Adamın Biri Bir Gün...

570 17 5
                                    

"çünkü insana en çok kitap yakışıyor ve mürekkebin kuruduğu yerde kan akıyor!"

"Fehmi Abi n'oldu ya,rengin bozarmış?"

"Bak, şu Saadettin bana bir daha fıkra anlatmaya başlarsa, beni at gibi çek vur tamam mı? Acı çekiyorum acı! Ya bozulmasın diye gülümsemeye çalışırken sanki surat kaslarımla elli kilo halter kaldırdım. Hâlâ yanaklarım ağrıyor. Elmacık kemiklerim ayvacık kemiği oldu."

"Bilmem mi ya... Geçen gün de bana bir tane anlattı. Yanlış yerlerde gülmüşüm. 'Sen zaten ne anlarsın, geri zekâlısın sen!' dedi; kızdı, bastı gitti. N'apim ya bi'şey anlamadım ki."

"Ne diyeyim. Allah bu adama bütün fıkraları unuttursun."

"Amin amin."

                                  *

Birilerine fıkra anlattığınızda karınlarını tuta tuta gülmelerine rağmen, siz yanlarından ayrıldıktan sonra arkanızdan bunların konuşulmasını ister misiniz? Herkes sizin için "Ay geliyor kaçın!" diye kepenkleri falan indirmeye başlamasını?

Demem o ki, dünyanın en zor işlerinden biridir fıkra anlatmak. Risklidir. İşin ucunda madara olmak vardır çünkü. Sadece fıkra bilmek yetmez, insanları güldürmek için bazı taktikler geliştirmek gerekir.

İki kelimede bir gülerek, eliyle omzunuza, dizinize vuran, bu da yetmezmiş gibi habire "Bak biliyosan anlatmiym" diyen bir fıkra anlatıcısı, karşısındakine, "Acaba şunun ağzını diksem mi? Kafasına bir tane vurup, bildiği bütün fıkraları unuttursam mı? Acaba bu fıkra bu sene biter mi? Bu sıkıntıyı da atlatırsam başımdan tuz çevirip verecem" diye düşündürüp dinleyen kişinin yanağını gözünü seğirttirebilir, onu şiddete azmettirebilir.

Basit mi kardeşim, güldürmek en zor iş. Üstelik fıkra dinleyen kişilerin de pek çok çeşidi vardır. Kimi daha "Bak şimdi adamın biri..." der demez yerlere düşer, kimisi de fıkranın bittiğini bile anlamayıp "E sonra n'olmuş?" diye soruverir.

Fıkra anlatmaya cesaret etmiş babayiğidin, dinleyenleri kahkahaya boğması deveye basket attırması kadar zordur. İşte bu yüzden "Anlatsam mı acaba? Yok yok kalsın. Kesin anlamaz bu. Bir de gülmez rezil olurum" diyerek fıkra anlatmaya niyetlenip niyetlenip vazgeçen çoktur. Çünkü sonunda insanın adı fıkra canavarına çıkabilir. Fıkra anlatılanların suratlarında bir tek kasın bile sırıtma şeklini almaması kişiyi bir daha fıkra anlatmaya tövbe ettirebilir.

                                  *
"Hamiyet sana bir fıkra anlatiym mi? Bak şimdi. Adamın biri bir gün..."
"Ha, ben onu biliyorum."
"Yahu nerden biliyorsun be! Daha anlatmadım ki..."
"Ya hani adamın biri saatini kaybetmiş de hep sol tarafta arıyomuş. Saatimi kaybettim gördünüz mü, demiş. O da saatini kaybettiysen solda ne arıyosun, sağda ara demiş. Hani saat sağ tarafa takılır gibisinden. O değil mi bu?"
"Hiç de alakası yok. Zerre kadar da ilgisi yok."
"İyi tamam anlat."
"Bak şimdi, adamın biri..."
"Ha tamam tamam biliyorum. Hani adamın biri taşınıyomuş da karısını evde unutmuş."
"Öff be Hamiyet öfff. O değil. Sanki dünyadaki bütün fıkraları ezbere biliyosun ya."
"Aman iyi be, ne kızıyon. Anlatcaksan anlat. Amma nazlandın haa."
"Ha oldu, bütùn hevesimi kır, sonra beş karış suratla fıkra anlatayım. Yeminle tam dövülmeliksin"
"Dur o zaman ben anlatayım. Adamın biri bir gün fıkra anlatmaya kalkmış, rezil olmuş, mors olmuş, madara olmuşşş. Hahaha haha!"
"Hamiyet o kafandaki bigudileri tek tek koopartırım bak!"
"Haha hahaa! Bak işte bu komikti. Hangi fıkra bu? Hahaa!"
                                 *
"Sururi Abi süper bir fıkra öğrendim. Bak şimdi adamın biri bir gün..."
"Evet."
"İşte yolda gidiyomuş."
"Evet."
"Tam giderken..."
"Eee..."
"İşte sonra..."
"Evet?"
"Şey yapmış... Ee ne yapmıştı?"
"İşte şey demiş..."
"Ne demiş?"
"Öööf! Anlatamıyorum ya. Abi öyle ciddi dinliyorsun ki, ne anlatacağımı unuttum ya."
"Kardeşim anlat dinliyoruz işte"
"Ya bırak kalsın ya."
                                   *
"Keriman geçen bir fıkra okudum, gülmekten ölürsün."
"Öldürme o zaman."
"Anlamadım."
"Yok bi şey, çabuk anlat hadi."
"Bak şimdi çocuğun biri kedisini yıkıyormuş. Oradan geçen bir kadın da, kızım yıkama ölür, demiş. Çocuk da takmamış tamam mı, kadın dönüşte bakıyor, kedinin dil bir karış dışarıda, ölmüş. Çocuk da başında ağlıyor. Kadın, ben sana yıkama ölür demedim mi, demiş. Çocuk da, yıkarken değil sıkarken öldü, demiş. Hahahahaa! Çok komik di mi, hahahaha!"
"Tamam. Bitti mi? Bittiyse anneni ara, akşama yemeğe gelecek mi diye sor. Ona göre kazanda pişireceğim yemekleri."
"Pes yani Keriman pes!"
                                    *
Fıkra anlatmak sanattır...
Devamı gelecek...

Arkadaşlar 53 kişi okumuş 2 kişi vote vermiş. Emeğe saygı okuyan votelesin bir zahmet.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 29, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ne Haliniz Varsa GülünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin