13. Bölüm

196 93 88
                                    

Merhaba canlarım. Nasılsınız?
Ben çok iyiyim. Günlerim hemen hemen aynı geçiyor ama bu hikayeyi yazmak bana mutluluk veriyor. Her gün gittiğim bir park var ve parkın her tarafı güllerle kaplı. Belki bir gün büyürüz ve sizinle güzel gül bahçelerinde buluşuruz. Ya da ben size gül veririm:) Bölümü okurken yukarıdaki şarkıyı mutlaka ama mutlaka dinleyin. Bol bol yorum yapmayı unutmayın. Sizleri seviyorum. İyi okumalar...

13. Bölüm
"Seni Sevmiyorum."

Gözlerimi kapattım. Avukatın ne cevap vereceğini merak ediyordum. Barının arabayı durduğunu hissettim ve gözümü açtım.

"Evet şimdi nedenini söyle."
"Barın herifin avukatı senin ve Canın kız arkadaşının özür dilediğini söyledi."
Barın birkaç saniye konuşmadı. Alnındaki damar belirgin olmuştu. Aynadan da olsa bunu görebiliyordum. Ellerim çok soğuk olmuştu. Bernaya baktım. Stresten bacaklarını oynatıyordu. 

"Zeynep kankam ve benim dırdırcım bize yalan söylemezler. Ne saçmalıyor bunlar?" Can bunları sinirle söyledi.

"Yalan söylüyordur. Zeynep bana yalan söylemez."
Barın avukatına bunları söylerken başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüş gibi hissettim. Şu anda ağlamak istiyordum. Ben Barına yalan söylemiştim. Ama ben onun için söylemiştim.

"Barın benim aldığım bilgi bu. Söyleyip söylemediklerini bilemem ama çocuk bu yüzden geri çekmiş şikayeti."
Barın derin bir nefes aldı.
"Tamam kardeşim. Sonra görüşürüz."

Telefon kapandı. Sessizlik. Her zamanki gibi şimdi hiçbirimizden ses çıkmıyordu. Yoldan tek bir araba dahi geçmiyordu. Rüzgar bile esmiyor gibi geldi. Bu kadar sessizdik. Barına baktım. Aynadan bana bakıyordu. Ben de ona bakmaya başladım.

"Bunu yapmadınız değil mi?"
Can bu soruyu sorunca Bernayla aynı anda birbirimize baktık. Konuşmadık ikimiz de. Tekrar sessizlik.

"Can bir soru sordu."
Barın sakinlikle bu cümleyi kurdu. Fırtınadan öncesi sessizlik gibiydi.

Barına baktım. Bu sefer bana bakmıyordu. Gözleri yoldaydı.
Cesaretimi topladım. Ona her şeyi söylemem lazımdı.
"Barın biz konuştuk. Ama..."

"Aması ne Zeynep? Aması yok. Benden habersiz nasıl gidersin?"
Arabanın kapısını açtı ve dışarı çıktı. Ben de açınca Can ve Berna da açtı. Dördümüz dışarı çıktık. Barın bana böyle yapamazdı. Tamam haksızdım ama ona zarar gelmemesi için yapmıştım. Titreyen sesimle konuşmaya başladım.

"Barın b ben. Senin için yaptım."
Bana baktı. Hiç daha önce böyle öfkeli bakmamıştı. Hayal kırıklığısın gibi bakıyordu sanki.

"Zeynep ben sana içimi açtım. O iki kelime kadar sik bir cümle yok dedim. Sen bunu bil diye. Neden böyle yaptığımı bil diye. Senin de böyle bir şey neden yapmayacağını bil diye. Sen beni hayal kırıklığına uğrattın Zeynep."

Gözlerimden bir damla yaş süzüldü. Gözlerim bulanıklaştı. Kapattım bir daha süzüldü. Açtığımda daha netti. Ben Barının yüzündeki hayal kırıklığını şimdi daha net görüyordüm. Ben bunu yapmamalıydım.

"Böyle bir şey yaptığınıza inanamıyorum. Biz size gitmeyin demiştik. Biz hallederiz demiştik. Kimseden özür dilemeyiz demiştik. Berna bana nasıl söylemedin?"

Bernaya baktım. Dudakları titriyordu. Ne zaman ağlayacak gibi olsa dudakları titrerdi.
"Can çok abartıyorsunuz. Biz sizin için yaptık. Boşuna gidip özür dilemedik."

Bacaklarım titremeye başladı.
"Barın, Can b bizi lütfen anlayın. Siz olsanız aynısını yapardınız" dedim ikisine de bakarak.
Barın güldü.

Sana Gül Bahçesi Vaad EdiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin