"When i know your soul, i will paint your eyes."
Modigliani, ah Modigliani dedim içimden. Sessizce, ama garip bir tını var sanki kelimelerimde.
Hyunjin'in uzun boynunda gezinen ellerim tekrar tekrar kutsanırken içimden söylediklerimi bu sefer daha bir cesaretle mırıldanıyorum;
"Modigliani, ah Modigliani."
Hyunjin mayışmış şekilde kafasını çeviriyor bana, dediklerime anlam katmak istiyor belli ki. Gözleri kısık, hafif şiş. Beni tam gözünün altında; bana kalırsa tanrı dokunmuş ona.
Güzel, serin bir yaz gecesinde ve her yerde.
"Ne dedin?" diyor sonunda Hyunjin, kendiyle girdiği bu çetin fikir mücadelesinden yenik çıkmış belli ki.
"Modigliani diyorum,"
"Çok şanssız adammış."
Aynı benim gibi diye ekliyorum içimden. Şimdi daha kısık sesim kendim bile duyamıyorum. Kendimi duyamıyorum, sağır da değilim ama sanki insan kendini hiç duymazmış gibi.
"Niyeymiş?" diyor Hyunjin bu tarihi keder oyunu ilgisini çekmiş gibi.
"Niye olacak?" diyorum, gözlerim gözlerinde; iyice anlasın da tekrar tekrar sorup kalp acımı milim milim içime işlemesin diye.
"Seni resmedememiş."
Hyunjin gözlerini devirip tekrar yerleşiyor kucağıma.
Cevabım onu tatmin etmemiş ama başka ne cevap verilir ki buna?
"Hyunjin." diyorum bu sefer, ismi güzel; kendi gibi.
"Uyumak istiyorum Seungmin, ütüleme kafamı."
Kalbim kırık. Oysaki Modigliani'in hikayesini anlatacaktım ona.
"Tamam." diyorum kısıkça.
Sonra bu basit kabulleniş beni deli deli söyletiyor. Deli deli söylenmek de bizde ırsi annem bulaşık yıkarken, babam yeni döktüğü betonu sularken, ben severken deli deli söyleniyoruz.
Ailecek yani. Akşamleyin tek demlik çayı bardak hesabı içerkenki gibi bir alışkanlık.
Köken?
Yok.
Kökensiziz biz. Kimi için bu politik bilinmezlik bir buhran sebebi.
Oysaki ben şöyle düşünüyorum; çingenelerden de mi gözümüz kara?
"Ama bugün benim tırnağımı kesecek vaktim bile yokken kaç hikâye biriktirdim ben sırf senin için?" diyorum sitemle uzun boyunlu Modigliani çocuğuna.
Hyunjin huysuzca kucağımdan kalkıyor. Vazgeçti uyumaktan. Gözlüğü yamulmuş aptal gibi duruyor.
"Başımı kaşıyacak vaktim yok, değil miydi o?"
Alayla başımı iki yana sallıyorum.
"Bırak bu sentetik eski deyimleri."
"Sana geleceğim diye tırnaklarımı bile kesemedim. Bir kırığım var hatta." diyorum sol işaret parmağımı kaldırıp.
Bu görünen bir kırık. Bir de görünmeyenler var mesela acısı ciğerime çöküyor; elim yanmış gibi ağlıyorum.
Yüzüm düşüyor, cidden düşüyor hem de Hyunjin'in yüzüne düşüyor ikimizinki karışıyor iki yüzsüz birbirine bakıyor; öyle ki Modigliani görse bizi severdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Modigliani bizi severdi. hyunmin
Short Story"Ruhunu gördüğümde gözlerini de çizeceğim." [hyunmin] [oneshot] [modigliani]