Güzel bir güne başlamak umuduyla gözlerimi açtım. Gözüm yatağımın yanındaki sehpaya kaydı. Sağ elimi içimdeki bir heycanla telefona uzattım. Elime alır almaz mesaj kutusuna girdim. Cenkten 5 dk önce mesaj gelmişti
- Aslı günaydın yarım saatte oradayız. Hazırlan geliyoruz.
Bir an şokla ayağı fırladım. Şimdi ben ne giyeceğim. Bir dk biz nereye gidiyoruz ki . Elime tekrar telefonu alıp yatağın köşesine oturup cenke yazmaya başladım.
- Nereye gidiyoruz. Hem geliyoruz derken.
Hemen mesaj geldi.- Ben, sen, arif ve mert ile birlikte ormana gidiyoruz. Kamp yapmaya.
Ne bir an kendimi yataktan yer atım.
Aklıma ilk gelen şeyi yazdım.- Ya bana neden şimdi söylüyorsunuz. Babamdan izin almadım. Ki zaten babam izin vermez.
- Merak etme biz dün akşam sorduk. İzin verdi. Sen sadece bir haftalık elbise al kendine gerisini biz hallederiz.
- Eminmisin babamın izin verdiğine üç erkek ile ormanda bir hafta. Baba asla izin vermez. Doğruyu söyleyin.
- Ya vallahi izin verdi. Hatta o söyledi, aslının kafası dağılması lazım. Sınavlar onu çok yordu diye.
- Tamam o zamam ben hazırlanayım, sizde yolda biraz oyalanın.
- Tamam
Evet şimdi ben ne giyinsem. Rahat birşey olmalı, hemde hava çok sıcak.
Tayt üstünde uzun bir tişört. Bunlara benziyen bir kaç elbise ve aksam soğuk olur diye iki tane kazak.
Sırt çantama koyduktan sonra aşağıya indim. Babam ve kardeşim sofrada annemde çay koyuyordu. Kardeşim umut beni görünce.- Aaa abla nereye gidiyorsun. Hani okul bitmişti.
Ordan annem cevap verdi.
- Ablan bir hafta arkadaşlarıyla beraber gezecekler.
Annem kardeşime cevap verirken bende kapıya doğru yürüdüm. Ayakkabılarımı takıp dışarda bekleyecektim. Ama annem beni mutfağa geri çağırdı.
- kızım gel aç karnına gitme ne bu acele senin yüzünü görelim öyle git. Sonuçta bir hafta yoksun.
- Tamam anne ama fazla birşey yemiyecem migdem bulanıyor.
- Ah be kızım bu sınav stresi yüzünden yemeden içmeden kesildin.
- Tamam zuhal kızın üstüne gitme. Biraz zaman ver toparlanır o. Demi benim güzel kızım.
- Evet canım babam. O zaman ben çıkıyorum görüşürüz.
- Bak dikkatli ol.
- Tamam anne görüşürüz.
Dışarı çıkar çıkmaz bir düdük sesi ile kafamı sola çevirdim. Siyah bir minibüsün kapısı açıldı. Yavaş yavaş iniyordu. İcime bir korku girdi . Ayağım arkaya doğru beni götürmeye çalışsada ben orada kıpırdamadan kaldım. Sonra tamanen aşağı indiğinde bu bizim arifti bu.
- Aslı biraz havalı iniş yapayım dedim. Bakıyorumda çok etkilenmişsin.
- Salak kız korkut o yüzden öyle bakıyor etkilendiği falan yok.
- ya oğlum neden morelimi bozuyorsun ilk defa bir kız bana böyle bakıyordu.
Cenkin kahkaha sesiyle kendime geldim. Ve hiç bozmadan kendimi cevap verdim.
- Ne korkucam ne yapmaya çalıştığını anlmaya çalıştım.
Derken mertin sesini duydum.
- Aslı yoncada gelicek haberin olsun.
- Oh be bana eşlik edecek aklı başında biri yanımda olmasına sevindim.
Arabanın içine girince cam kenarının yanına oturdum. Yanıma arif geldi. Tam otururken cenk itekledi.
- Arkaya otur sen yonca gelicek senin yanına otursun.
- He doğru nasılım aslı yakışıklımıyım? Alıcı gözle bir bak.
- Evet ama yakışıklı degilde tatlısı.
- Nasıl ya yonca begenmezmi beni
- Beğenir zaten yonca komik insanlardan hoşlanır.
- İste yoncanın evine geldik. O sırada yonca içeri girdi.
- Merhaba benim kamp arkadaşlarım.
- Bakıyorumda çok heyecanlısın.
- Evet sen değilmisin?
- Aslında benim içimde heycan yerine korku var sanki kötü bir şey olacakmış gibi.
- Korkma ben yanındayım.
Cenkin sesi beni birazda olsa rahatlaştırmıştı. Ama yine içimde kötü bir his var. Ben hislerimde asla yanılmazdım. Ama arkadaşlarımın moralini bozmak istemdigim için yalandanda olsa gülmeye çalıştım.