Sonra dedim ki böyle bir günde yeni bölüm iyi gider.
26. Bölüm: Nezarethane
Akılsız başın cezasını ayaklar çeker, ya da başa gelen çekilir miydi?Her neyse, sonuç olarak büyük bir belanın içerisindeydik. O değil, bizi geçtim bir de Süleyman'ın da başını yakmıştık.
Şu an buna bir dur demeliydik. Eğer engel olamazsak, daha büyük bir yangınla her an karşılaşabilirdik.
"Bittik biz!"
"Rezil olduk, orası ayır tabi de."
"Of!"
"Mahvolduk. Her şeyi elimize yüzümüze bulaştırdık."
"Ben şimdi Kerem'e bu olanları nasıl açıklayacağım?"
Tüm bunları bir sağa bir sola yürüyen Şirin, kendi kendine söylüyordu ve bu tip şeylerle söylenmeye de devam ediyordu.
Evet, doğru bildiniz. Şu an üçümüzde tutuklanmıştık. Şirin'le ben aynı, Süleyman farklı bir nezarethanedeydik.
Başımıza bu da gelmişti ya artık, bundan ötesi olamazdı herhalde. Bunu da yaşamadan öldük görüyor musun demezdik kimselere.
O değil burası gerçekten durulacak gibi bir yer değildi. Duvarlar da küf mü desem, boya mı, ya da aklıma getirmek istemediğim her türlü şey vardı. Oturmak için koydukları ne olduğu belli olmayan şey de iyice paslanmıştı.
Allah kimseyi buralara düşürmesindi gerçekten. İnsan burada delirirdi.
"Çocuklarım var benim!"
"Sicilimize de işler bu demi Ece? Kara bir leke olarak adımızın yanına yazılacak tüm bunlar." yine devam ediyordu ama bu defa farklı olarak soruyu direk bana sormuştu. Bende cevabı yapıştırmıştım;
"Haaaa Şirin görüyor musun? Asla devlette iş bulamayız. Öğretmen olma hayallerine veda et sen gülüm!" demiştim.
"Ne?" donup kalmıştı. Hayret! Son yirmi dakikadır ilk defa yürümüyordu.
"Asıl sana ne? Saçma salak konuşmada otur şuraya. İki saattir başımı döndürdün." kolundan tutup yanıma oturtturmuştum.
"Yerimde duramıyorum ne yapayım? Hem sen nasıl bu kadar rahatsın?" belliydi belli.
"Rahat falan değilim tamam mı? Sadece senin aksine sakin kafa ile düşünmeye çalışıyorum." beynimde birbiri ardına kaç tilki dönüyordu ben bile sayamamıştım.
"Ne düşünüyorsun?"
"Kimselerin haberi olmadan buradan nasıl çıkarız onu düşünüyorum." şuan çözmemiz gereken en önemli sorun buydu.
"Boşuna kafa patlattın o zaman." demişti umutsuzca.
"Nedenmiş o?"
"Süleyman çoktan bizimkilere haber vermiştir de ondan. Belki sen Uğur öğrenmeden yırtarsın da ben asla!" ulan, şimdi bağırmak vardı ya neyse!
Madem Kerem'den bu kadar çok korkuyordun Şirin Hanım, neden arkasından iş çevirdik?
Tabi bunları içimden söylemiştim.
"Yok canım, ben onu çoktan hallettim." bu en kolayı olmuştu benim için.
"Hallettin mi?"
"Süleyman'la bizi aynı arabada getirdiler ya, bende kulağına fısıldadım işte orada. Bize haber vermeden kimseye bir şey söylemeyecek. Kerem'e bile!" eşeğimi sağlam kazığa bağlamıştım elbette. Tabi sadece şimdilik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel Taktik [Tamamlandı✔]
RomansaBir tehdit, teklif'e dönüşürse ne olur? -- Hikayemi uyarlayan ya da çalan olursa önce vicdanına, sonra da adalete teslim ediyorum. İlk bölüm yayın tarihi: 12.02.2020 Final bölüm yayın tarihi: 12.04.2021 #Romantizm 18 (06.11.2020) #Romantizm 11 (09.1...