11- ♡ (3)

618 20 13
                                    

Ve sonunda bölüm geldi :'') 8.400 okuyucu sayısını görünce resmen havalara uçtum sizi çoook seviyorum. Sizler ile iletişime geçebilmek için de yeni bir karar aldım. Yeni bölümün gelmesi için en az 5 yorum (ki bu yorumlar eleştirilerinizi içerirse daha da sevinirim) ve 10 vote dan sonra gelicek. BUNU YAPABİLİRİZ! Ay çok uzattım , pizza gibisiniz tütütü tü maşallah.

Bölüm 11 (3)

Bir şok dalgası vücudumdan beynime yükseldi ve bu da yerimden çekirge gibi fırlamama neden oldu. Gözlerim yuvalarından fırlayacakmış gibi hissediyordum bu yüzden gözlerimi karşımdaki görüntünün yanılsama olup olmadığını anlamak için birkaç defa kırpıştırdım.

Yanılsama falan değildi.

Gayet de capacanlı önümde duruyordu.

Ve o da bu tepkim karşısında dehşete düşmüş görünüyordu. Bembeyaz teni ve mavinin en uç tonlarındaki gözleri, denizin yansıması ve karanlığın etkisi ile silik ama dikkat çeken bir şekle bürünmüştü. Yüz ifadesi de donmuştu.

Bir kedinin -2345678 C deki havada donması gibi.

Donmak kelimesinin ona çok yakıştığını söylemiş miydim?

Aradan beş saniye gibi bir süre geçmesine rağmen ne ondan ne de benden ses çıkmıştı. Bu sessizlik beni rahatsız ederek yerimde kıpırdanmama sebep oldu ama her nasılsa, beni bu halde bulan kişinin Atakan'dan başkası olmaması rahatlatmıştı.

"Korkuttun" dedim sessizliği bozarak

"Fark ettim" dedi aynı donmuş ifadesiyle... Hemen ardından kahkahalarla gülmeye başladı. Kısa süreli bir kahkaha değildi bu.

Kadifemsi kahkahası tüm sahilde yankılanır gibi oldu.Bu kadifemsi kahkaha o kadar doğal ve bulaşıcıydı ki , beynimdeki algı sinirlerine ulaştıkları andan itibaren ben de gülmeye başladım. Orada bir beş dakika boyunca güldük. Hem de ne durumda ve kiminle olduğumu düşünmeden güldüm. Karnımdaki gülmekten oluşan ağrı dayanılmaz hale gelince kendimi durdurmak zorunda kaldım. Bunu yapmaya çalışırken bir yandan da kendime destek olsun diye, seslice "Tamam, yeter" diyordum. Fark etmeden banka geri oturmuştuk bile. Onun da durulmuş yüzüne bakarak gülümsedim, konuşmaya başladı.

"Seni korkutmak istememiştim ama böyle bir tepkiye sebep olduğuma pişman değilim doğrusu. Yüzünün aldığı hale kaydetmek isterdim, saçlarının rengi ile yarışıyordu." Kahkahasının çıkmasına engel olmak istercesine dudaklarını birbirine bastırdı.

Ellerimle yanaklarımı ovuşturdum. Ateşlenmişim gibi sıcaklardı. Bayağı bir sıcak.

"Ani duygu değişikliği iyi geldi." Dedim. Atakan ile oturduğumuz yer arasında taş çatlasın otuz santimlik fark olmasına rağmen soğukluğunu tüm benliğiyle hissedebiliyordum. Hafiften gülümseyen yüzü ciddi bir hal aldı.

"Neden ağlıyordun?" diye sordu. Eninde sonunda bu soruyu soracaktı tabi, bir kaçarı yoktu. Sorduğu soruya net bir cevap vermek isterdim, tüm açıklanabilirliğiyle. Ama kendi içimde netleştiremediğim bir şeyi nasıl açıklayacağıma dair en ufak fikrim yoktu. Yine de elimden geldiğince anlatmaya çalıştım.

"Kızgınlık,özlem,sevgi,özgürlük,nefret duygularının tuhaf karışımı yüzünden ve hepsi abimle alakalı."

"Abinle ilgili ne oldu?" Kaşları belli belirsiz çatılmış, yüzü daha da ciddileşmişti. Pür dikkat ağzımdan çıkacakları dinliyordu.

"Ne olmadı ki." diye iç çektim, hala cevap vermemi bekliyordu.

"Anlatırsam uzun sürecek ve iki şeyden emin değilim. Birincisi, sana anlatıp anlatmamak konusunda kararsızım. Nedenini anlıyorsundur. İkincisi de o kadar vaktini ayırabilecek misin bilmiyorum." Anladığını belli ederek kafasını salladı. Cevap vermesi uzun sürmedi.

RASTLANTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin