─,28

8.1K 861 210
                                    

|yb hazır oy sınırını mı doldursanız acaba?|

•••

Büyükbabam tahmin ettiğimin aksine Taehyung ile yakınlaşmıştı. Koyu bir muhabbet içindeydiler şu anda. Ben ise annem ile evin bahçesinde oturuyor, düğün hakkında konuşuyorduk. Ona düğünün dört gün sonra olduğunu söylemiştim.

Ilk başta bana kızmıştı. Ona daha önce gelmem gerektiğini, bana bu haberi daha önce vermem gerektiğinden bahsetmişti. Asıl sorun, biz de bu kararı daha yeni vermiştik.

"Orada mutlusun değil mi? Bana doğruyu söyle Jimin, lütfen." Annem ellerimi tutup kucağına çekti. Baş parmakları ellerimi okşuyordu yavaşça. "Anne, inan bana çok mutluyum. Taehyung beni seviyor ve bana önem veriyor." Tatmin olmasını istiyordum. Taehyung gerçekten bana ve bebeğimize değer veriyordu.

"Anladım. Evlendikten sonra da geleceksin değil mi? Seni çok özlüyoruz. Ev o kadar sessiz ki, kahkahaların yok artık." Aramızdaki mesafeyi kapatıp kafamı omzuna yasladım annemin. Genelde ağladığımda ya da üzgün olduğumda başımı kucağına yaslar, saçlarımı okşayıp şarkılar mırıldanırdı. Ancak şu an koca karnım yüzünden eğilip kalkmak zor oluyordu.

Bu yüzden omzuna yaslamıştım kafamı. Saçıma minik minik öpücükler konduruyordu.

"Tabi ki geleceğim. Bundan sonra her hafta buradayım." Diyerek yanağını öptüm hızlıca.

"Benim oğlum babam olacak ha? Daha kendisi minicik bir bebek..."

"Anne! Ben bebek değilim ama. Kocaman adam oldum. Ve beş ay sonra baba da olacağım." Annem kaç yaşıma gelsem bile bana bebek demekten vazgeçmeyecekti. Ona bakılırsa hâlâ üç yaşında minik bir çocuktum. "Sen benim bebeğimsin Jiminie. Itiraz kabul etmiyorum tatlım." Kıkırdayarak konuşup yanağımdan makas aldı.

"Peki peki." Kafamı omzundan çekip içeri doğru baktım. Taehyung'la göz göze gelmiştik. Demek arada bizi izliyordu. Göz göze geldiğimizde gülümseyip tekrar büyükbabama bakmaya başladı. "Aç mısın sen? Yemek hazırlayacaktım. Eğer kalırsanız, hazırlayayım hemen." Annem Taehyung'a bakarak konuştuğunda dudak büzmekle yetindim.

"Bilmiyorum, birazdan kalkmak zorundayız sanırım. Hava kararmak olmak üzere. Saraya geri dönmeliyiz." Annemin suratı düşmüştü. Uzun zamandır yoktum ve sadece birkaç saatliğine görüşmemiz ona yetmemişti anlaşılan. Ancak yapabileceğim bir şey yoktu maalesef. Dönmek zorundaydım.

"Evlendikten sonra eminim Taehyung beni buraya gönderecektir. O çok iyi anne. Sizsiz ne kadar üzüldüğümü görmüştü. Bana izin verecektir." Annemin bir şekilde bana inanması gerekiyordu. Taehyung'a güvenip güvenmediğinden emin değildim. Ona son olanlardan bahsetsem, tahmin bile etmek istemiyordum neler olacağını.

Neyse ki o günler geride kalmıştı.

Annemle biraz daha oturmuştuk. Ardından Taehyung, havanın karardığını artık geri dönmemiz gerektiğini söylemişti. Büyükbabam Taehyung'a beni tekrar buraya göndermesi için tembihlemişti. Taehyung ise gülümsemekle yetinmişti yalnızca.

Kolumu Taehyung'un koluna dolayıp kafamı omzuna yasladım. Sanırım uykum gelmeye başlamıştı. "Büyükbaban yüzüğünü çok sevdi." Kolunu kolumdan çekip kolları arasına aldı bedenimi. Sıkıca doladı kollarını. "Hımm, çok iyi o zaman."

Uzun bir yol yürümüştük. Bacaklarım ağrıyordu artık. Normalde bu yolları koşarak geçerdim. Sonunda at arabasının olduğu yere gelebilmiştik. Taehyung dikkatle beni kaldırıp arabaya bindirdi. Ardından kendi bindi arabaya.

"Bir an hiç gelmezsiniz diye düşünmüştüm. Bu saate kadar kasabada olmanız sizin için tehlikeli." Saraya girdiğimiz gibi kraliçe karşılamıştı bizi. Taehyung onu takmıyordu bile. Ben ise sessiz kalarak onu dinliyordum. "Aileni bu kadar çok özlediysen orada kalabilirdin. Oğlumu bu saate kadar yanında tutmamalıydın. Unutma, o bir prens, ya biri sizi farketseydi? Koruma dahi almamışsınız yanınıza." Doğru, neden bilmiyordum ama Taehyung koruma almamıştı yanımıza.

son of dionysus│vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin