-29-

1.5K 202 526
                                    

Her gülün vardır bazen yağmura ihtiyacı.
Bu yüzden ağlıyorum Meleğim...

~

Arabayı uygun bir yere park edip yanımda oturan Meleğim'e döndüm. Bana gülümseyip kapıyı açtı ve arabadan indi. Ben de aynı şekilde inerken ilk defa onunla alışveriş yapıyor olmanın mutluluğu vardı içimde.

"Küçük bir markete gitsek de olurdu. Burası fazla büyük." Kafamı iki yana sallayarak reddettim. "Ütü ve çamaşır makinesi de almam gerek, o yüzden buraya geldik." Meleğim başıyla onaylarken arabanın kilidini kontrol edip yanına adımladım.

Ellerimizi birbirine kenetlediğimizde ait olduğum yeri bulmuştum. Son bir kez yüzüne bakıp tebessüm ettim ve AVM'nin asansörüne doğru adımladık.

Geçen iki dakikanın ardından asansör gelmişti. İçi boştu ve biz 6 kat çıkacaktık. Yüzümde oluşan sırıtmayla hızla Meleğim'e döndüm. O ise camları şeffaf olan asansörden çıktığımız yerleri izliyordu.

"Pişt." Bakışları hızla bana dönerken kaşlarını çatıp devam etti. "Pişt ne Jungkook? Kedi miyim ben?" İsyanla sorduğunda kısaca kıkırdadım. Her ne kadar 'Sen kedi değil kediciksin.' diyip arsızca davranmak istesem de hormonlarımı dizginleyip cavep verdim.
"Kedi değil sincapsın sen." Dehşete düşmüş bir ifadeyle bana bakarken kahkaha atmamak için zor tutuyordum kendimi. "Benim nerem sincapa benziyor Jungkook? Tanrım! Lisa vardı bir de şimdi sen başla-" Dediği şeyi anlayıp hızla cümlesini yarıda bıraktığında yüz ifadesinin anında düştüğünü gördüm.

Durumu toparlamak adına hızla yüzüne eğilip dudağına hafif bir öpücük bıraktım. "Tamam tamam. Bir daha sincap demem." Gülümsemeye çalışıp hızla bakışlarını kaçırırken benim de modum düşmüştü.

Tam konuşmaya devam ediyordum ki asansörden gelen sesle durdum. Ellerimizi hiç ayırmadan bir ev mağazasına doğru adımlamaya başladık. Tam olarak evli çiftler gibiydik ve bunu düşündülçe gülümsemem daha da büyüyordu. Yakında ağzım yırtılabilirdi bu kadar gülmekten.

Uygun bir mağaza bulup girdiğimizde hızla teknoloji bölümüne doğru adımladık. Ütü reyonuna geldiğimizde kararsızca bakışlarımı ütüler üstünde gezdirdim. Hangisi ne işe yarıyor hiçbir fikrim yoktu.

"Yardımcı olmamı ister misin?" Meleğim yandan yüzüme eğilip sorduğunda başımı salladım. Ve yakınlıktan faydalanmak adına dudaklarına eğildim ama hızla çekildi. "Her fırsatta öpecek misin Jungkook? Çevremizde insanlar var." Hafif sinirle sorduğu soruya karşı dudak büzüp omuz silktim.

"Hoşuna gitmiyor mu yoksa?" Sorduğum soruyla yüzüne zoraki olduğu her yerinden belli olan bir gülümseme takındı. "Gidiyor tabii." Sessizce mırıldanıp ütüleri incelemeye başladı.

Kesinlikle samimi olmadığını anlamıştım. Utandığından böyledir diye düşünmek istesem de kızarmadığı için utandığını sanmıyordum. Kaşlarım çatılırken devam ettim. "Bir şey mi oldu?" Bakışları hızla bana döndü. "Ha?" Şaşkınca sorduğunda devam ettim. "Yani öpmelerimden rahatsız mı oluyorsun?"

Başını hızla iki yana salladı. Hâlâ zoraki bir şekilde gülümsemeye çalışıyordu ve bu sinirimi bozmaya başlamıştı. "Chae bana dürüst olur musun?" Sıkıntıyla nefes verip ellerimi kavradı. "Her şeyi yanlış anlıyorsun Jungkook. Ben sen rahatsız olursun diye bu öpme işine sıcak bakmıyorum. Yoksa tabii ki de öpebilirsin beni."

Her ne kadar bir tarafım hâlâ inanmamakta ısrar etse de başımı sallayıp gülümsedim. "Tamam o zaman. Hadi bana güzel bir ütü seçelim." O da aynı şekilde başını sallayıp bakınmaya devam etti.

Ella Es Solo Mia || roséggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin