Giriş

226 46 374
                                    

Evet ilk bölümle karşınızdayım. Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olmuştur.

İyi okumalar;

Bardaktan boşalırcasına yağan yağmura aldırmadan çamurların içinde bata çıka eve dogru koşuyordum. Pardon koşarak mı dedim? Buna daha ne kadar koşmak denebilirse artık! Montumun cebinde ısrarla titreşen telefonumu almak için elimi korka korka cebime sokarak aldım ve tuş kilidini açtım.

Yirmi cevapsız arama ve yirmi yedi mesaj. Aman ne güzel! Zaten annemden bir fırça yemem eksikti. Daha fazla meraklanmasını istemediğim için rehberime girip annemin numarasını tuşladım. Tam kulağıma götürücektimki suratıma hızla gelen suyla beraber, telefonumun su gölünün içine düşmesi bir oldu. O kadar su yutmuştumki birden öksürük tutmuştu.

Belli bir süre sonra kendime geldiğimi anlayınca kafamı kaldırdım. Önümden hızla geçen lambhorgini görünce içimden bir küfür savurdum.Zengin olunca kendilerini bir şey sanıyorlar. Bu ne hız ya. Az kalsın ölüyordum be burda. Yerde hala bana masum masum bakan telefonumu suyun içinden aldım ve kahretsinki çalışmıyor. Şimdide bir bu eksikti.

Eve varınca soru yağmuruna tutulacaktım. Daha fazla oyalanmak istemediğim için adımları daha da hızlandırdım.Eve varınca derin bir nefes aldım ve kendimi hazır hissedince kapı ziline bastım. Bir kaç saniye sonra kapıyı bitkin, göz altları şişmiş bir şekilde annem karşıladı. Sanırım bugün işleri çok yoğundu.

"Kızım nerde kaldın? Bak sırılsıklam olmuşsun. Hasta olucaksın şimdi. Geç içeri çabuk" dedi telaşlı haliyle. Bende daha fazla bu soğuk havada durmamak adına ayakkabılarımı çıkartıp içeri geçtim. Zaten yeterince üşümüştüm. Odama girip dolabımdan temiz kıyafetler çıkartıp üzerime geçirdim. Kirlileride çamaşır sepetine fırlattım.

Saçımı da kuruladıktan sonra annemin bana seslenmesiyle odada çok fazla oyalanmak istemedim.

"Kayra yemek hazır canım."

"Tamam anne geliyorum." diyip odadan çıkıp yemek salonuna doğru geçtim. Masada başta babam oturmak üzere Tunahan ve annem, bütün aile üyeleri vardı. Tunahan'ın yanındaki boş sandalyeyi çekip oturdum. Annem son tabağıda önüme koyunca karşımdaki sandalyeyi çekip oturdu. Yemekte kabak olduğunu farkedince içimden bir küfür savurdum. Biliyordu benim kabak sevmediğimi neden inadına yapıyordu.

"Başka birşey yapamaz mıydın? Biliyorsun benim kabak sevmediğimi."diyerek anneme baktım.

" Tunahan tutturdu. Canım kabak çekti diye kıramadım onu. Yoksa yapmazdım. "dedi annem. Tunahan'a döndüğümde o kadar yemeğe dalmıştıki dediklerimi duyduğunu zannetmiyordum.Zaten aklı ancak yemeğe çalışır.

Yemek boyunca ortalığı bir sessizlik kaplamıştı. Herkesin neden bu kadar sessiz olduğunu kavrayamamıştım. Herkeste bir durgunluk vardı. Babam o kadar durgunduki yemeğine bile dokunmamıştı. Düşüncelere dalıp gitmişti. Sanırım şirketin iş yoğunluğundan dolayıydı. O kadar yoğunduki doğru düzgün bize bile vakit ayıramıyordu.

Annemde de aynı durgunluk vardı. Çok endişeli görünüyordu. Onları hiç bu kadar endişeli görmemiştim. Ne olmuştu da böyle sessizdiler. Tunahan'ın zaten midesini düşündüğü için ortamdaki sessizliği farkettiğini zannetmiyordum.Tam ağzımı açıcakken sessizliği annem bozdu.

"Hayatım, çoçuklarada açıklama vakti gelmedi mi sence"

diye babama sordu. Neyi açıklayacaklardı.İçimi bir korku kaplamıştı. Babam o kadar endişeli görünüyordu ki sanki kötü birşey olmuş gibiydi. İçimden ne olursun olmasın. İyi bir şey olsun diye içimden dua ettim. Babam ilk önce biraz durakladı. Sonra boğazını temizleyip bize döndü.

Karanlık OkulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin