pandora's box

5.4K 592 463
                                    

Susun, susun. Yalvarırım susun.

Düşüncelerime söylebildiklerim bunlarla sınırlıydı. Kendime engel ve hakim olmanın tek yolu beynime ve cinsel organlarıma yalvarmaktı. Yanında kontrolümü kaybettiğim adam arabasını sürerken, kıçım ve sırtım pahalı araba koltuğuna yapışmış şekilde otururken, gözlerim de Bay Jeon hariç her noktada gezinirken kendimde değildim. Anlamıyordum, beni evine davet etmiş olmasından ve konuşmayı yazmamda yardımcı olmasından çok daha öte bir şeyin etkisi altındaydım. Varlığındaki ağırlığın yükü altında ezilip gidiyordum ve hayatımda daha önce böyle bir şey hissetmemiş olmamın sersemliğini yaşıyordım.

Okul yolundan uzaklaştıkça Seul'ün pahalı hayatının yaşandığı semtlere yaklaşıyorduk ve buna asla şaşırmıyordum. Ondan ortalama bir hayat yaşamasını beklemek aptallık olurdu, arabasını otoparkta gördüğüm ilk andan değil, dört yıl önce ilk dersinde giydiği gömlek ve saatten anlamak mümkündü.

"Neden seni öldürmeye götürüyormuşum gibi bir halin var?"

Çünkü beni öldürmeye götürüyorsun.

"Ah, sevgili profesörümün evine davetliyim," Gözlerim kısılana kadar abartılı bir oyunculukla gülümserken ses tonumun sahteliği yüksek seviyedeydi. "Nasıl heyecanlanmam?" Dövmeli eli tüm sertliğiyle direksiyonu kavrarken bacakları oldukça açık bir vaziyetteydi ve yola bakan gözleri hafiften kısılırken bir yandan da sırıtıyordu. Geber. "Aklından ne geçiyor bilmiyorum, ama seni evime seks yapmaya götürmüyorum Taehyung."

Seslice gülerken gözlerimi ondan çekerek ben de yola çevirdim. "Lafını bile etmedim profesör. Ne o, tek düşündüğünüz bu mu yoksa?"

"Ne demek istediğimi biliyorsun ve düşüncelerinin de farkındayım. Bugün bir şey yaşanmayacak, uslu dursan iyi edersin. Konuşmanı yazacağız."

"Niyetim yok, sizin öyle bir arzunuz varsa kendinize hakim olabilirsiniz. Tavsiyenizi kendinize saklayın Bay Jeon."

Direksiyonu sağa doğru çevirip otobandan ayrılarak lüks evlerin istikametine yöneldiğinde ukala sırıtması hala suratındaydı. "Beni sinirlendiremezsin Taehyung." Aklıma gelen şeyle benim gülüşüm de büyürken alnımı kaşıdım. "Sizi çok fena sinirlendirebilirim."

"Neden denemiyorsun?"

"2019 Bahar Dönemi final haftasında sabah ofisinize girdiğinizde her yerin kusmuk olduğunu görüp derse ateş saçarak geldiğinizi hatırlıyor musunuz?" Kaşları çatılırken yola bakmaya devam ediyordu ancak parmaklarını direksiyonun etrafında sıktığında eklem yerleri bembeyaz kesilmişti. "Birinci sınıflardaki Dohyeon...nasıl unutabilirim?"

"İşin aslı," Hala gülerken artık olay hakkında sıfır utanç duyduğumu fark ettim. "Önceki gün okuldaki festivalde sarhoş olup Jimin'le kavga etmiştik. Yoongi daha sakin bir yere geçmemiz için bizi ofisinize götürdü. Kavga büyüyünce Jiminle boğuştuk ve sonuç olarak...tüm odaya kustuk. Ertesi gün de suçu üstüne alması için Dohyeon'a para verdik."

Ani frenle durduğumuzda ellerim arabanın ön paneline yapışırken gülüşüm yarıda kesilmek zorunda kalmıştı ama gülümsememi yüzümden eksik edemezdim. Ona döndüğümde gerçekten sinirlendirdiğime şahit olmuş, bu etkileyiciliğinin sefasını sürmeye karar vermiştim. Çok çabalamama gerek kalmıyordu, istediğimi kendisi bana veriyordu. Sinirli hali.

"Dördünüzü de şikayet edip okuldan attırmaya kadar gidebileceğimi biliyorsun, değil mi?"

"Profesör," Elimi onu rahatlatmak ister gibi koluna yerleştirirken yüzümü de ona yaklaştırdım usulca. "Bunu yapmayacağınızı bildiğim için anlattım."

trade on :: taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin