bölüm 16

4.6K 655 95
                                    

"Benimle kalmana gerek yok." dedi, Jeongguk yatağına uzanırken. Yaptığı telefon görüşmeleri sayesinde bir günlük izin alabilmişti, olabildiğince uyumak ve dinlenmek istiyordu bu nedenle.

"Gerek olduğu için değil istediğim için kalıyorum," Taehyung onun üzerini örterken nazik davranıyodu. "Serum ne kadar iyi gelmiş olsa da, senin için hâlâ endişeleniyorum Jeongguk."

Jeongguk sessiz kaldı. Hastanede yaptıkları konuşma sonrasında Taehyung eczaneye ilaçlarını almaya gideceğini söylemiş ve Jeongguk'un cüzdanını uzatmasını görmezden gelerek hastaneden ayrılmıştı. Jeongguk bunu umursamamış, serumu bitene kadar uyumaya çalışmış ve bunu biraz da olsun başarmıştı. Yol boyunca pek konuşmamışlardı, ta ki Taehyung o gece onunla kalacağını söyleyene dek. Tamam, her şeyden önce hâlâ arkadaşlardı ve Jeongguk ilk başta itiraz etse de Taehyung'un fikrinden vazgeçmeyeceğini anladığında onunla uğraşmak istememişti.

"Sana çorba yapacağım," dediğinde Jeongguk'un kaşları havaya kalkmış "Sen mi?" diye sormadan edememişti.

Taehyung gözlerini devirdi. "Beni yargılama Jeongguk, tahmin ettiğin gibi biri olmadığımı anlaman için daha ne yapmam gerekiyor?"

"Dolapta bir şey olmadığını biliyorsun."

"Evet, yolda gelirken yakınlarda bir market görmüştüm, dert etme. Sadece bir saat sonra çorban hazır olacak." Taehyung doğruldu ve gitmek için odanın kapısına yöneldi fakat aklına bir şey gelmiş gibi adımlarını durdurup Jeongguk'a döndü. "Sevdiğin özel bir tatlı ya da yemek var mı? Belki de meyve?"

"Canım hiçbir şey istemiyor-"

"Var mı?" diye inatla sorduğunda Jeongguk dudaklarını birbirine bastırıp kaşlarını çattı. "Her şeyi yiyebilirim." dedi sonrasında. Kendisi Taehyung gibi inatlaşacak kadar sağlıklı değildi.

"Herkesin sevdiği özel bir yiyecek vardır, Jeongguk." Taehyung, başını yana eğip yüzünde masum bir ifadeyle baktığında neredeyse dudakları kıvrılacaktı. "Pringles Texas BBQ."

"Pekala, başka-"

"Git artık," Jeongguk sızlandı ve sağına yatarak ona sırtını döndü. Taehyung'un güldüğünü duyunca göremeyeceğinin bilinciyle o da gülümsedi. Onun çıktığını anladığında yüzünü yastığına gömdü.

Taehyung ile araları bozuktu aslında. Yaptıkları konuşma ve konu ciddiydi. Bu mesele hakkında daha fazla konuşmaları lazımdı fakat Jeongguk'un iyileşmesi gerekiyordu. Taehyung'a sinirliydi ve ondan bunun acısını çıkaracaktı. Ancak her şeyden önce ona karşı hissettiği bir şey vardı, bunun üzerinden gelmeden halledemezlerdi.

Bunun üzerinden gelmek kolay mı yoksa zor mı olacaktı bilmiyordu ama her ne olursa olsun bir an önce aşmak istiyordu.

Çünkü- çünkü Taehyung.

Taehyung, işte.

***

Jeongguk alnında bir baskı hissettiğinde uyku ve uyanıklık arasındaydı. Hissettiği baskı yok olunca "Ateşin yok, bu iyi." sözleri kulağına doldu. Gözlerini aralayacağı sırada ise bu sefer baskıyı, kaşlarının ortasında hissetti. Kaşları çatılır gibi oldu. Baskılar tüy kadar hafif bir şekilde yanaklarında, burnunda ve kulağının altında yer edinince dudakları arasından kesik bir nefes kaçtı. Sonrasında da gözlerini araladı. Taehyung neredeyse dibindeydi.

Gözleri buluştu. Taehyung, Jeongguk'un uyandığını görse de uzaklaşmadı. Sanki amacı zaten onu uyandırmaktı ve o bunu tatlı bir dille yapmıştı.

"Beni öpüyorsun," diye fısıldadı Jeongguk. Yeni uyandığı için sesi pürüzlüydü. "Sonra pişman olduğunu söylüyorsun Taehyung, bunu yapma artık. Pişman olacaksan öpme beni."

common love isn't for us (don't you agree?)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin