12.Bölüm☂

28K 259 62
                                    

Ölüm hayattan daha evrenseldir. Herkes ölür ama herkes yaşamaz.

-Albert Camus-

Motorumdan inip küçük adımlarla Çağrı'nın yanına ulaştım. Gözlerini denizden ayırmadan, "selam." Dedi, yanına oturup bende denize bakmaya başladım. "Benim için uğraştığın için teşekkür ederim, çok güzel bir sürprizdi."

"Mutlu olmana sevindim." Ellerimi deri ceketimin cebine yerleştirip saçlarımı arkaya savurdum. İkimizde sessiz kalıyor ama sessizliği bozmak için bahaneler arıyorduk. Denizin kokusunu içime çekip gözlerimi kapattım, sanırım anlatacaklarını duymak için biraz daha zamana ihtiyacım vardı. Bana baktığını hissettiğimde gözlerimi açıp gözlerine baktım. Siyah gözlerinde hüznü görebiliyordum. 

"Korkuyorum." Fısıltı kadar zayıf çıkan sesim dudaklarını titretmişti, onun da korktuğunu hissetmiştim ve bu canımı yakmıştı. "Neden babama anlattın Çağrı? Ailemin bilmesine gerek yoktu."

"Doğru olanı yaptığıma inanıyorum." 

"Sanırım daha fazla kaçamayacağım, bilmekten başka şansım yok." Başıyla beni onayladı ve yeniden denize döndü. Tıpkı benim gibi ellerini cebine sokup arkasına yaslandı, nefesimi tutmuş anlatacaklarını bekliyordum. Beklediğim halde saçma sapan bir şekilde anlatmamasını istiyordum. "Çok uzun zaman oldu." Dedi, acı çekiyordu... Lanet olsun acı çekiyordu!

"Henüz liseye bile gitmiyordum, çocuktum. Okulun dışında bir adam vardı. Bir süre şeker olarak bildiğimiz şeye küçük paralar veriyor ve zevkle ağzımıza atıyorduk. Bir kaç kişiydik. Sonra tuhaf hissetmeye başladık, belirli aralıklarla o şekere ihtiyaç duyuyorduk. Sürekli canımız istiyordu, ben kanımın çekildiğini ve dudaklarımın kuruduğunu hissediyordum. Uyuşturucuya yavaşça alışmıştık, daha fazla şeker almaya başladık sonra fiyat arttıkça arttı tabi bizim ihtiyacımızda. Babamın veya annemin hangisinin cüzdanı elime geçerse para çalıyor ve uyuşturucu alıyordum. Bir keresinde kredi kartıyla gitmiştim ve çok fazla uyuşturucu almıştım. Ailem bir sorun olduğunun farkındaydı ama ne olduğunu bulamıyorlardı. Ailem o zamanlar tuhaf bir şekilde saftı ve buna minnettardım."

Derin bir nefes alıp acıyla gözlerini kapattı...

"En kötüsü bağımlı olmam sanıyordum ve bunu umursamıyordum, uyuşturucu aldıkça hafifliyor sanki bulutların üzerindeymişim gibi hissediyordum. Cehennem bundan sonra başladı, biri vardı arkadaşımdı. Sınavlarda bana kopya veriyor, her gün örgülü saçlarıyla okula gelip okulda örgülerini açıyordu. Bana en iyi arkadaşım sensin diyordu, bense kızın yüzüne gülüp arkasından kötü şeyler söylüyordum. Sonra bir şey düşündüm, onu da uyuşturucuya alıştırmayı..."

"Yapmadım de lütfen." Dudaklarını birbirine bastırıp gözlerini sıkıca yumdu... Artık biliyordum.

"Tıpkı o şerefsizin bizi alıştırdığı gibi bende onu alıştırdım, her gün şeker ikram ediyormuş gibi uyuşturucu veriyordum. En sonunda bağlandı, onun bana uyuşturucu için yalvarmasından budala gibi zevk alıyordum. Çocuk değilde şeytan gibiydim Arsu." Nefesimi tutarak gözlerimi kaçırdım, şeytan gibi değildi. Şeytanın ta kendisiydi!

"İkimizde cehennemin dibindeydik, annem de babamda cüzdanlarını ortalıkta bırakmıyordu ve harçlığım kısıtlıydı oda benimle aynı durumdaydı. Nefessiz kalıyorduk, notlarımız sürekli düşüyordu, hayat bitmiş gibiydi... Ailem öğrendiğinde sonumun geldiğini düşünüyordum ama benim yanımda oldular, kurtulmam için her şeyi yaptılar. Ama onun ailesi aynı şeyi yapmadı. Duyduğuma göre bir odaya bağlamışlar ve bağımlılığından kurtulmadan çıkamayacağını söylemişler. O odadan çıktı Arsu, ve intihar etti." 

HİSSETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin