-28-

1.6K 195 222
                                    

Pişmanlıklarım bırakmıyor peşimi,
Sen de bırakma olur mu Meleğim?

~

Yapmaya çok alışık olduğum şeyi yapıyordum saatlerdir. Hayatımı sorguluyordum. Hastalığım, obsesyonlarım, kafamda yankılanan sesler... Hepsi bir anda bırakmıştı peşimi. Meleğim hayatıma girdiğinden beri her şey mükemmel olma yolunda ilerliyordu.

Bu da ister istemez korkutuyordu beni.

Her ne kadar elde ettiğim mutluluğu istemiyormuş gibi gözüksem de durum bunun tam tersiydi. Sonuçta hızla yükselenler aynı hızla yerle bir olurdu her zaman. Aslında 1.5 senenin hızla olmadığı aşikârdı ama tüm bunları reddeden bir geçmişim vardı.

Ne zaman aniden mutlu olsam kötülük geliyordu peşinden. Buna en büyük örnek hastalığımı öğrendiğim gündü.

O gün hayatım boyunca ilk defa annemle bir yerlere gezmeye gidecektik. Ya da ben öyle sanıyordum. Çünkü annem beni sabah erkenden kaldırıp eğlenmeye gideceğimizi söylemişti. 14 yaşında bir çocuk olarak senelerin acısını çıkarmak istemiştim o zamanlar.

En güzel kıyafetlerimi seçip asla yapmadığım cilt bakımlarını yapmıştım yüzüme. Tamamen hazır olduğumda da yüzümden silinmeyen gülümsemeyle gitmiştim annemin yanına. Ama o beklediğimin aksine dolu gözleriyle bekliyordu beni. Her halinden belliydi çok acı çektiği. O zamanlar bunu umursayamayacak kadar mutlu olduğum için merak etmemiştim neden böyle olduğunu.

Hayallerim gittiğimiz yerin eğlence parkı yerine Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi olduğunu görünce yerle bir olmuştu adeta. Dolu gözlerimle bekliyordum neler olacağını. En büyük korkum ise annemin hasta olabileceği ihtimalini düşününce çıkıyordu ortaya.

Ama işler tam tersi olmuştu. Doktorun odasının kapısında güzel giysilerimle yere oturmuş deli gibi titreyerek ağlıyordum. Annem odadan çıktığında ise yıkılmış bir durumdaydı.

Ve bana ilk söylediği şey Obsesif Kompulsif Bozukluğu'mun olduğuydu.

Ne olduğunu bilmediğim bu hastalık kulağa çok korkunç geldiğinden daha da artmıştı hıçkırıklarım. Annem ise ağlamamı umursamadan karşımda durmuş bu hastalığın nasıl bir şey olduğunu anlatıyordu.

En çok canımı yakan ise ben yere çökmüş deli gibi ağlarken yanıma bile gelmemsi olmuştu. İsterse uzanıp saçımı okşardı, her şeyin düzeleceğini söylerdi. Ama o uzak duruyordu benden. O zaman kazımıştım aklıma bu hastalığa sahip olduğum için herkesin benden uzaklaşacağını.

Zaten annem hiçbir zaman yakın olmamışı bana, 'ama eğer hasta olmasaydım sarılırdı o gün' diye geçiriyordum içimden. Böyle kandırıyordum kendimi.

Aradan seneler geçmişti şimdi. İnsanlardan uzak, temiz, obsesyonlarla dolu 8 sene geçirmiştim. Ne bir arkadaş, ne bir akraba... Doğduğum şehre uzak olan Seul'de yapayalnızdım 8 senedir.

İşte bu yüzden hasta olmayacağım gerçeği beni çok korkutuyor. Ne zaman 'Ya annem yalan söylediyse' diye içimden geçirsem ne hissedeceğimi bilemiyorum. Kısa bir süre değil, dokuz senedir bu hastalık yüzünden yüzüm gülmedi.

Bir sene boyunca Busan'da dışlanmalara, hakaretlere maruz kaldım. Seul'e geldiğimde ise hayatımın merkezi yalnızlık olmuştu. Bütün bunların bir yalandan ibaret olabileceği gerçeği iyi hissettirmek yerine kahrolmama sebep olurdu.

Çünkü heba olan bir hayat vardı ortada.

Yaklaşık iki buçuk saattir arabada oturmuş bekliyordum Meleğim'i. Sokakları bomboştu. Tek yaptığım ise düşünmekti. Son zamanlarda yaşadıklarıma istisna demek aptallık olurdu. Bunu Meleğim ile oturup konuşmalıydım. Ama sırası mıydı emin değildim.

Hastalık dışında birçok olay yaşamıştım hatırladıkça yüzümü güldüren. Hayellerim gerçek olmuştu sonuçta. Şimdi bile yanına gitsem dilediğim gibi öpebilirdim Meleğim'i. Sarılıp kokusunu içime çekebilirdim. Bedenen benim olmuş sayılırdı artık. Sonuçta dün ateşli bir gece geçirmiştik.

Ruhen benim olup olmadığını ise onun ağzından duymak istiyordum. Sevgili miydik onu bile bilmiyordum. Konuşulacak birçok şey vardı ama Tae ve Lalisa'nın olayları bir anda çıkmıştı ortaya.

Düşüncelerime dalmış bir şekilde boş yola bakarken arabanın kapısının tıklanmasıyla bakışlarım hemen oraya dönmüştü. Meleğim endişeli gözlerle bakıyordu bana. Hızlıca öne atılıp kilit tuşuna bastığımda bekletmeden bindi arabaya.

"Çok beklettim özür dilerim." Mırıldanıp yüzüme yaklaştı ve sıcak bir öpücük bıraktı yanağıma. Her zamanki gibi tüm kötü düşüncelerim uçup giderken kemerini bağlaması için yanına eğildim.

Tabii ki de amacım kemerini bağlamak değildi.

Dudaklarına kısa ama tutkulu bir öpücük bıraktıktan sonra yerime çekildim. Ne olduğunu bilmiyordum ama yüzü gülüyordu.

"Ne olduğunu anlatmak ister misin Meleğim?" Bakışlarını son bir kez binaya çevirip camda bize bakan Jisoo'ya el salladı. Bu da demek oluyordu ki Jisoo bugün 2. kez şahit olmuştu öpüşmemize.

Umrumda mıydı? Hayır.

"Eve gitmeden bir markete uğrayalım. Akşam yemeği yapacağım sana." Bana dönüp mutlulukla konuştuğunda başımı sallayıp onayladım ve sürmeye başladım. "Umarım ev yanmaz." Sessizce mırıldanmamı duymuş olacak ki sinirle bana döndü.

"Sabah olanlardan dolayı beni mi suçluyorsun?" Hayretle sorduğunda omuz silkmekle yetindim. "Ben mi suçluyum yani? Yaptığın omlet hâlâ avizede duruyor." Gülmemek için alt dudağını dişleyip sinirli durmaya çalıştı. "Her fırsatta beni öpmezsen böyle olmazdı. Hem ekmekler de sen beni öptün diye yandı." Arsızca sırıtıp kısa süreliğine döndüm ona.

"İstemiyorsan bir daha öpmem. Ağzımda doğru inleyince zevk alıyorsun sanmıştım ben." Yüzü utançtan kızarmaya başlarken kendine gelmek için birkaç kez öksürdü.

"Jimin Tae'yle konuşmuş bugün." Her ne kadar konu değiştirme çabasına gülmek istesem de konu önemli olduğundan susup dinlemeye başladım. "Önce özür dilemiş. Sonra da tüm bunları benim mutluluğum için yaptığını söylemiş. Jimin çok ısrar etse de anlatmamış nedenini." Kaşlarımı çatıp dinlemeye devam ettim.

"İşin en ilginç tarafı ise artık Lisa'ya karşı hiçbir şey hissetmediğini söylemiş telefonu kapatmadan önce." Kaşlarım hayretle kalkarken Meleğim'e döndüm kısa süreliğine. "Bizimkiler de para toplayıp yollamışlar ona."

Şuan burda ilgimi çekmesi gereken birçok konu varken; Meleğim'in onlara 'Bizimkiler' demesi takılmıştı kafama. Ama hiç sırası değildi aptal kıskançlıklarımın.

"Bunu beklemiyordum." Açıkça konuştuğumda Meleğim de onaylar mırıltılar çıkardı. "Kimse beklemiyordu. Nedenini bilmiyorum ama Taehyung'a sonuna kadar güveniyorum. Onlar da aynı düşündükleri için çok ısrar etmediler." Başımla onaylamakla yetinip yola döndüm.

Taehyung'un bu gidişinin arkasında bizim bilmediğimiz birçok şey vardı.

Yeni kurgu planladığım için hiç güzel yazamadım:(
Yani sırf yayınlamak için yazdığım bir bölüm oldu.
Hatam varsa ve sıkıldıysanız kusura bakmayın.
Sizi seviyorum Meleklerim <3

+70 oy

-Ely-

Ella Es Solo Mia || roséggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin