<1>

30 4 1
                                    

Kim Dahyun
——————-

Önümden geçen trene son kez ardından baktım. Koşmaktan nefes nefese kalmıştım fakat yine de trene yetişememiştim.

"Of yah! Şimdi ikinci molayı mı bekleyeceğim?!"

Kendi kendime yakınırken arkada duran büfeyi gördüm. Acaba bir kaç şey yeyip bu açlığımı dindirsem fena mı olurdu.

Bu aralar moralim çok bozuktu. Jimin'den tam 1 haftadır haber alamıyor, merak etmekten içim içimi yiyordu. Giderken tek bir haberim dahi olmamıştı ki bu en kötüsüydü.

Özlemek...

Onu özlemiyordum artık. İstemsizce döneceğine kandırmıştım kendimi. Sanki uzun bir yoldu bu. Şimdi yokuşunu çıkıyordu belki de o. Ama ben onsuz hep inişteydim..

Tren istasyonuna gelen tren ile gözlerim fal taşı misali açılırken ,bugün şans kurabiyesi mi yedim de haberim yok?' Diye geçirdim. İstasyondan daha demin kalkan trenin yerine yenisi en az yirmi beş dakika mola ardından gelirdi. Şimdi ne olmuştu ki?

"Pardon bu tren de mi Busan'a gidiyor? Daha deminkisi de Busan'a gitmişti..Bu ne oluyor o zaman?"

Yoldan geçen teyzeye sorduğum soru ile teyze iki büklüm yere inmiş belini kaldırıp konuştu.

"Ben de anlamadım. Ama sanırım bu sefer mola yapmamışlar. Ard arda geldiklerine göre."

Teyzeye teşekkür edip durakta duran trene doğru koştum. Bu sefer yakındım zaten, bu sefer kaçırmazdım.

Trenin içine girer girmez boş olması dikkatimi çekti. Normalde tıka basa kalabalık olan Seoul-Busan trenleri ilk defa içinde sadece on beş yirmi kişi barındırıyordu.

Cam kenarında boş yer ararken bir sürü cam kenarı kalabalık olmadığı için boştu zaten. Rastgele birine geçerken benimle aynı istasyonda olan yaklaşık beş kişi de içeri ayak basmıştı.

Elimdeki püsküllü çantanın ipli kısmını arkaya çevirir çevirmez kafamı üstüne koydum.

Yol boyunca cama bakmak yerine uyumayı tercih ederdim her zaman...

Trenin durma sesi ile gözlerimi açtım. Her durduğunda ineceğim yeri karıştırmamak için gözlerimi açmıştım ve daha eve ulaşmama üç durak kalmıştı. Bir kez daha yumdum gözlerimi. Fakat bir türlü uykuya dalamıyordum. Jimin'i ilkokuldan beri severdim. Fakat bu hep platonik bir aşk olmuştu benim için. O ise hep kafasının dikerdi. Çünkü öyle isterdi ve istediğini elde edememişti. 'Acaba bu yüzden mi gitmişti? Mina onun çıkma teklifini kabul etmediği için mi gitmişti?'

Kendi kendime sorduğum soruya bir cevap alamayınca kafamı cama, gökyüzüne çevirdim. Ne güzel sevmiştim!

Saat öğlen 7.25 civarı (3. Kişi anlatım)

Kim Dahyun büyük bir yorgunlukla boş trenden inerken hemen kapıya yöneldi. Bugün ayrietten mesaiye kalmıştı. Vücudunu bile hissetmiyordu neredeyse yorgunluktan.

Elindeki çantasından anahtarı bulduğu gibi kilide gönderdi ve hemen açıverdi. Eve adımını atar atmaz önce ayağındaki snecars'lardan, sonra ise üstündeki ince, siyah paltodan kurtuldu.

Çantasını salonun içerisinde koltuklardan birine öylesine atmış olmanın verdiği rahatlık ile söylenerek mutfağa girdi. Sonra ensesini karıştırdı ve kendi kendine konuşmaya başladı.

'O kadar yoldan geldik. Elimizi bile yıkamadan yemek yemeye çalışıyoruz!'

Dahyun kendi evinde bir tek kendisi ile yaşıyordu. Yani doğaldı kendi kendisine konuşması..

Ellerini yıkayıp lavabodaki işini halledince geri döndüğü mutfağa tekrar ger döndü. Mutfakta olur olmaz eli ile büyük n-frost buzdolabının kapağını açtı. İçinden alacağı belliydi.

...

Tek çırpıda dakikalar içinde bitirdiği ramenlerin kaselerini mutfak tezgahına koydu. Sonra bulaşık makinesine deterjanı ekleyince direkt oraya aktardı bulaşıkları.

Şimdi ise akşam olmuştu. Dahyun çevresine boş boş bakınırken sıkıntıdan ölmemek için arkadaşı Jeongyeon'u aramaya karar verdi.

Telefonu üç çalışına rağmen açmamasıyla içinden Hatta birazını dışından küfürler savuruyordu.

Ne zaman açacaktı ki zaten sıçtığı telefonunu!

Telefonu da koltuğun üstüne atıp kendisi de koltuğa uzanınca telefon altta, Dahyun üstte bir bütün olmuşlardı.

Eline uzanır pozisyonda tekrar telefonu alınca ise o her zamanki yere girdi.

Jimin'in whatsapp profiline..

O çok tatlı görünüyordu. Ve Dahyun özellikle de Jimin aegyo yapınca utanıyordu. Sınıfta her ne kadar belli etmese de eve gelip yastığa her başını koyuşunda kendisince gülerdi. Ufak bir tebessüm gibiydi onun duygusu. Sadece gülerdi onu sınıfta her görüşünün ardından..

Profilindeki yakışıklı, tatlı adama baktı. Kaç yol geçmişti bu fotoğrafı profili kullanalı? Dahyun ilk okuldan sonra saymayı bırakmıştı.Yıllar yılları kovalamıştı. Dahyun, Jimin'in Mina'yı sevdiğini biliyordu. Bu yüzden ondan uzaklaştırmaya çalışmıştı kendisini..

Ama şu an olsa ona sıkıca sarılmak isterdi, beline Jimin'in kollarını dolamayacağını bilse dâhi. Onu öpmek isterdi bir kez olsun, Jimin'in karşılık vermeyeceğini bilse dâhi. Çünkü yanında olması yeterdi Dahyun için. Onun gülüşü yeterdi Dahyun'a. Sevmezdi belki ama yanında olsaydı üzülmezdi bu kadar. Şimdi bir aydır yoktu Jimin. Nerede olduğunu ise kimse bilmiyordu. Tüm okul onu aramaya başlamıştı bir aydır. Ama olmuyordu, bulamıyorlardı. Jimin belki de bataklığa batmıştı. Ve çıkamıyordu. Ama ne olduğunu Dahyun da kimse de bilmiyordu. Ve işte buydu onu öldüren..Bilinmemezlik. Ailesi de perişan olmuştu bir aydır. İşte bu bir ay. Herkesi nasıl bitirebilirdi. Jimin'in küçük bir elvedası nasıl böyle büyük bir diyarda hissedilebilirdi.

Dahyun sordu yine kendi kendine. 'Senin küçük bir elvedan böyle büyük bir aşkı nasıl bitirebilir?' Dahyun'u bitirmişti bu aşkı, Jimin'in ise küçük bir elvedası.. Dahyun sanıyordu ki Jimin'in kayıp olması okuldaki herkesi üzmüş, harap etmişti. Ama yanılıyordu işte. Onu sadece sevenler yaşayabilirdi, bilebilirdi bu hissi. Bu kişi de Kim Dahyun'dan başkası değildi.




~
By; kimdubunnie

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 25, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

&quot;Geri Gelemem&quot; ~&gt; PARK JİMİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin