden çekip kucağına düşmesini sağlamıştı. Parmak uçları hafifçe karşısındakinin elmacık kemiklerini okşamış ve gözlerine bakmıştı.

"Ben peki? Ben Becho kadar güzel bir adam mıyım?"

Minik aldığı soruyla yutkunmuş ve karşısındaki beyfendinin yüzüne yaklaşıp, kahverengi saçlar ile siyah saçların birbirine karışmasını sağlamıştı.

"Efendim siz eminim ki onun kadar güzelsinizdir."

Becho aldığı cevap ile gülümseyip, çenesindeki elini yanağına koyup burunlarını sürtmüştü. Karşısındakine yaklaşırken, minik kemanistin nutku tutulmuş karşısında ki yüzü izliyordu.

Becho, güzel gözler karşısında yenilirken dudaklarına dudaklarını bastırıp, bütün hayatını o çocuğun dudaklarında bitirmişti.

Çocuk ne yapacağını bilemez şekilde elini yumruk yaparak sıkıyordu. İlk defa tadıyordu bu hissi. Kalbi heycandan çarparken beyfendinin dudaklarından ayrılmasıyla, çekingen bir tavırla yüzüne bakmıştı.

Becho, derin bir nefes alarak ayağa kalkmış ve elindeki keman çantası ve para dolu çantayı çocuğun önüne bırakarak, son kez ona bakıp arkasını dönüp ilerlemeye başlamıştı.

Minik olan arkasından şaşkınca bakarken, içine kaçan sesini öksürerek düzletmiş ve ilerleyen bedenin arkasından sesini fazla yükseltmeden bağırmıştı.

"Efendim! Lütfen bana adınızı söyleyin."

Becho, güzel sesli çocuğun sorduğu soruyla gülümseyerek oda onun gibi bağırmıştı.

"Min, Min Yoongi"

Çocuk aldığı cevapla gülümseyip, elini dudaklarına götürmüştü. Gülümseyerek kaç dakika geçtiğini bilmiyordu bile. Çoktan Yoongi gitmişti. Kendine geldiğinde önündeki çantalar ile kaşlarını çattı. Deri çantayı açtığında bu kadar parayı nerden bulduğunu düşündü. Eline keman çantasını alarak açtığında, kemanı hafifçe kaldırarak inceledi. Altın sarı ile yazılan isme gözlerini dikip mırıldanmış ardından başını kaldırıp gittiği yöne bakmıştı.

"Becho.. hem yaşam hem ölümdür keman. Becho kemanı çalarken göklerdedir."

O günden sonra Becho bir daha keman çalmadı. Çünkü sevmek de çalmak da bedelsiz değildir onun için.

One shot yaptım. Zaten uzun olmazdı. Belki kısa olmuş ya da beklediğiniz gibi olmamıştır ama aklımda bu vardı ve yaptım. Umarım güzelce aktarmışımdır.

himcryg

Violin de Becho-YoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin