Odanın içine doluşan şampuan kokusu, gece boyunca kramplar girmiş karnıma şimdi tekme savrulmuş bir etki yaratıyordu. Banyonun kapısı yine aralıktı. İçeriye sızan yoğun erkeksi koku ve su sesleri bunu gözler önüne seriyordu.
Kalp ritimlerime tehdit oluşturan kokuyu yok sayıp yeniden uyumaya çalıştım.
Kısa bir süre sonra saçlarımda hafif bir baskı hissettim. Ve ardından kısık sesle dile gelen, kulaklarıma ulaşamadan odanın içinde kaybolan kelimeler.
"Çok güzel bir anne olurdun."
Son olarak telefondan yükseldiğini düşündüğüm yeni bir arama sesi duydum. Ya da öyle sandım.
"Güzelim... Sen nereden öğrendin? Sakin ol, iyiyim... Eminim, endişe edeceğin bir durum yok... Telefonları dinlemene gerek yok demiştim... Uyuyor... Henüz söylemedim... Bilmeyecek, her şeyi batırır... Aldım, evden ayrılmadan hemen önce vereceğim... Kabul etmek zorunda... Umrumda değil... Bir an önce yanımda olmanı istiyorum... Seni seviyorum, güzel kızım."
***
1 hafta sonra
Aybars, bir hafta boyunca her gün erken saatlerde evden çıkıp mekana gitmişti.
Tıpkı bu sabah olduğu gibi.
Gün ışığının arşınladığı gözlerimi kırpıştırarak araladım. Yeni bir güne daha onsuz uyanmıştım. Ama bu sadece günlere özgü bir durumdu. Aybars her gece, geç saatte olsa eve dönüyordu. Beni uyandırmamaya gayret ediyordu ama sert solukları gayretini boşa çıkarıyordu.
Uyanmama neden olduğu için kendine kızdığını söylesede tuhaf bir gerginliği vardı. Ama bunu inatla yok sayıyor ve her gece, göğsünde yatarak uyumaya devam etmemi istiyordu.
Şimdi bana kalan koca yatağın içinde sırt üstü uzanmış tavanı izliyordum. Kalkmak için acele etmeme gerek yoktu. Pezevenk hala Poyrazlarda kalıyordu. Poyraz'ı da bir haftadır görmemiştim.
Görmek istesem bile Aybars'ın daha önce de dediği gibi bahçeye dahi çıkamıyordum.
Bu konuda bile benimle inatlaşmak istemişti sanırım. Yıldızlardan mahrum kalan tavanı izlerken dudaklarıma yerleşen gülüşü, başucumda gürültü ile çalan telefon sonlandırdı.
Arayan Bahar'dı.
"Kahvaltı yaptın mı?"
Aceleci gelen sesiyle gülümsedim.
"Hayır, yeni uyandım.""İyi, ben hazırladım kahvaltıyı. Poyraz seni almaya geliyor."
Huzursuz bir nida döküldü dudaklarımın arasından.
"Aybars'ı öldürmek istiyorum!"Bahar'ın kulağımda çınlayan kahkahasının ardından aramayı sonlandırdım. Poyraz, tam bir hafta sıkılmaman için Bahar'ın bizim eve gelip gitmesine eşlik ettiği gibi şimdi aynı şekilde bana eşlik etmek zorunda kalmıştı.
Nedeni ise kapıdaki, pezevenkten on kat büyük olan köpekti.
Oysa eve ilk geldiğimiz gün kapıdaki devasa köpek kulübesini anlamsız bulmuştum, nedeni buymuş.
Poyraz gelmeden hazır olmalıydım. Üzerimdeki tembelliği bir kenara iterek yataktan çıktım.
Adımlarımın ilk hedefi banyo ardından giyinme odası oldu. Yeni aldığımız, Aybars'ın dolaba yerleştirdiği kıyafetlerden koyu yeşil, kalçamın üzerine düşen bir kazak ve siyah, bacaklarımı saran bir kot seçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONA İNANMA
ChickLit🎼 "Cehennemin benim..." Diye fısıldadı. "Cennetin bu altın zincir... Cennet ile cehennem arasına sıkışıp kalan bu nota sensin." Bileklik olduğunu düşündüğüm zinciri eline alarak usulca oturduğu yerden ayaklandı. Bakışlarım merakla hareketlerini tak...