2.4

906 100 67
                                    

Müdürümüz, (sert ve kararlı, iyi yürekli ve toy) arka koltukta uyuyor. Dudakları arasından çıkan ritmik nefesleri bir ninni gibi benim de uykumu getiriyor. Arabanın içerisi klima sayesinde sıcacık. Gözlerim yavaşça kapanırken arka koltuktan derin bir nefes duyuyorum. Kyungsoo'yu kontrol etmek için arkamı döndüğümde gözlerini kırpıştırıp duruyor. Beni görünce rahatlıyor.
"Bir an nerede olduğumu anlayamadım." diyor.

"Neden uyandın?"

"Kabus gördüm."

"Ne oluyordu?"

"Ölmüşüm, cenazemin yanında düğün yapıyorlardı."

"Allah korusun, ne biçim bir rüyaymış. Öldüğünü görürsen ömrün uzar derler."

"Ölmek çok sorun değildi ama düğün vardı hemen yanında bu canımı sıktı, ben ölmüşüm hala düğün yapıyorlar."

Kıkırdıyorum elimde olmadan. "Rüya işte, birazdan hiç görmemişsin gibi unutacaksın. Gözlerini kapat tekrar, ben buradayım merak etme."

Bir süre susuyor, uyuduğunu zannediyorum. "Jongin," diye fısıldıyor, "uyudun mu?"

"Hayır, ne oldu?"
"Rüyam beni korkuttu, merak ediyorum da, ben ölürsem düğününü erteler misin?"

"Eğer ölmüş olursan Kyungsoo, cidden endişelendiğin şey düğünüm mü olur?"

"Güldürme beni."

"Düğün yapmak istemiyorum ben, o yüzden merak etme eğer ölürsen düğünümü kaçırmamış olacaksın."

Kahkaha atıyoruz birlikte.

"Kyungsoo," diyorum. "Yüz yaşına kadar yaşamalısın, ben öyle yapacağım."

"Peki," diyor, "sen öyle diyorsan yüz yaşına kadar yaşayacağım, böylelikle dedem şirketin başına kimin geçeceği konusunda endişelenmez."

Derin bir nefes alıyorum. "Hadi bana bir şeyler anlat." diyor.

"Dünyanın en büyük aptalı olduğum konusunda mı?"

"Bundan bahsetmek istiyorsan seni engellemeyeceğim."

"Aslında pastacı olmak isterdim, dedem gibi. Kendi fırınında çıkan yangında alevlerin içine daldığı için kırkına varmadan ölmüş. Annemler bana ne zaman pastacılıktan bahsetsem karşı çıktılar. Ben de işletme okudum. Herkesi mutlu edersem eksikliğini duyduğum şeyler kaybolur sandım."

"Mutlu değil misin hayatından?"

"Bazı pürüzler yok değil ama en kısa zamanda hallolacaklar, sadece biraz daha sabretmeliyim."

"Evleninceye kadar mı?"

"Evleninceye kadar değil ama bu işin nişandan geçmediğini söylemek yalan olur."

"Jongin, elimden ne gelirse yardım etmekten memnun olurum. Bana söyleyebilirsin."

"Daha konuşmak için çok erken ama zamanı geldiğinde sana danışırım."

Sessizce oturmaya devam ederken cam tıklatılıyor. Büyükbaba camı açmamı işaret ediyor. "Yağmur geliyor, hadi toparlanalım."

"Kyungsoo sen kal ben hallederim, tamam mı?"

Koşarak yamaçtan aşağıya iniyorum, büyükbabanın bıraktıklarını ve çöpleri toplayıp yukarıya çıkıyorum. Katlayıp kolumun altına sıkıştırdığım sandalyeleri bağaja koyarken yedek bir sandalye daha görüyorum. Arkamı döndüğümde büyükbaba hemen orada, gözlerimle sandalyeyi işaret ediyorum, omuzlarını silkiyor.
"Kyungsoo gelmeye karar verir diye hep yanıma fazlalık bir tane alırım."

"Niye vermiyorsun o zaman gelince." diyorum gülümseyerek.

"İplerin onun elinde olduğunu anlamasın diye."

"Sevildiğini zaten biliyor ama şımarmasın diyorsun yani."

"Eh, aşağı yukarı. Kyungsoo uyumuş, sen onun arabasını al, bizi takip et, güzel bir şeyler yiyelim."

*********
Gelemedim bir türlü, iş güç bitmiyo ya da bizim evdeki canlılık, maşallah

Eheheh, güzel haberlerim var, kaisoo etiketinde 2. sıradayız an itibariyle, beni çok çalışıp daha çok yazmak için yüreklendiriyorsunuz, her zaman minnettar kalacağım, okuduğunuz için çok ama çok teşekkür ederim, lub u cho much ♡♡

Gölge
14.06.2020
19.33

yüreğime konan dert "kaisoo (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin