4. BÖLÜM

121 18 2
                                    

YENİ BİR ARKADAŞ

Hızla eve attım kendimi, sertçe kapıyı kapadım. Sırtımı kapıya yasladım. Nefes nefese kalmıştım. Asla oraya gitmemeliydim. Peki, o kimdi? Nasıl bir güce sahipti ki o melezi öylece duvara çarpmıştı! Başımı ellerimin arasına aldım, kapıya sürünerek iki büklüm oldum. Derin derin düşünüyordum ki kapı çaldı. Kalbimin hızlandığını hissetmeye başladım. Ben korkuyordum, hem de hiç korkmadığım kadar. Ne yapmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim yoktu. Kapıyı açmalı mıydım yoksa hiç duymamış gibi mi yapmalıydım. Yavaşça ayağa kalktım, kapıya döndüm, yavaş ve tedirgin bir şekilde deliğe yaklaştım. Delikten baktığımda karşımda yakışıklı yan komşuyu görüyordum. Korkum, kalp atışlarım dinmişti, o korkuyla hızla kapıyı açtım ve çocuğun boynuna atladım, sıkıca kavradım. Bunu neden yaptığımı bende bilmiyorum. Gözyaşlarıma hakim olamadım. Çocuk belimi tuttu ve...

-"Neyin var? Ne oldu sana"

Ne diyeceğimi ne söylemem gerektiği hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sadece ağladım.

-"Tamam, sakin ol, içeriye girelim ve konuşalım"

Boynunu yavaşça bıraktım ellerimle gözyaşlarımı sildim ve içeriye geçtik. Benden bir açıklama bekliyordu, olanlardan sonra bir açıklama yapmamak olmazdı.

-"Ne oldu anlatmayacak mısın?"

-"Sana anlata bileceğim bir şey değil. O yüzden, sadece biraz yanımda kalman benim için daha iyi olacaktır."

-"Peki, ısrar etmeyeceğim. Ama istediğin zaman gelip anlata bilirsin, her zaman burada olacağım."

-" Anlayışın için teşekkür ederim."

Gülümsedi. Çok yorgundum ve o'da bunun farkındaydı. Adını bile bilmediğim komşuma sığınmıştım.

-"Biraz geç oldu ama adını öğrene bilir miyim?"

-"Hiçbir şey için geç değildir. Tabi ki adımı öğrene bilirsin. Adım Berk, peki senin adın ?"

-"Azra."

-" Yorgun görünüyorsun Azra, istersen biraz dinlen. Rahatsız olmazsan burada sen uyuyana kadar bekleye bilirim."

Aslında emin değilim, bir erkeği evimde bulundurmak biraz tuhaf olur. Ama Berk'e nedense güveniyorum.

-"Benim için fark etmez ama yarın işin yok mu? Senide boş yere rahatsız ettim."

-"O ne biçim laf öyle? Kapını çalan bendim. Yani ben seni rahatsız etmiş oldum. Hem işe erken gitmeyeceğim sorun olamaz."

-"Yanlış anladın (!) öyle demek istememiştim..."

-"ŞŞŞ. Tamam, ne söylemek istediğinin bir önemi yok. Hadi sen uyu biraz."

-"Her şey için teşekkür ederim Berk."

-"Hah. Güldürme beni ne yaptım sanki. Hadi uyu"

İçim rahatlamıştı. Peki ama buraya neden gelmişti? Sanki başıma bir şey geldiğini biliyor gibiydi. Her neyse bunu düşünmenin zamanı olduğunu sanmıyorum. Odama gidip yatağıma yattım ve gözlerimi kapadım. Orada olanları düşündüm. Beni kurtaran kimdi? Yoksa çokbilmiş miydi?

Sabah uyandım, oturma odasına gittim. Evde benden başka kimse yoktu. Kanepenin üstü düzeltilmiş, pike ve yastıklar düzenli bir şekilde üst üste dizilmişti. Mutfağa gittiğimde sofranın hazır olduğunu fark ettim. Galiba Berk kahvaltıyı hazırlayıp öyle çıkmıştı. Kahvaltımı yaptıktan sonra duşa girdim. Hazırlandım ve çıktım. İş yerine girdiğimde çokbilmişin orada olduğunu fark ettim ve içeriye girdiğim an göz göze gelmiştik. Kaşlarını çattı ve oturduğu yerde doğruldu. İçeriye geçtim, iş eşyalarımı giydim ve hemen servise başladım. Servis yaparken bir şey gözüme çarptı. Çokbilmişin oturduğu masanın karşısındaki masada, genç, hafif sarışın, siyah gözlü şık bir genç kız oturuyor sürekli onu ve beni izliyordu. Kızın aklından geçenleri okumaya çalışıyordum ama dikkatimi veremediğimden yapamıyordum. Kız cep telefonuyla çokbilmişin fotoğrafını çekti. Tamam, kabul ediyorum yakışıklı, boy, pos ne ararsan var. Ama bu kızın onu bu yüzden ekmediği açık ve net ortadaydı. O kızda başka bir şeyler var. Dışarıya çıktım kapının hemen yanına duvara yaslandım kollarımı birbirine bağladım ardından kızın çıkmasını bekledim. Kızın çıkmasıyla kolundan yakalamam bir oldu. Kızı hemen kafenin arkasındaki çöplüğün oraya götürdüm ve kızı duvara yasladım. Elimi sertçe duvara vurdum, ardından..."Senin amacın ne?" dedim. Kız birden gözümün önünden kayboldu. Arkamı döndüğümde kız tam arkamdaydı.

-"Sadece senin mi yeteneklerin var sandın? Bende senin gibiyim. Tek fark ben cin ve melekten bir melezim."

Şaşırmıştım hiç tahmin etmemiştim.

-"Melez olman başkalarının fotoğrafını çekip onları takip edebileceğin anlamına gelmez!"

-"Yanılıyorsun. Benim kimseyi takip ettiğim falan yok. Ayrıca sende o çocukta tuhaf bir şeyler olduğunu farkındasın."

-"Nasıl yani sendemi fark ettin?"

-"Senin başından geçen olaylara benzer olaylar benimde başımdan geçti. Ayrıca o melez değil melez olsaydı anlardım. O çok farklı"

-"Nasıl yani?"

-"Bilmiyorum bende onu öğrenmeye çalışıyorum. Sen burada çalıştığında onu daha rahat takip ede bilirsin. Zaten bu yüzden seninle irtibata geçmeye yer arıyordum."

-"Tamam, ama sende fazla göze batıyorsun, o çocuk sandığından daha zeki."

-"Sen daha beni tanımadığın için böyle konuşuyorsun. Ayrıca o çocuk dediğinin bir adı var. Doruk."

-"Her neyse."

Birbirimizle haberleşe bilmek için telefon numaralarımızı aldık. Kız gitti ve bende kafeye döndüm. Doruk haylan daha orada oturuyordu. Yaklaşık yarım saat sonra kalktı bende onun arkasından çıktım. Gizlice onu takip etmeye başladım. Yine o ara sokağa girmişti. Burada ne işi vardı? Biran duraksadıktan sonra ara sokağa girdim çünkü dün gece beni kurtaranın o olduğuna emindim, neden bilmiyorum ama içimden bir ses o olduğunu söylüyor. Bir an duraksadıktan sonra ara sokakta yürümeye devam ediyordum ki biri beni omuzlarımdan yakaladı ve hızla duvara yapıştırdı. Çarpmanın etkisiyle gözlerimin sıkıca kapandığını fark ettim. Gözlerimi yavaşça açtığımda karşımda Doruk duruyordu! ........

EGNORGOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin