Genç kadın ellerini sevdiği adamın ellerine bıraktı, gözleri tıpkı mücevheri andıran mıknatıslar gibi birbirini buldu. Hiç konuşmadılar, sadece kalplerini dinlediler. Cesaret aşkın çocuğuydu ve onlar belki de istemeyecekleri kadar aşıktı... Adam gülümsedi, kadın gülümsedi. "Seni seviyorum." Dediler ardından aynı anda. Gözleri istemeyerekte olsa birbirinden ayrıldı, uçurumun kenarında el ele sonsuzluğa bakıyorlardı. "Ya ölünce ayrılırsak?"
"Yaşasak onlar bizi ayıracaklar. Ve ben sensiz yaşayamam."
"Bende sensiz yaşayamam." Kadın tüm cesaretine rağmen kalbindeki korkuyu bastırmak için dudaklarını ısırdı. Ardından son bir kez baktı o ölümü göze alırcasına sevdiği gözlere. Adam kollarını kadının beline sıkıca sardı. Son hissettikleri kalpleriydi. Kalpleri birbiri için atıyordu ve ölüm onlara sonsuzluğu vaat ediyordu...
"Arsu sen iyi misin?" Başımı telaşla defterden kaldırıp adını bilmediğim kıza afallayarak iyi olduğumu söyledim. Bu konuşma tarzım bile olumsuz şeyler söylüyordu ama bu detaya pek takılmadım. Defterlerimi toparlayıp hızla sınıftan çıktım ve otoparka kadar koşar adım yürüdüm. Motorumu gördüğümde kendimi bir nebze olsun huzurlu hissetmiştim, çantamı sırtıma takıp kaskı hızla kafama geçirdim ve hiç vakit kaybetmeden yola koyuldum. Çağrı kadar hızlı gitmesem de biraz hızlıydım.
Neden tek başımayken hızımı artıracak cesaretim yoktu? Kendimi sorgulamayı bırakmam gerekiyordu, hayatıma bir baksam sorgu bekleyen milyonlarca saçma davranış ve düşünce bulabilirdim ama şuan daha önemli işlerim vardı. Geceye hazırlık yapmalıydım. Annemi Çağrı'yla tanıştırırken nasıl davranmam gerektiğini bulmak zorundaydım. Üstelik mutfağa girmem ve ardından güzel görünmek için çabalamam gerekiyordu. Dün gece gri pijamam ve dağınık saçlarımla kaçmıştım evden ve bu imajıma ciddi bir şekilde zarar vermişti. Bunu düzeltmem gerekiyordu.
Eve ulaştığımda hemen motordan inip sağa sola bakmadan içeri girdim ve elimi yüzümü yıkayıp rahat bir şeyler giydikten sonra mutfağa girdim. Tuhaf olan bazı şeyler vardı. Annem masayı ve tezgahı dolduracak şekilde kek pasta yapmıştı. Yapım aşamasında sinir krizi geçirdiğini biliyordum, muhtemelen bana saydırarak yapmıştı her şeyi. Ve bunların hepsini olmasa bile yarısını Çağrı'ya yedireceğini biliyordum. Küçük çaplı sinir krizleri yaklaşıyor hissediyorum.
Yine de beni bu işlerden kurtardığı için mutluydum hemen duşa girdim, uzun bir banyonun ardından bornozuma sarılarak gardırobun önünde durdum. İlk defa giyecek bir şeyim olmadığını düşünüyordum, oysa ki dolapta bir sürü kıyafet vardı. Elbiselere göz ucuyla bakıp onları asla giymeyeceğime karar verdim. Neden bu kadar abartıyordum ki? Siyah pantolonu alıp yatağa koydum ve yeterince iyi bir seçim olduğuna karar verdim. Üzerine de siyah düşük omuzlu bir kazak giydim. Yeterince sade ve iyi görünüyordum, saçlarımı tarayıp dalgalandırdım ve gözlerimin etrafında siyah kalemi gezdirdikten sonra aynaya gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSSET
RomanceTAMAMLANDI☂ Siyah Kar'dan tanıdığımız Arsu'nun hikayesi. "Güzel bir yüzün ve kötü bir kalbin var. İntihar için güzel bir yol gibi görünüyorsun..." 15.06.2020 Başlama tarihi📍 🔞 Psikolojik bölümler içermektedir NOT: BU HİKAYE ASLA KİTAP SAYFALARINA...