Ben o iki yaşında doğdum.
Anadoluda dağların güneye bakan yamaçlarında kurulmuş bir köyde dünyaya geldim.
Oniki yaşındaydım ilk defa bir okuldan mezun olacaktım, ilk defa mezuniyet için vesikalık fotoğraf çekmiştim, ilk defa bir sanranç turnuvasında bir ödül kitap kazanmıştım. İlk ve son defa Oniki yaşını yaşayaçaktım. Ve ben ilk defa yaşamla tanışaçaktım
Bir çok şeyi Oniki yaşımda öğtenecektim.
hayata dair ilk dersimi alacaktım.Hava kapalı birgündü bulutlar yağmur yüklü idi.
Yağmur ha yağdı ha yağacak gibiydi, Mevsim bahardı aylardan mayıs.,okulumuz tek katlı bir köy okulu idi. bir, üç arkadaş kafaya koymuşduk sınıftan kaçaçaktık kayda değer bir sebebide yoktu.
Sadece niyet bozuktu diyelim veye son sınıfın verdiği sahte bir özgüven, ve peş peşe verdik pencereden anladık, iki mi, üç mü, dört mü, beş mi. kaç kişi idik tam hatırlayamadım lakin pencereden atlarken o esnada öğretmenimiz bahçeden okulun içine doğru geliyordu.
Herbirimiz pencereden atlarken kafesten kurtulan bir kuş misali fır diye uçuyorduk sanki.
okulun çevre Duvarı yoktu tel örgü vardı tel örgünün üstünden atlarken yüz metre yarışını koşan, uzun atlama yapan atletlere yüz çekerdik adeta.Ertesi gün öğretmenimiz ilk derse girerken. İlk iş dün pencereden atlayıp okuldan kaçanlar tahtataya çıksın. üç kişi çıktık aslında sınıfın en çalışkan öğrencilerde denilebilen öğrencileriydi.
Öğretmenimizin ilk sözü aferin Çoçuklardı her öğrenci okuldan kaçmayı başaramaz hele sizin gibi penceden hiç...
Başladı övgüler dizmeye, kendi kendime diyorum aslında ben hergün okuldan kaçmalıyım.
Ve gelelim işin özüne daha sonra öğretmenimiz başladı inciler dizmeye. Okuldan kaçmak ne kadar aptalca bir iş olduğu, kaçarken kimsenin umurunda olmadığını.
"keskin sirke küpüne zarar verir" misali bize nasihatler verdi.
Ve Ogün ben Oniki yaşındaydım ilk okul beşinci sınıftaydım. Yani ben Ogün doğmuştum.
Öğretmedim AYKUT DEMİRBAĞ her daim emeklerinin önünde saygıyla eğiliyorum.
ALLAH rahmet eylesin.