Maddison

661 53 8
                                    

MEDYA - CHAS

Draco'nun kolundan tutup karşıma oturttum. "Sarışınım hatırlıyor musun biz hastahaneye gitmiştik?" Kaşlarını çatıp kafasını salladı. "Hani ben 3 ay boyunca tutsaktım ve hiç büyü yapamadım ya." Kaşlarını daha çok çatıp kafasını salladı. "Ben tutsak olduğum süre boyunca hiç sihir yapamadım. Bu da sihir zehirlenmesine sebep oldu." Kağıdı uzattım. Her okuduğunda gözleri doluyordu. "Chas...hayır..." gözlerim dolarken ellerimi yüzüne koydum. "Şşş tamam. Bak ben burdayım tamam mı? Kolay mı be bir Chasity'yi öldürmek! Gitmeyeceğim hiçbiryere!" Güldü. "Söz mü?" "Söz..." En üzücüsü de bu sözü tutamayacağımı bilmemdi...

Derin bir nefes alıp içeri girdim. Gazeteciler flaşlarını patlatırken şapkamı yüzüme indirdim. Bakan Tranwell yanıma gelip sahte bir gülümsemeyle beni karşıladı. Ona gözlerimi devirip odaya girdim. "Senin şovların için bakanlık gazeteci kaynıyor Tranwell!" Bu kadın kim bilmiyorum ama anlından öpeceğim. "Ben Maddison Mane. Siz Bayan Potter olmalısınız." "Memnun oldum Bayan Mane. Neden burdayım acaba? Çünkü 3 haftadır planladığım bir baskına gidecektim de." "Kusura bakmayın sizi de apar topar çağırdık." "Sorun değil. Eminim Harry halleder." Gülümsedi. "Bayan Mane fransadan geldi Bayan Potter. Kendisi Fransa Bakan'ı ile yakın arkadaştır." Ağzımın içinde mırıldandım. "Belli oldu senin derdin..." Bayan Mane Tramwell'e bir bakış attı. "Bana burayı siz gezdirirsiniz diye düşündüm. Sonuçta Fransa Bakanı'nın burası için fikirleri -yani benim- önemli." Kaşlarımı çatıp ayağa kalktım. "Üzgünüm Bayan Mane ama Fransa Bakanının ne düşündüğü Johan ve ölüm yiyenleri dışarda masum insanları öldürürken beni ilgilendirmiyor. İyi günler." Çıkmadan önce anlamsızca gülümsedi. Anlamamıştım. Kapıdan çıkmamla Tranwell'in sekreterini gördüm. Sevmiyom bu kızı. Neyse. Çatal boynuzlu geyik patronusu önüme gelince kaşlarımı çattım. 'Ben Maddison Chasity. Odaya dönersen sevinirim. Sana birşey anlatmalıyım.' Patronus'a kaşlarımı çatıp gerisin geri odaya döndüm. İçeri girdiğimde Bayan Mane eli ile karşısındaki koltuğu gösterdiğinde tereddüte düştüm. Seherbazlar beni bekliyordu. "Ne düşündüğünü biliyorum. Baskın falan yok." Söyledikleri ile parçalar yerine oturdu. Tabi ya! Bugün salı! Baskın yarın! Avcumu kafama vurdum ve koltuğa oturdum. "Aslında farkedersin diye düşünmüştüm." "Nasıl desem...zihnim biraz karşık. Ailem, okulum, arkadaşlarım, bakanlık, Johan, sorumluluklarım ve..." derin bir nefes aldım. "Ben..." boğazımı temizleyip güldüm. "O zaman size bakanlığı gezirmeyi çok isterim ama önce sizi bir yere götürmek istiyorum." Bayan Mane kaşlarını kaldırdı. "Ah peki." Annemle yaşıt olmalıydı.

Bizi sahil kenarına cisimlediğimde şaşırmıştı. "Burada ne yapacağız?" "Fransa'ya gittiğimde bir arkadaşım bana 'Herşeyin yolu mide'den geçer.' Demişti. Ben de size american cheeseburger'i yedireceğim. En iyisinden." Karavan gibi bir yere geldiğimizde masalardan birine oturttum. "Chasity?" Hızlıca ayağa kalktım. "Sam!" Sıkıca sarıldığımızda Bayan Mane'e döndü. "Bu Bayan Mane. Fransa'dan geldi. Bize 2 tane her zamankinden yolla." Sam beni onaylayıp gittiğinde masaya oturdum. "Bu Sam. Minik bir tezaghı vardı ilk tanıştığımızda. Ölüm yiyenler onu sıkıştırmıştı çünkü 'sizin gibi aşağılık heriflere çölde su dilenseniz tek yudum vermem' demişti. Bire karşı 6ydı ama o geri adım atmadı. Bende tesadüfen oradaydım ve Sam'e yardım ettim. Onu kurtarınca bana bir burger ısmarlamak istediğini söyledi ve bende onayladım. Orta boy bir bol malzemeli cheeseburger, yanına baharatlı patates ve sert bir expresso, sütsüz ve şekersiz. O gün hayatımda yediğim en güzel burgeri yedim. Küçücük bir tezgahta satıyordu ve ben arkadaşlarımla sürekli gelmeye başladım. Zamanla kulaktan kulağa yayıldı ve şehrin efsanesi oldu. 'Sam'in Burgerleri' sürekli hareket halinde olduğundan isteyen herkes bulamaz. Sadece tesadüf eseri bulabilirsin." Söylediklerime güldü. "Biliyor musun seni çok daha farklı hayal etmiştim." Omuzlarımı silktim. "Hep öyle söylerler." Biz gülüşürken şiparişimiz gelmişti. Havadan sudan sohbet ederek yemeğimizi yedik. "Hayatımda yediğim en güzel şeydi." "Değil mi?" Kafasını salladığında güldüm. "Hadi gidelim." Ayağa kalktığımızda Sam yanımıza geldi. "Chas daha sık uğramalısın. Emma seni merak ediyor. Ve tabiki de Lisa." "Emma'ya çok selam söyle, keki için geleceğim ve Lisa'yı da yerime kocaman öp. Gelirken ona yüzüklerimden getireceğim." Sam ile vedalaştıktan sonra o farketmese de cebine birkaç galleon bırakmıştım. "Emma karısı. Çok güzel kek yapar. Lisa da küçük kızı. Seneye Hogwarts'a başlayacak ve yüzüklere bayılır."

İkizim | Chasity Lily PotterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin