Yine bir kış bitmişti ve yeniden yaz gelmişti ama bu seferki yaz bir başkaydı. Bu sene liseden mezun olacaktım. Sınava çok çalışmış ve iyi bir şekilde hazırlanmıştım. Okulun yapısını çok sevmesem de Sağlık Meslek Lisesi olması bana kazandırdığı avantaj ve dezavantajları vardı; hastane, malzeme bilgisi, hasta bakımı gibi temel bilgiler... Okulun bitmesine de son 2 hafta kalmıştı. Sınıfımdaki arkadaşlarım; pikniğe çıkalım, mezuniyet balosu yapalım gibi son etkinlikleri yaparız havasındaydılar. Ben pek sıcak bakmasam da sonuçta bu son birlikteliğimizdi. Hepimiz ayrılacağız ve birbirimizden farklı şehirlere gideceğiz.
Pikniğe gideceğimize dair kararlaştırdık ve tarihi de 2 hafta sonra yani karnelerimiz aldıktan sonrasına kararlaştırdık. Bizim mahallenin üst tarafında, ormanda piknik alanı vardı. Orada son bir piknik, biraz müzikle oynar sonra akşama doğru son bir sohbet ve sonrası da herkes dağılıcaktı. Planımız buydu...
Bu arada bu son 2-3 hafta içerisinde küresel çapta ilginç bir olay gerçekleşti. Bedava kola! Bu haberi duyunca inanmamıştım. Markete gittiğimizde gerçekten bedava kola vardı ve ben alabildiğim kadar almıştım. Aldım ve sadece stok yapıyordum. Bol bol içer belki de satardım. Mutlaka bitecek ve değeri olacaktı. İçmeye bile kıyamadım. Gün geçtikçe de haberlerde özellikle facebook'ta ilginç haberler vardı. Koladan dolayı ciltte renk değişimi, saçlarda renk açılması gibi değişik vakalar vardı. Arkadaşımla bu konu hakkında uzunca konuştuk. Ne olabilir? Kim bu konuda ne yapmış? Pek mantıklı bir çözüm bulamadık. Who da bu konu hakkında çokta mantıklı cevap vermiyordu. Sadece ufak bir sağlık sorunu, alerjidir. Doktorunuza gidin, sağlık beslenin, spor yapın diyordu ama bu bir çözüm değildi. Artık sosyal medyada insanlar çıldırıyordu ve ilginç adlandırmalarla durumu normalleştirip ironiye çeviriyorlardı. Normalde çok takardım ama pekte takasım gelmedi. Bedava kola, kim içmez ki? Yanıma biraz alam da piknik alanında içeriz diye düşündüm. Son bir kez daha liseye gidip karnemizi alacağız. Gelecekteki yeni okul serüvenim başlamış olacak...
Bu sabah tüm sabahlardan farklıydı. Bugünkü sabah lisemin son sabahıydı. Kalktım, lavaboya yöneldim... Lavabonun ışığını açıp içeri girdim. Su soğuktu, elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynaya baktığımda sakallarım sanki beyazlamış gibiydi ama neden beyazlasın ki? Aynanın solundaki raftan traş makinemi alıp sakalları tekrar incelttim. Lavabodan çıkıp odama yöneldim. Üzerimi giyinmeye başladım. Bugün herkes güzel giyinecek, ben de güzel giyinsem iyi olur. Siyah gömlek ve mavi pantolon hmm... Güzel güzel. Ablam da kahvaltı hazırlamıştı. Kapı girişine de kola kovamı da koymuştu. Kocaman bir termosum varsa neden kola koyamayayım. Hemen kahvaltımı yiyip kovamı aldıktan sonra evden çıktım. Artık okula gidip karnemi alıcaktım...
Okula sonunda gelmiştim ve Karne de günü gelmişti. Herkes güzel güzel giyinmiş, makyaj yapılmış, değişik bir hava vardı. Bir veda havası... Hem mutluydum hem de üzgün ama sonuçta okul bitecek ve gidecektik, hayatımıza bakacaktık. O gün yine sinir bozucu tipler vardı ama çok takmamak gerek ne de olsa son günüm. Arkadaşlarla da son espirilerimiz, eski yılların anıları ve komik hallerimize hatırlatıp gülüştük. Daha pikniğe gidecektik ama herkes gelmeyecekti.. Keşke herkes gelseydi. Son birlikteliğimiz olacaktı ama kendileri bilir. Saatte yavaş yavaş karne alma saatine yaklaşıyordu...
Çok şükür karneleri aldık. Öğretmenlerle vedalaşmayı düşünsem de fırsat bulamadım. İnsan aç olunca ne zaman gideceğiz pikniğe, nereden eti alacaklar, aldılar mı gibi şeyleri düşünmekten unuttum gitti. Birkaç kişiyi önden yolladık, almaya gittiler. Biz de piknik alanı gitmek için yola çıktık. Arkadaşta baya akıllı olacak ki dükkanından eti aldıracaktı. İnşallah fazla koyar da bol bol yeriz...
Piknik alanının başına vardık. Açtım kolayı, iyi ki de yanımda buzlu kola kovası getirmişim. Bu sıcakta o kola mis gibi aktı. Her yudumu beni rahatlatıyordu. Arkadaşlara da ikram ettim. Hiçbiri de hayır demez... yola baktım. Yani öyle yol olmaz heralde, yol boyunca içerisinde bir eğim var, insan yürürken artık bitse de varabilsek diyor. Ben sürekli geldiğim için alışığım ama işte sınıftaki mızmızlar başladı yine, neden burası, başka yer vardı. Başka yere giderdik, daha güzeldi falan. Bana göre burası daha güzel. Gidiyorsun orman içine, odun bedava; ağaca ellesen çeksen ahanda oduna sahipsin ama onların bahsettiği yer öyle mi? Tabii ki de hayır. Tamamen parayla dönen bir yer. Araba tutar gidersin ve orada bir sürü market var, oradan alış verişini yapar, kömürünü yakar etini pişirirsin. Üşengeç ve gereksiz para harcamaktansa güzel bir yer burası. Evet biraz sade, ağaç sayısı azalmış. Zaten yükseklikten dolayı çok çeşitli bitki türü de yok, daha çok çam ve meşe palamudu ağacı var ve onlar da yanlış kesimden dolayı azalmış. Devlet korumak adına orayı piknik alanına çevirmiş. Hem doğal ortam hem de insan sayısı fazlalığından dolayı gereksiz ağaç kıyımı olmaz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Z Günü PV2
FantasyGelecek hayalleri olan bir gencin beklenmedik bir olay karşısında düştüğü dehşet ve acı durumu zamanla kabullenmesi ve zamanın onu nasıl geliştirdiğini göreceksiniz. Not: Hikayedeki 2 ana karakterden birini, benim üzerimden gözlemleyeceksiniz. ...