Selam^^
Nasılsınız bakayım?
Bu bölüm biraz kısa oldu maalesef... Çok uzatmayayım en iyisi siz okuyun
Oylamayı unutmayalım^^
Umarım beğenirsiniz, keyifli okumalar gece yıldızlarım...
***
Hayatımızın her anında kafamızın içinde cevabını merak ettiğimiz sorular olur. Karışıklıklar üst üste geldikçe kafamızdaki sorularda artar. Bu soruların cevaplarını ne kadar merak etsek cevabını almak bazen o kadar kolay olmaz. Bu sorular belki de bir sır olur. Çözümlenmesi istenmeyecek sorular olabilir. Bunlarsa kafamızı karıştırıp allak bullak eder.
Kafamın içindeki sorularla beynimi bir yanda yoruyor. Diğer yandan gerçek hayatta kalmaya çalışıyor ve beynimi ekstra zorlayarak yoruyordum.
Neydi bu soruların cevabı?
Bana kıyafet vermek için başka bir odaya giderken onun peşinden devam ediyordum. Girdiğimiz oda büyük ihtimalle onun odasıydı. Odası biraz dağınıktı. Camın önünde biraz mesafe ile yatak vardı. Yatağın üst tarafında kalan duvarda bir pano vardı. Çok fazla özeline girmemek için gözlerimi panodan aldım. (daha doğrusu bakmaya çalıştığımı anlamasın diye.) Kapını önündeki duvara yaslı bir gardırop vardı. Onun yanındaysa bir kitaplık. Ve son olarak yatağın yanında da bir komodin vardı. Gayet sade ve güzel bir odası vardı kısaca.
Gardırobuna ilerleyip içini açtı ve bana bir şeyler bakmaya başladı. Eline bir şeyler alıyor. “Bu çok büyük” gibi yorumlar yaparak kıyafetleri tek tek inceliyordu.
En son bir eşofman ve tişört uzattı. “Bunlar olur diye umuyorum.” Dedi. Bunu söylerken bir gözü hafiften kısılmıştı. Elindekileri aldım.
“Teşekkür ederim.” Dedim başımı sallarken. Bana gülerek baktı.
“Kesinlikle bir cadıya benzemiyorsun.” Dedi. Ona gözlerimi devirerek baktım.
“Tamam, tamam. Şimdilik bu konuyu kapatıyorum.” Bir de şimdilik diyor ya! Tam konuşmaya başlayacakken o devam etti. “Neyse ben çıkayım, sen giyin.” Dedi ve anında odadan çıktı. Sinir şey.
Arkasından söylenmemin ardından üstümdekileri çıkartıp, onun verdiklerini giydim. Bana aşırı derecede büyük olup biraz komik dursalar da çok takmamaya çalışarak odadan çıktım. Tam onun nerede olduğunu düşünürken kendisi olduğu yeri belli etmek için “Buradayım.” Demişti. Mutfağa çıktığını düşündüğüm kapıya ilerleyip içeri girdim.
Tahminlerim doğruydu. Mutfağa açılıyordu. İçeri girdiğimde o, ocağa bir tencere yerleştirmiş ve büyüyle, pardon sihirle altına ateşi yakmıştı. Mutfak kapısının önünde dikilmeyi bırakıp onun yanına gittim.
“Yapabileceğim bir şey var mı?” diye sordum. Anlam veremediğim bir şekilde gülecek gibi oldu. Ama kendini tuttuğu için gizlemeyi başarmıştı. Bana gülümseyerek baktı.
“Yok.” dedi. Ama hala gülmemeye çalışıyordu. Bana bakarken daha zor olacağını anladığı için önüne döndü ve orada tutmaya çalıştı. Kaşlarımı çatarak ona baktım.
“İçinde kalmasın gül, ama neye güldüğünü söyle!” dedim. Anında gülmeye başladı. Acaba üstümdekilerden dolayı mı? O kadar mı komik olmuştum ya?
Bir müddet gülmesinin ardından bana ciddi bir şekilde baktı. “Kesinlikle bir cadıya benzemiyorsun.” Dedi. Ne? Cidden kaç saattir buna mı gülüyordu? Ve yine mi aynı konu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlı Gece
FantasyBuzu sadece ateş eritir... ★★★ Periler, Cadılar ve onlar arasında geçen savaşlar... Buz, bir cadıydı. Sadece annesi vardı hayatında. Hayatı normal bir şekilde ilerlerken bir gecede her şey değişti. Yıldızlı Gece... O geceden sonra kafasında çözmek...