Bölüm şarkısı: Tuğkan- Civciv
Bana güneşin ayı nasıl bu kadar çok sevdiğinin hikayesini anlat, her gece nefes almasına izin vermek için öldü.
İSTANBUL/TÜRKİYE
Doğa ÖZTÜRKNefret ve Aşk birbirine düşman iki duygu. Sevgi ve Öfke birbirine benzeyen iki duygunun karması. Gurur? Sarıldığım adamın koynunda etkisizdi, geçmişin sancısı sırtımda hissettiğim kalbin ritmine tutunmuş bir gazi. Araf? Aşk ve nefret arasında kalmış beni temsil eden en anlamlı kelimeydi. Nereye dönsem karşılaştığım çıkmaz bir sokaktı. Kaçmak isteyip kaçamamak gurur kırıcıydı. Onun yanındayken yaşadığımı hissettiğimi itiraf edememek yorucuydu. Ondan uzaktayken yaşamak yanında olup eski biz olamayacağımızın her seferinde farkına varmamdan daha fazla yaralayıcı olamazdı.
Karnımın üzerinde kıpırdayan ellerinin üzerimde oluşturduğu hislerle irkildim. Bu anı çok daha farklı bir şekilde istemiş ve hayal etmiştim. Ondan iki küçük parça taşırken karnıma dokunsun sevsin istemiş bunun hayalini her gece kurmuş ve bir süre sonra bundan vazgeçmiştim. Asla gerçekleşmeyecek bir hayalle kendimi avutmaktansa böyle bir şeyin olmayacağını defalarca kendime hatırlatıp içi boş düşlerin büyüsüne kapılmamayı tercih etmiştim. Bakışlarımı aşağı indirip karnımın üzerinde duran ellerini izledim. Parmakları uzun elleri dünyayı avuçlaya bilecek kadar güçlü görünüyordu. Öylesine sıkı ve sahiplenici bir tutuşu vardı ki bana ne düşünmem gerektiğini unutturuyor dengemi bozuyor aklımı karıştırıyordu. Dün geceki adam benim tanıdığım eski Derin'di beni öperken ki tutkusu dokunuşunda ki arzusu gözlerin de ki oynaşan o parıltılar. Hepsi eski Derin'den birer parçaydı. Belki de benim görmek istediğim bu olduğu için gördüğüm buydu. Gözlerimi bir kaç saniye için kapatıp derin bir nefes aldım. Parmaklarımla dudağıma dokundum. Beni öpmüştü yıllar sonra tenime dokunmayan dudaklarının varlığı beni yakmış dengemi alt üst etmişti. Tüm gece gözüme bir gram uyku girmemiş gece sabaha kavuşana kadar düşünmüş, düşünmüş ve düşünmüştüm düşünceler sürükleyiciydi bu yoğunluk sabahı sabah etmek zorunda bırakmıştı beni. Bilincim yerinde olmasına rağmen hala şu yataktan çıkmıyor, çıkamıyor olmak benim açımdan çok acınası bir durumdu yine de kendime engel olamıyordum.
‘Gururunu seni hiçe sayan adam için ayaklar altına aldığın yeter’ diyen iç sesime hak vermemek elimde değildi. Bu anı zihnime kokusunu tenime son bir kez daha kazıyarak ellerimi karnımın üzerinde duran eline götürüp yavaşça kaldırarak kendi tarafına ittim. Tutuşundan kurtulduğum an içimi kaplayan boşluğu görmezden gelmeye çalıştım. Üşüyen tenimi aldırmayıp göz ardı ettim. Yattığım yerden usulca kalkıp oturur pozisyona geldim. Omzumun üzerinden arkama baktığım da karşılaştığım manzara kalp ritimlerimi hızlandırmakla kalmayıp nefes alıp verişimi de düzensiz kılmaya yetecek güce ve etkiye sahip bir görüntüydü. Alnına dökülen asi tutamları geriye atmak için karıncalanan parmaklarımı yumruk yaptım. Dolgun kırmızı dudakları aralıktı arasından verdiği nefes sanki çok yakınındaymışım da tenimde yankılanıyormuş gibi hissettiriyordu. Görünüşü masum ama yaramaz bir erkek çocuğuna aitti.
Dudağımın kenarında oluşan tebessüme engel olamazken bedenimi tamamen ona çevirdim gözlerim kendiliğinden kapanırken yavaşça yüzümü yüzüne yaklaşırdım. Şimdi nefesinin sıcaklığını yüzümün her bir köşesinde hissedebiliyordum. En az onun kadar yakıcı en az öfkesi kadar yıkıcıydı. Alkol kokması gereken yerde aldığım tek koku o keskin karamel kokusuydu. Bu kokuyu seviyordum ve aynı zamanda sevmiyordum da. Zihnim bulanık duygularım birbirine girmiş durumdaydı. Bu ne çelişkiydi böyle geçmişi düşünürken ondan nefret ediyor ama yanında biraz daha kalıp beni sarması için deli oluyordum. Ona sarılmak isterken itmek, onu öpmek isterken öldürmek, onu sevmek isterken sevmemek istiyordum. Dokunmak isteyen ellerim amacına ulaşamadan uyuşsun, ona gitmek isteyen ayaklarım iki adım atamadan felç olsun istiyordum. Hala onun ismini zikir eden uslanmaz onursuz kalbim bu an durmalı onu da kendiyle beraber öldürmeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAMEL
General FictionBir tarafta çocuklarından habersiz yaşayan bir adam. Diğer tarafta günden güne baba özlemiyle yanan; sesini, kokusunu, görünüşünü merak ederek büyüyen iki çocuk. Ve tüm bunlara sessiz kalarak onu terk edip ruhunu paramparça eden adamın çocuklarını h...