♡Tae nin sorgusu bittince polisler ona acımadan çekiştirerek küçücük, karanlık ve havasız bir yere kapatmıştı. Tae nin bulunduğu yerde sadece küçük bir havalandırma boşluğu vardı. Nefes almak bile zordu, zifiri karanlık ve hiçbir eşya bulunmayan odada Tae yere yatmış ve Mina yi düşünüyordu.
Ona yaptığı herşeyden o kadar pişmandı ki... Ona tutamayacağı sözler verip onu yarı yokda bırakmak zorunda kalmıştı, bu onu daha da mahvediyordu. Tek duası Mian nın mutlu olmasıydı.
Hayatında ilk defa Tanrı ya dua ediyordu, böyle bir şey yapacağını düşünmüyordu ama aşk ona tahmin edemeyeceği şeyler yaptırmıştı. Hatta yapmaya devam ediyordu.
Tae nin kolu uyuşmuştu ve soğuk, sert zemin sırtını acıtmıştı. Ama burada yapacak hiçbirşey yoktu.
Duyduğu tek şey polislerin ayak sesi ve böceklerin çıkarttığı iğrenç seslerdi.
Burada olmak onun için zaten çok zordu, Mina dan uzak durmak kalbini, buradaki kötü şartlar vücudunu acıtıyordu.
Bu durumda olma sebebi Lisa geldi aklına. İçi öfke doldu Tae nin. Ondan böyle bir şey beklemezdi. Zaten hiç beklemediğin şeyleri hiç beklemediğin insanlar yapar. Eğer dışarıda olsaydı kesinlikle onu en acı şekilde öldürürdü ama burada eli kolu bağlı yatıyordu. Öfkesi onu daha da deli ediyordu, bir anda Tae kendini tutmadı ve ayağa kalktı. Kapıyı yumruklamaya ve polislere küfür ederek onu bırakmalarını söylüyordu. Söylemek biraz hafif kalır, bağırıyordu, kendini yırtıyor ve bütün gücünü kullanarak kapıyı kırmaya çalışıyordu.
Demirden yapılmış kapı yerinde bile oynamıyordu ama Tae pes etmiyordu. Eli, ayağı ve dirseği kanlar içinde kalmıştı. Kapının düzensiz ve çıkıntılı yerleri ellerini paramparça etmişti.
Sonunda polisin biri dayanamamış ve kapıyı açmıştı, Tae ona bağırmaya ve saldırmaya hazırlanıyordu ama Polis yumruğunu Tae nin suratına geçirdi. Ellerini kelepçeleyerek onu bulunduğu yerden çıkarttı. Sürükleyerek daha fazla polisin bulunduğu bir yere götürdü Tae yi. Tae ye kafasını kaldıracak zaman bike tanımadan tekmelemeye başladı. Diğer polislerde engel olmak yerine Tae yi dövdüler. Hepsi fazla güçlü ve acımasızdı, Tae nin nefes almasını beklemeden vuruyorladı.
Ölmesinden korkup vurmayı kestiler. Tae nin heryeri kan olmuştu, bütün vücudu morarmıştı, kemikleri kırılmış ve bilincini kaybetmek üzereydi. Ama bu polislerin umrunda değildi onu sürürkleyerek eski yerine götürdüler.
Tae nin kırılmış kemikleri ona acı veriyordu, polisin onu dikkatsizce içeriye fırlatmış olması tarifsiz bir acı vermişti Tae ye.
Bütün vücudu sızlıyordu, gözleri istemsizce kapanıyordu. Uyumak istemiyordu çünkü polislerin onu öldürmesi çok zavallıca bir şeydi. Tae nin şuan düşündüğü tek şey;
Beni kimsenin öldürmesine izin vermem! Tanrının bile. Eğer ölmem gerekiyorsa bunu kendim yapmalıyım.
Dayanmaya çalıştı ama olmadı, gözünden bir yaş süzüldü ve sonrasında derin bir uykuya daldı Tae.
...
Tae şaşkınlıkla gözlerini açtı ama artık herşey çok geçti, Tae o dayaktan sonra haftalarca baygın kaldı. Tabi o baygınken polisler kaldığı evi inceledi onun eseri olan bütün cesetleri buldu ve mahkeme ona idam cezası verdi.