1. "EN SANCILISI"

688 28 4
                                    

EN SANCILISI

Arkadaşlar her bölümün başına ufak sözler ekliyeceğim bilginize..

"Bir yerleri açık kalmış düzenin.. Cereyan yapıyor hüzünler.."

__________________

Önümdeki açık valize beyaz tişörtümü de atıp kapadım ağzını. Bir an önce bu lanet yerden kurtulmak istiyordum. Hastaneler, lanetli yerlerdi.

Tam tamina 6 aydır bu lanet hastane kalıyordum. Bedenimdeki izlerin hepsi yok edilmişti. Ne bir kesik izi vardı ne de yanık. Dikkatlice bakılmadığı sürece görülmeyecek üç beş izdi geriye kalanda. Onlar da bi kaç haftaya yok olacaklardı.

Her zaman ki kasvetli,boğuk hisler göğsümün tam ortasına oturmuştu. Zaten ne zaman gidiyordu ki? Gölgem gibi her an peşimdeydiler.

Belime dolanan kollar ile kendine geldim. Miniğim dediğim belkide bu hayatta yalnız onun için savaştığım küçük kardeşime baktım. 19 yaşındaydı fakat bazen bir ilkokul çocuğuna, bazense altmış yaşındaki bir babaanneye dönüşebiliyordu. Adeta bir Polyanna'ydı. Bu kadar iyimser ve sevimli olması can sıkıcıydı.

"Gidiyoruz sonunda ablam!" diye şakıdı.

Ablam derdi hep. Aitlik ekini düşürmezdi.Annemin ve babamın emanetiydi o bana.

Ben babamın kızıyım diye gezerdim hep ortalıkta.

Tıpkı dediğim gibi babamın kızıydım vesselam.

Sert yüz hatlarım vardı mesela. Dediğim dediktim. İnatçı,cesaretliydim, çelik,dimdiktim hep. Tıpkı babam gibi.

Ama Ensar ve Ecmel hep annem gibilerdi oysaki.. Narin, kırılgan fakat yeri geldi mi bir elif gibi dimdik! Olgunluk artı bir puandı zaten onlar için. Beni henüz 21, Ecmel'i ise 17 yaşında yetim ve öksüz bırakan o şerefsize bir daha için için küfürler yağdırdım. Şimdi büyümüş, 23 yaşıma gelmiştim. Ecmel ise 19.

Kardeşimin buruk bir tebessümle sarfettiği cümleleri buruk bir tebessümle karşıladım.

Yeniden konuştu miniğim.

"Huzurluyuz sonunda. Bitti her şey."

Yeşil gözlerime ulaşamayan gülümsemem dudaklarımda takılı kaldı. Üstad'ın sözleri yankılandı zihnimde.

'Her gün katlanır acıların. Bitmez.'

"Miraç ve Mirhat bizi bekliyor.Acele edelim." dedim.

Miraç kelimesini duyduğu anda kırpışan kirpiklerinde, sıklaşan nefeslerinde, heyecanlanan sesinde ki aşk kırıntılarını sezdim yine.

Zira Miraçta öyleydi.

Yan yana geldikleri zaman şaçma sapan hareketler yapıp güldürüyorlardı hallerine.

Aşk böyleydi sanırım. İnsanı aptallaştıran bir duygu. Heyecanı hat safhada yaşatan üç harften oluşup kaç yüreği yakıp kavurduğu muamma olan büyük, lanetli aynı zamanda da kutsal kelime.

Oysa ne kadar uzaktı bana.

Kendimi boşvermiştim. Üzülmesini istemezdim miniğimin. Miraç onu üzmezdi bundan adım kadar emindim fakat Miraç ve diğerleri karanlık adamlardı. Kardeşimin bembeyaz sayfasına kara bir leke düşsün istemezdim.

Bu düşünceyi şimdilik rafa kaldırdım. Ecmel'le sonra uzun bir konuşma yapacağına dair kendime söz verdim. Valizleri tamamen topladıktan sonra tam kapıyı açıp çıkacaktık ki cancağızlarım tüm heybetiyle kapıda belirdiler.Oysa ben sadece Mirhat ve Miraç' ın geleceğini sanıyordum.

ATEŞ KÖRÜKLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin