XIII.Bölüm

1K 56 12
                                    

''Seni seviyorum Yaman Hanım! Kırk yıldır bitmeyen tükenmeyen bir sevda ile seviyorum. Aramızdaki onca yıla, benim ellerime bulaşan kana rağmen seviyorum hala. Gözümün önünde olduğun halde seni uzaktan sevdiğim yıllarda, mapus damındayken zümrüt gözlerinin rüyalarıma sokulduğu zamanlarda bile sen sana duyduğum aşktan, özlemden habersiz özlenmekteydin. Ve özlenenlerin içinde en güzeldin.''

Ali Rahmet yıllardır içinde büyüttüğü sevdayı haykırmanın rahatlığı ile sevdiği kadının gözlerinin içine akıtırken aşkını Kenan alaycı bir kahkaha patlattı.
K: Bir insan hiç mi değişmez yahu?! Ben olmasam haykırabilecek miydin acaba bu destansı aşkını ha Fekeli..
Ali Rahmet Kenan'ın varlığını inkar eder biçimde devam ediyordu sözlerine. Sanki bütün dünya tek nefes olmuştu içinde.
A: Hünkar ben seni çok sevdim, bir tek seni sevdim. Sen hep vardın, bendin sen. Yokluğuna alışmaktan kaçtım hep. Yapamadım zamanında söyleyemedim, anlatamadım sana içimdeki seni ama şimdi buradayım bak yanında. Sen yanımdasın kırk yıl sonra yine birbirimize çıktı yollarımız. Tut elimden Yaman Hanım tut ki bitsin bu ızdırap.
Hünkar duydukları karşısında kalbinde kırk yıldır dinmeyen, kabuk bağlamayan yaralarının ilk defa sızlamadığını hissediyordu. Ali Rahmet'in gözlerinde gördüğü aşk Hünkar'ın içini ısıtıyordu. Hünkar'ın kendisinin bile fark etmediği yüzüne yerleşen tebessümü Ali Rahmet için söylenecek herhangi bir sözden daha anlamlıydı. Hünkar tam söze girecekken Kenan öfkesini kontrol etmek adına sıktığı yumruğunu Ali Rahmet'e savurdu.
K: Bitmeyen tükenmeyen sevda ha!
Tekrardan alevlenen kavgaya Hünkar'ın varlığı da engel olamıyordu bu sefer. Kenan Ali Rahmet'in üstünde kana susamış bir halde yumruklarını savuruyor iken öfkeyle geçmişi yâd ediyordu.
K: Neredeydin ulan kırk yıl önce neredeydin! Madem seviyordun neredeydin! Adnan'a bırakırken sesin çıkmadı şimdi de çıkmayacak!
Ali Rahmet Kenan'ı üstünden itip kenara savurdu. Kenan öfke ile bağırmaya devam ediyordu.
K: Hünkar acıdan kıvranırken neredeydin ulan! Bütün Çukurova gibi gözünü kapattın. Madem seviyordun nasıl göremedin çektiği acıyı! Nasıl anlamadın Adnan'ın ona..
H: KENAN!
Hünkar'ın sesi ile kendine gelen Kenan zar zor ayağa kalktı. Hünkar'ın yüzüne baktığında mahcup bir ifade ile önüne döndü.
A: Devam etsene hadi niye sustun?!
Hünkar konunun gideceği yerden korkarak araya girdi.
H: Yeter! İkinize de söylüyorum kendinize gelin artık. Alıp veremediğiniz ne ise umurumda değil. Etrafınıza acıdan başka bir şey getirmeyecek bu haliniz yeter!
A: Dua et arada Hünkar var.
K: Olmasaydı elinden bir şey gelecekti sanki.
Ali Rahmet Kenan'ın üstüne yürüyordu ki Hünkar'ın sesi ile Ali Rahmet olduğu yerde kaldı.
H: Bu aptal muharebeyi devam ettirseniz beni de kaybedeceksiniz. İkinizin de yüzüne bakmam bir daha. Artık kayıp vermek istemiyorum, kendinize gelin!
Hünkar'ın gidişi ardından baş başa kalan ikili birbirlerine öfke ile bakıp arabalarına yöneldiler.

Hünkar arabada hem kavganın sebebini hemde Ali Rahmet'in itirafını düşünürken Raci'nin sesi ile sıyrıldı düşüncelerinden.
R: Hanımım Fekeli takip ediyor ayrıldığımızdan beri, durmam için işaret de ediyor. Ne yapayım?
Hünkar durmasını söyledikten sonra aşağıya indi. Ali Rahmet de yanlarında durup arabadan indi.
H: Ben öldürmeden bırakmazsınız sanmıştım birbirinizi söz dinliyormuşsunuz.
F: O şerefsizin layığı oydu ama işte sen varsın. Neyse ben ondan konuşmak için gelmedim peşinden.
H: Ne konuşmak için geldin peki?
F: Cevabımı alamadım hala, elimden tutacak mısın demeye geldim.
Hünkar utancından bakışlarını önüne eğince Ali Rahmet'in gerginliği yerini kocaman bir gülümsemeye bırakmıştı.
F: Sen kirpiklerini eğiyorsun ya..
(Hünkar bakışlarını tekrar Fekeliye odaklamıştı)
işte birde böyle bakıyorsun felaketim oluyor. Ama böyle yol ortasında konuşulacak şey değil bu kaçırıyorum seni.
Hünkar'ın bu cümleden sonra kalkan kaşını görünce Ali Rahmet küçük bir çocuk masumluğu ile devam etti ''tabi müsaden varsa.''
H: Peki konuşalım bakalım.
Hünkar haline güldükçe şekilden şekle giren Ali Rahmet bu durumdan sıyrılmak için Raciyi işaret etti. Hünkar Raciye dönüp gitmesini söyledikten sonra iki arabada uzaklaşmaya başladı.
Yol bitmedikçe Hünkar oturduğu yerde haylaz bir kız çocuğu gibi kımıldanıyordu. Durup dururken Ali Rahmet'i tersliyor yoldan şikayet ediyordu bu çocukça halleri Ali Rahmet'i daha da hayran bırakıyordu kendine. Yola bakmaya gayret ederek kahkaha attığında Hünkar fevri bir hareketle ona döndü.
H: Bana mı gülüyorsun sen?
F: Sana gülüyorum tabi. Çocuk gibisin yola çıktığımızdan beri duramadın yerinde.
H: Yola çıktığımızdan beri bana mı bakıyorsun sen iyi ki kaza yapmadık.
F: Merak etme sen yanımda iken kaza falan yapmam ben.
Hünkar gülümseyerek önüne döndü. Bir süre sessiz kaldılar sonra tekrar Hünkar bıkkın bir tavırla söze girdi.
H: Ali Rahmet konuşmak için bu kadar uzağa gelmemize gerek var mıydı bitmiyor bir türlü yol.
Ali Rahmet güldü.
F: Sen hep böyleydin zaten.
H: Nasıldım?
F: Hatırla at binerken de dur eğeri yerleştiremedim derdim sen demeye kalmadan atın üstüne çıkardın. Sabretmeyi hiç sevmezdin. Şurada kaç dakika oldu yola çıkalı bak yine sabremedin.
H: Doğru sabredemem ben zaten hayatım boyunca tek bir şeye sabrettim o da çok uzun sürdü bir ömür kadar.
F: Neye?
Hünkar cevap vermeden önüne döndü. Ali Rahmet daha da meraklı bir şekilde tekrar sordu.
F: Neye sabrettin Yaman Hanım söylesene.
Hünkar umursamaz bir tavırla dışarıya döndü. Gördüğü manzara karşısında şaşırmıştı.
H: Ama burası..
Ali Rahmet de az önce ki merakını bir yana bırakıp Hünkar'a gülümsedi.
F: Burası mazimiz. İnelim mi?
Arabadan inip karşılarında duran eve ilerlediklerinde Ali Rahmet anıları tekrar canlandırmak istercesine konuşmaya başladı.
F: Sen şurada otururdun bende bu koskoca alanı çubukla çizip kendime bir ev hayal ederdim. Tabi içinde sende olurdun ama cesaret edemezdim bu bizim hayalimiz, bizim evimiz demeye. Sen gözlerime öyle manalı bakardın ki hayallerim bile sana layık olamaz diye düşünüp susardım. Keşke o zaman söyleyebilseydim sana..
Ali Rahmet'in yüzünün düştüğünü gören Hünkar elinden tuttu.
H: Kaderi zamana bırak derler maziyi düşünmenin bize faydası yok. Bak şimdi buradayız artık bizim zamanımız.
Ali Rahmet Hünkar'ın elini öptü.
F: Şimdi bizim zamanımız yaşamanın zamanı. Hadi gel içeriye girelim bak bakalım hayal ettiğim gibi olmuş mu?

Zümrüd-ü AnkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin