Philip Dawson-İyilik tanrısı'ndan

142 14 2
                                    

Çoğu beni iyilik tanrısı diye isimlendirir. Nedeni sanırım iyimser olmam. Sarah'nın tam tersiyim. Sarah Beta, Alfa Beta'nın ablası. Ve ondan kendimizi korumak veya onu düşmandan korumak benim görevimdi. Gece yani Alfa Beta ile Sarah'nın arasını ben "bir nefes kadar yakın bir uçurum kadar uzak" diye tasvir ederdim. Ama benim ve Sarah'nın arasını soracak olursanız buz dağı gibiydi. Aslında Grupta onu en çok ben severdim. Ama Sarah Beta herkesi ama herkesi düşmanı bilirdi. Çoğu ondan nefret ederdi. Ben de ondan nefret ediyordum ama ayrı bir çekiciliği olduğu değiştirilmez, inkar edilemezdi. Sanırım ondan korkuyordum. Grupta en çok Alfa Beta'yı seviyordum. Çünkü beni ilk o kurtarmıştı ailemin zulmünden. "QWA" (kiyv ev ey) ülkesinde iki çeşit insan türü vardı. Sadık olanlar ve Soylu olanlar. Sadık ailenin Soylu çocuğu, Soylu ailenin Sadık çocuğu olabilirdi. Soylu türü insanlar sadece QWA da yaşama hakkına sahipti ki bazen aileler kendi çocuklarına işkence ederdi sırf kendileri Sadık, çocukları Soylu olduğu için. Bunlardan biri de bendim. Annem ben dört yaşındayken ölmüştü. Annem Soyluydu ve babam annemi döverek öldürmüştü. Bana yedi- sekiz yaşlarına kadar babam ve Sadık üvey annem baktı. Üvey annem çok iyiydi aynı annem gibiydi çok benziyordu. Ama babam yedi yaşıma kadar yani annem öldükten sonra üç sene boyuna beni dövdü ve köle yaptı. Ahırda yatıyor, dayak yiyor, günde bir bardak su ve eğer o gün iyi iş başardıysam bir dilim ekmek yiyordum. Dehşet vericiydi. Beni Alfa kurtardı. Evet kulağa inanılmaz geliyordu belki ama dokuz yaşındaki bir kız çocuğu kurtardı beni. Babamı öldürdü. Hiç üzülmedim ama. O hak etmişti bu sonu. Annemi kıpkırmızı yapmıştı dayak atmaktan. Hiç suçu yoktu annemin. Sadece Soyluydu. Annemin gücünü bilmiyordum. Bana söylemedi hiç.
Bir gün ahırda ağlarken beyaz küt kahküllü saçlarıyla ,uçuk yeşil gözleriyle karşımdaydı. Buğday,beyaz
arası teninde derin yaralar vardı.Ondan korkmuştum. Çığlık atmıştım. Babam kızmak için koşarak evden çıktı.
-Seni kurtaracağım tamam mı? Seni hıçkırıklarını duydum geçerken. Ben de Soyluyum tamam mı?
Beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Babam geldiğinde samanların ardına saklandı.
-Ne bağırıyorsun? Seni de mi öldüreyim? Pis çocuk seni!
Babam beni azarlarken sadece sustum. Kollarıma vuruyordu. Kızın niye beni kurtarmadığını merak ettim. Birden babam vurmayı kesti. Yere oturdu. Çok sakin ifadesiz duruyordu. Kız koşarak babamın kollarını bağladı. Babam hiçbir şey yapmıyordu. Şoka girmiştim. Sonra benim kollarıma baktı. Kanıyordu. Babam çok sert vuruyordu. Yüzünü ekşitti ve cebinden bıçak çıkarttı. Hiç düşünmeden kafasına sapladı. Üvey annem benim öldüğümden korkup bana sesleniyordu. Gelmek üzereydi. Kız elimden tutup beni sokağa çıkarttı. Koşarak dar sokaklara girdik. Elinden babamın kanı süzülüyordu. Beni kurtarmıştı. Büyük taşlı eski bir eve geldik.
-Burası benim evim gel. Burada bizim gibiler var bak.
Bir kaç kişi daha vardı.
-Adım Alfa Beta.
-Philip Dawson. Ama babamdan kalma soyadı kullanmak istemem.
-Pekala. Gel otur. Açsın sanırım.
Bana yemek, kalacak yer, sevgi verdiler. Alfa'nın yeri bende çok ayrıydı. O benim hayatımı kurtardı. Bana bir gelecek verdi.

AlfaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin