Hogwarts yeniden tatile girdiğinde Sirius Black odasında sakince eşyalarını topluyordu. Bir yandan gittikçe kızışan savaşı düşünüyordu, eğer Zümrüdüanka Yoldaşlığı'na daha fazla zaman ayırmak istiyorsa bunu okulda dururken yapamazdı. Yine de Hogwarts Dumbledore'ın da müdür olmasının getirdiği etkiyle Yoldaşlık'ın üslerinden biri sayılırdı ve arkadaşı Lily'nin görüşüne göre Hogwarts'ı korumak savaşın en büyük kısmıydı.
"Hogwarts'a gitmeyen kaç büyücü vardır ki?" diye sormuştu Lily, "Hala birçoğumuzun gizemini çözemediği baştan aşağı büyülerle çevrili bir şato, herkesin bir şekilde aidiyet duygusunun olduğu bir yer."
"Hah," demişti Vance. "Ortada öylece masum insanları öldüren birinde aidiyet duygusu mu arıyorsun?" diye sormuştu.
"İşaretini gördün mü?" diye sormuştu Lily. "Bir yılan ve son karşılaşmamızda- üzerindeki cübbeye dikkat ettin mi? Parlak yeşil, Slytherin'in yeşili." diye eklemişti. Yoldaşlık'taki herkes genç yaştaki bu büyücü kadına hayrandı zaten.
Pencereden bir baykuş süzülüp masasının üzerine kondu, Sirius gri baykuşun bacağındaki kağıdı çözdü ve tanıdık el yazısını gördü.
'Yasak Orman'ın girişinde, saat dokuzda -M.'
Marie'den başkası değildi bu. Sirius bu sene okulun bitmesine bu kadar üzüleceğini hiç düşünmemişti ama Marie ile bir öğretmen-öğrenciden daha fazla zaman geçirmişlerdi, Noel ve Paskalya tatilinde Marie okuldan kaçmış ve Potterların evindeki minik Noel eğlencesine katılmıştı. Lily Marie'yi seviyor olsa da Sirius'un bir öğrenciyle bu kadar yakın olmasına sonuna kadar karşıydı, Hogwarts kurallarına aykırıydı. Sirius kötü bir şey yapmadıklarını iddia etse de artık Marie onun için sıradan biri değildi.
Sirius ona gönderilen nota uydu ve saat tam 9'da Yasak Orman'ın girişindeydi, aslında Hogwarts'tan birinin onları görmesinden son derece çekiniyordu.
"Profesör?" Sirius arkasını dönüp Marie'yi görünce kalbindeki çarpıntıyı duymamaya çalıştı. Onu son görüşü olabilirdi. Birlikte çok uzun zaman geçirmemişlerdi ama Marie'nin Hogwarts'tan 'Sirius'un yöntemleri' ile kaçması ve onunla Hogsmeade'te buluşması, gece yarısına kadar Sirius'un odasında K.S.K.S. çalışmaları ve binasına dönerken Filch'e yakalanmamak için köşe kapmaca oynaması... "Artık öğrencim değilsin." dedi Sirius. "Değilim değil mi?" diye sordu Marie. Ağaca yaslanmıştı, Sirius da aynı ağaca yaslanıp ona bakıyordu. "Seni gitmeden görmek istedim." dedi Marie. "Ve söylemek istediğim bir şey var." diye ekledi. Sirius'a doğru bir adım attı, Sirius'un elleri titriyordu. "Sanırım göstersem daha kolay." Marie Sirius'u öperken Sirius nerede olduklarını, ne yaptıklarını, dünyadaki her şeyi unuttu. Duydukları seslerle sıçrayıp ayrıldılar. "Evine dönmen gerek." dedi Sirius.
"Eğer istersen kalabilirim." dedi Marie. Sirius başını iki yana salladı. "Evine dönmen gerek Marie." Marie'nin yüzündeki hayal kırıklığını görebiliyordu ama en doğru olan buydu. Marie'nin yaşlı gözlerle diğer gençlerin arasına doğru koştuğunu gördü.
**
Olayın ertesi gününde Sirius bir Muggle barındaydı, aslında saatlerdir bu barda oturuyor ve etrafı izliyordu. Saate baktığında az sonra arkadaşlarının buraya geleceğini anımsadı, haftalar öncesinden kararlaştırılmış bir buluşma planıydı, Remus, Lily ve James ile birlikte Godric's Hollow yakınındaki bu Muggle barında eğleneceklerdi. Peter gelemeyeceğini çoktan söylemişti.
Sirius şu an eğlenceden epey uzaktı.
Bara önce genç çift hemen arkalarından Remus girdi. Sirius'u görünce hemen yanına gelip karşısındaki sandalyelere oturdular. "Pati?" dedi James endişeyle. "İyi görünmüyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sirius-ly
FantasyAşkın hiç Sirius-ça halini düşündünüz mü? Ya da profesörlüğün? Peki ya babalığın? Çapulcuların başı beladan kurtulur mu? Kurtulmaz elbet ama bu sefer Sirius Black'in başı belanın en tatlısında. Tek başına vermesi gereken kararlar ve çizmesi gereken...