1.Bölüm

41 8 6
                                    

Yıllarca hüzünle,korkuyla beklediğim öldü sandığım adam geri gelmişti. Kalbimin hızlı atmasına aldırmamaya çalışıyordum,hiçbir şeye aldırmamaya çalışıyordum... Bir arabaya bindiğimizde her zamanki sessizliğimizi koruyorduk. Her zamanki gibi başımı pencereye yaslamış dolu gözlerimle konuşmasını bekliyordum. Saatler geçmişti hala yoldaydık ve tek bir kelime bile konuşmamıştık. Başımı yavaşça ona doğru çevirip özlediğim yüzünü inceledim. Saçları hala dağınıktı,masmavi gözleri eskisi gibiydi,stresli gibiydi alnından terler akıyordu yüzü kıpkırmızıydı. Gözleri gözlerimi bulduğunda hemen başımı eğip susmaya devam ettim. Gözlerimden yaş akmaması için dudaklarımı dişime geçirmiş içimdekileri bastırmaya çalışıyordum. Yere bakan bakışlarımı tekrardan ona çevirince bana bakmayışından göz göze gelmek istemediğini anlamıştım. Ama ona bakmaya devam ettim umurumda değildi,benimle konuşmasını istiyordum. Bana bunca yıl ne yaptığını anlatmasını,açıklama yapmasını bekliyordum. 

"Aşağı indiğimizde her şeyi anlatacağım" biraz kalınlaşmış sesiyle dediklerini onaylarcasına başımı sallayıp bakışlarımı ondan ayırdım. 

  8 Haziran  2015

Öylece onu bırakıp gitmiştim. Yapmak zorundaydım,yanımda olduğu sürece sadece daha fazla zarar görecekti o bunları hak etmiyordu. Telefonumun sim kartını çıkarıp cebime koyup bana onları aramam için verilen telefonu elime alıp dedikleri gibi onları arayıp beni almalarını söylemiştim. 

Her şeyi yarım yamalak hatırlıyordum,beni nasıl arabaya aldılar? ne zaman gittiğimiz hakkında hiçbir fikrim yoktu. Büyük bir eve gelmiştik bana ayırtılan odaya çıkıp kapımı kilitleyip saatlerce ağladım. Aradığım adamlar; amcamın yakalatmaya çalıştığı çeteydi. İçlerinden çıkmak imkansızdı beni her saniye tehdit ediyor korkuttuğunu sanıyordu. Aslında korkutuyordu ama kendim için değil Okyanus için korkuyordum. Ona zaten yeterince zarar vermişlerdi eğer bir daha böyle bir şey olsaydı kendimi asla affetmezdim. Şu an bile kendime kızgındım,onu öylece ağlarken bırakıp gitmiştim. Zihnimin içinden çıkmayan ağlaması,haykırışları her defasında gözlerimden yaşlar akmasına sebep oluyordu. Şimdi ne olacaktı? Bana ne yapacaklardı hiç umurumda değildi fakat Okyanusumu orada bıraktığımdan beri geri dönmek istiyordum. Kapıma hızlıca vurulan yumruklarla kapıyı açtığımda tehditkar bakışlarına alay edercesine sırıttım. Midemi bulandıran suratlarına bakmayı kesip diyecekleri şeyi bekledim.

"Aşağı gel!" Kalın ve bir gür sesle onlara itaat etmemi istiyorlardı,yapmak zorundaydım Okyanus'u tanıyorlardı. Dedikleri gibi aşağı inip bir koltuğa oturdum.

"Vay vay kimler gelmiş" bu tanıdık sese baktığımda çetenin liderinin burada olduğunu anlamam geç olmamıştı. "Deniz bey siz buralara uğrar mıydınız?" Bütün sakinliğimi koruyor onun o iğrenç suratına ifadesiz bir şekilde bakıyordum. Benim bu sakinliğimden dolayı öfkeden deliye dönüyorlardı ve benimde en çok sevdiğim şey onları sinir etmekti. Cebinde duran silahını eline alıp bana doğrulttuğunda bile korkuyu tatmamıştım. 

"Sizce de fazla oyun oynamadık mı?" adamların kaşları çatılmış sinirle bana bakmaya devam ediyorlardı. 

"Deniz ne için burada olduğunu çok iyi biliyorsun" tükürürcesine yüzüne bakıp sırıttım.

"Evet Hakan sizin o iğrenç çetenizi dağıtmaya çalıştığım için buradayım" dedim alay edercesine. "Alın şunu" dediğinde umursamazcasına beni nereye götüreceklerini bilmeden gittim. 

Karanlık ve bomboş bir odaydı sadece ortada tahtadan yapılmış bir sandalye duruyordu. Arkamda duran adamlar bellerindeki silahları çıkarıp bana doğrultuyor sandalyeye oturmam için tehditler savuşturuyorlardı. Sandalyede öylece oturuyor bana ne yapacaklarını düşünüyordum. Beni öldürmeyeceklerdi bu kadar aptal olmadıklarını biliyordum. İplerle sıkıca ellerimi ve ayaklarımı bağlayıp beni yalnız bırakıp gitmişlerdi. Kahkaha atarak beni duymaları için bağırdım.

Maviliğin İçinde Kendini BulmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin