Bölüm-2

1.2K 180 143
                                    

Her hangi bir çocuğa babalık yapmış, baba gibi başını okşamış herkesin babalar günü kutlu olsun. Bu gün tıpkı Toprak gibi babasız büyüyen çocuklar olduğunu unutmadığımız bir gün olsun. Okuyan, yorum yapan herkese çok teşekkürler. Fikirlerinizi duymak için sabırsızlanıyorum.

Yeni bölüm haftaya pazar gelecek. Hikayemiz 7 bölüm olacak. Bir özel bölüm sözüm var @amour8787onuda yazıcam :)

Ben hikayeleri yazmayı bitirip sonra yayınlıyorum kimseyi bekletmemek için. O yüzden ölüm, hastalık olmadıktan sonra bölümler her pazar gelecek. Sevgiler.



Banyonun soğuk zemininde yatarken insan hayatı sorguluyor. Kafasının içinde olmadık sorular canlanmaya başlıyor. Bu dünyada hiç geriye dönüp şunu farklı yapsaydım ne olurdu demeyen biri var mıdır acaba? Ben bunu çok yaparım ordan değilde buradan gitsem ne olurdu? Sağa değil sola dönsem ne olurdu?

Mesela halalarım taşınmaya karar verdiğimde karşıma geçip hayır deselerdi ne olurdu? Sahi neden hiç itiraz etmeden gitmemi kabul ettiler? 18 yaşında bir avukatın önünde önüme balyayla koyulan tapulara hep birlikte bakarken artık onlara ihtiyacım olmadığını mı düşündüler acaba? Keşke beni özgür bırakmak yerine biraz daha yanlarında tutsalardı ve keşke ben evden taşınır taşınmaz kendilerini seyahatlere vurmasalardı. Belki o zaman yıllardır bana bakarken onlar için bir yük değil sevgiyle bağlı oldukları yeğenleri olduğumu hissederdim. Olmadı. Bu da gol değildi. Belki ben onlar için de babamın uğradığı ihanetin kanıtıydım. Sonuçta bana dedemin köşkünden Marco ile Pablo'nun yarı gururlu, yarı acıklı bakışları kaldı.


Derin bir nefes alabilsem aklım daha az karışır sanki. Her şey üst üste geliyor. Düşüncelerim birbirine giriyor. Ne diyordum? İhtimaller. Bilmediğim bir numara beni defalarca aradığında onu her zaman olduğu gibi açmasam ne olurdu ve o telefonun annemden geldiğini anladığımda yanımda Arda olmasa ne olurdu? Bu soruların cevabı o kadar zor değil ama kader diye bir şey varsa olacak olanlar yinede olurdu. Yani telefonu açmam ya da Arda'nın yanımda olması hiç bir şeyi değiştirmezdi.

Kendini bildiği andan itibaren iki dil konuşan ve üniversite hocaları arasında sanki kendiside bir yetişkinmiş gibi büyüyen benim gibi biri için arkadaş edinmek kolay olmadı. Çoğu fazla aptal, bir kısmı kötü niyetli ve bir kısmıda benimle arkadaş olamayacak kadar meşguldü. Ama asıl mesele ben hiç birisi gibi değildim. O yüzden en iyi arkadaşımı üniversitede buldum. Arda oturduğum sıranın önüne gelip bana baktığında kendi aklımın içinde kaybolmama çeyrek vardı. Deniz kabuğu gibi düşüverdi önüme. O mu beni buldu ben mi onu bilmiyorum. Ama iyiki bulduk birbirimizi..

Arda benim hazırlık sınıfında dersleri dinlemeyecek kadar İspanyolca bildiğimi fark eden tek kişiydi. Çünkü o yarın yokmuşcasına insanları izlemeye ve onlar hakkında sonuçlar çıkarmaya bayılırdı. Yanlış anlamayın hiç bir zaman ona aşık olmadım. Ama hayatta sadece tek bir gerçek dosta sahip olan herkes bilir ki o dostluk neredeyse aşk gibidir.


Arda ona İspanyolca konusunda yardım etmemi istedi. Belkide arkadaşsız olmak canıma tak ettiğinden teklifini kabul ettim. Kendi kendine sohbette bir yere kadar değil mi? Ben ona İspanyolca öğrettim o da bana hayattan zevk almayı. Çünkü ben elimdeki bütün materyallere rağmen hayattan pekte zevk almıyordum. Yaşamak önemli ama ben galiba pek yaşamıyordum.


Beş yıl süren üniversite hayatımız boyunca Arda'nın beni dahil ettiği gruplar sayesinde Türkiye'de görmediğimiz yer kalmadı. Sıcak şarapla sarhoş olmayı da ondan öğrendim votkayı ayarlı içmem gerektiğinide ve sigaradan kesin olarak hoşlanmadığımı da.


Orta halli bir ailenin çocuğu olarak hayata bitmeyen bir enerjiyle bağlı olmasına inanamazdım. Cebinde parası olmadığı için Çapa'dan Beyazıt'a yürüdüğünü bile saklamazdı. Para onun için önemsiz ufak bir detaydan ibaretti. Haksız sayılmazdı doğrusu. Elimdeki para ufak bir detaydan ibaretti. Bana eşyalar satın alıyordu ama arkadaş alamıyordu mesela. Büyük teras partileri verebiliyordum ama ortalığı temizlemeye kalan kimse yoktu. Ve ağlayacaksam eğer, mesela çok hasta olduğum için yalnız ağlıyordum. Ağlamaktan nefret ediyorum.

Şans Meselesi (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin