21.Bölüm☂

27.9K 220 67
                                    

Bazı şeyleri elde etmek için yıllarınızı feda ederseniz, bazı hatıralar asla sahip olamayacağınız hayatın sıcaklığını yansıtır. Ve bazı vedalar huzur, bazı vedalar hüzün getirir...Her şey düzeldiği anda bir deprem olur ve düzelen her şey depremin altında kalır. Her son bir başlangıcı getirir ve her başlangıç bir sona gebedir...

***4 YIL SONRA***

"Evet anne valizimi eksiksiz hazırladım, pasaportum, kimliğim ve uçak biletimde elimde. Sen beni düşünme."

"Ne demek sen beni düşünme?" Ağlamaklı gelen sesi gülümsememe neden oldu. İyice duygusal bir kadın olmuştu. "Ya düşünme derken endişe etme diyorum, zaten geliyorum lütfen uçağa binmeden önce moralimi bozma." 

"İyi tamam dikkat et." Gülümseyerek telefonu kapattım, uçağımın kalkmasına henüz otuz dakikadan fazla vardı. Boş bir koltuğa oturup kol çantamdan romanımı çıkarıp okumaya başladım vakit başka türlü geçmeyecek gibiydi. Bir süre sonra saate yeniden baktım ve vaktin iyice yaklaştığını gördüm. Kitabı çantama yerleştirip ayağa kalktım ardından genel kontrollerden geçmek için valizimi çekerek doğru yöne ilerledim. Türkiye'ye dört yıldır sadece bir kez gitmiştim ama bu yolları öğrenmek için yeterliydi. 

İşlemler bitip uçağa girdiğimde kalbim heyecanla atıyordu, farklı bir huzur ve heyecan hissediyordum ama  uzun bir aradan sonra eve dönmek herkesi heyecanlandırırdı değil mi? Koltuğuma oturup heyecandan kanatlanıp uçmamak için kemerlerimi bağladım ve gözlerimi kapattım. Saatlerce havada kalacaktım ve sürekli uyuyabilme kapasitesine sahiptim. Uyku problemim düzeldiğinden beri her fırsatta uyuyordum ve yolculuk yapmak iyi bir fırsattı. 

***

Gözlerimi güçlü bir sarsıntıyla aralarken huzurlu bir uykudan uyanıyordum gülümseyerek pencereye baktım. Yeryüzü nihayet ulaşabileceğim bir mesafedeydi, uçak iniş yaptığında herkes ayaklandı en sona her zamanki gibi ben kalmıştım. Uçaktan inen en son yolcu olarak siyah valizimi almam sanırım yarım saniye falan sürmüştü. Topuklu ayakkabılarımın tıkırtısı eşliğinde çıkışa ilerlemeye başladım. 

Beni almaya kimse gelmemişti, çünkü ben böyle istemiştim. Sanki hiç buralardan kaçmamış gibi hissettiriyordu bu. Rüzgar açık saçlarımı yüzüme savurduğunda homurdanarak arkaya savurdum ve o sırada rüzgarı bölen, zamanı bölen, her şeyi durduran bir ses duydum. Sanki yüzyıllardır duymadığım bir ses gibiydi aynı zamanda evimdeymişim gibi sıcacık hissettiriyordu. "Arsu."

Kalbim... Kalbim yeniden çılgına dönmüştü!

Arkamı dönüp sesin gerçek olup olmadığını idrak etmeye çalıştım, yoksa yine bir halüsinasyon muydu? Gözlerim gözleriyle buluştuğunda hayal olamayacak kadar gerçek olduğunu fark ettim ama hala emin değildim. Ne oluyordu?

... O gerçek miydi?

Şapkasını çıkarıp bir kaç adım attığında kalbim biraz daha sersemledi, o pilot olmayı başarmış mıydı? Ben onun kullandığı uçakta mı yolculuk yapmıştım? Uçağa biner binmez hissettiğim heyecan onun yakınlığından dolayı mıydı? Bir tepki bekler gibi gözlerime baktığında kontrolümü iyice kaybetmiştim, tenim ona ulaşmak istiyor, kalbim onun için atıyordu. Sanki onu terk etmemişim gibi hissediyordum.

Sanki yeni bir hayata başlamamışım gibi...

"Çağrı." Diyebildim sadece güçlü olmaya çalışarak, saç tellerime kadar titrerken güçlü olmak pek kolay olmuyordu. Ellerim iki yanıma düştüğünde iki adım daha atıp tam karşımda durdu. Öyle karizmatik, öyle yakışıklı görünüyordu ki... Beceriksizce gülümsemeye çalıştığında ona güç vermek istedim ve öz güvenle gülümsedim. Nihayet aklım başıma geliyordu. 

HİSSETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin