11• turna kuşu - crane

310 38 42
                                    

[Gece- Derbeder]

Saat 15.58 idi. Jaehyun kafeye öğleden sonra gelmiş, saat dörde yaklaşırken de Taeyong ve kendi için kahve yapmıştı. Kendi kahvesinin yanında 2 tane beyaz papatya vardı. Taeyong'un kahvesinin yanında ise 2 parça çikolata vardı. Ayrıca Jaehyun, Taeyong için kağıttan origami yapmıştı. 

Jaehyun elinde tepsiyle ikisinin kahvesini taşırken saat tam dördü gösteriyordu. Masaların birinde turuncu uzun kollu mevsimlik kıyafetiyle oturuyordu Taeyong. Sağ elinde telefon vardı ve onunla ilgileniyordu. Jaehyun, Taeyong'un kendisini fark etmediğini bildiği kadar geride durup elindeki tepsiyi bir masaya bıraktı ve sol cebinden telefonunu çıkarıp karşısında duran manzaranın fotoğrafını çekti. Daha sonra telefonu tekrar cebine koyup eline tepsiyi aldı. Ve Taeyong'un karşısına oturdu.

"Ne bir dakika geç ne bir dakika erken." dedi Taeyong.

Jaehyun ise Taeyong konuştuğunda istemsizce sırıttı. Ama hayır, bunlar Jaehyun için yanlıştı çünkü Jaehyun onun ağabeyini öldürmüştü.

"Ne diye sırıtıyorsun? Komik bişi' mi söyledim?" Taeyong karşısındaki yakışıklı adamın neden hiçbir şey söylemeden sadece sırttığını merak etti.

"Hiç, sadece turuncu sana yakışmış. Sanırım bundan sonra turuncu sevebilirim."dedi Jaehyun tüm çapkınlığıyla.

Bu sefer sırıtan Taeyong oldu. Karşısındakini inceledi epeyce. Üstünde siyah düz sweat vardı. Boynunda uzun, kalın sayılamayacak tekli zincir vardı. Bileğinde ise kolyesine uygun olacak şekilde ince zincir vardı. Pantolon tercihini de siyah kottan yana kullanmıştı. Gayet sade ve şık gözüküyordu.

"İncelemen bittiyse kendimden bahsedeyim. Normalde o tip şeyleri sevmem ama bana karşı güven duygunun oluşması için yapacağım. Adım Jung Jaehyun. 25 yaşındayım (y.n/ kurgu bu şekilde yaşa takılmayın) uzun zamandır bu kafede çalışıyorum. 7 yaşındayken piyano dersi aldım. Yaklaşık 3 yıl falan sürdü dersler. Bir kardeşim var. 17 yaşında. Ailem ben 18 yaşındayken vefat etti onlardan kalan mirasla yaşasam da evde oturmak sıkıcı olduğu için burada çalışıyorum. Ayrıca origami ile uğraşıyorum. Hatta sana da minik bir şey yaptım." Jaehyun ayağa kalktı ve arka cebinden bir kağıt çıkardı.

Taeyong, Jaehyun'un kendisine verdiği origamiye hayranlıkla baktı.

"Bu turna kuşu. Turna kuşunun etkileyici bir hikayesi vardır biliyor musun?" Taeyong karşısındakinden cevap almayı beklemeden anlatmaya başladı.

"Turna kuşunun da şahmeran ve medusa gibi bir hikayesi var. Genelde turna denilince herkesin aklına 1000 tane turna kuşu gelir. Umut getireceğine inanırlar ama ben başka hikayesine inanıyorum. Günün birinde köyün güzeli ve yiğit delikanlısı birbirlerine aşık olurlar. Hatta evlenirler. Evlendikleri gün güzel kızın aklına birkaç şey takılır. 'Ya delikanlı beni sevmeyi bırakırsa ve başka biriyle daha evlenmeye kalkarsa. Buna dayanamam.' der kendi kendine ve delikanlıya söz verdirir. Delikanlının sözü 'Tanrı şahidim olsun ki bu mert kalbimde tek sen olacaksın, tek eşim sensin.' Fakat zaman gelip geçiciydi. Kalp az vefalı, çabuk unuturdu ve heves de biz zavallı insanlara mahsustu. Delikanlı da hevesliydi, gençti ve aptaldı. Bir gün yine aşık olur ve yeni bir gelini eve getirir sözünü unutup. Tenin de canın da taşıyabileceğinden fazlasıydı bu yiğidinin yaptığı, eski güzeller güzeli aşkı için. Hayatla ölüm tartılınca ölüm, bugünle yarın tartılınca yarın ağır geliyordu köylü güzeline. Delikanlının başka biriyle daha evlendiği gece inandığı Tanrısına şunları dediği söyleniyor;

'Tanrım, bu yer taşımaz beni, yer yarılsa da yerin dibine geçsem'  ve Tanrı katında güzelin duası, kabul edilmiş duaların defterine yazılır. Ama sadece "Bu yer taşımaz beni" kısmı kabul görür yalvarışlarından. "Yer yarılsa da yerin dibine geçsem" kısmı kabul görmez. Doğrusunu Tanrı bilirdi tabii. Yer cezaydı eski aşık kadın için, ama gök kurtuluş. Tanrı:

"Yer taşımazsa seni, gel o zaman göklerime!" der ve o saatte orada bir turnaya dönüşüverir eski güzel. İşte o gün bu gündür turna kutsal bir su kuşu olduğu söylenir. Boynu zarif, gözleri duru, başının arkasında telli tarağı; sadakata tanık tutulmuş bir yüz görümlüğü gerdanlığın yerine, boynunda, hicaptan kapkara kesilmiş bir leke vardır. Böyle kutsal olduğu için de, hiçbir insanoğlu eline turna kanı bulaştırmak istemez.

O gün bugündür turna tek eşlidir denir. Eşi vurulan bir turna, katarını terk ederek çığlık çığlığa eşinin düştüğü yere iner. Ve ölümün siyah koynuna gireceğini bile bile, eşini bırakıp da tekrar havalanmak istemez. Bilir ki eşini vuran avcı, onun çığlıklarına dayanamayıp onu da vurmak zorunda kalacaktır. O yüzden tek eşli turna yoktur. Turnalar sonsuz sadakat, sevgi ve beraberliği temsil eder."

"Sadakata olan inancımı 3 yıl ve 4 gün önce kaybettim. Ama birilerinin inandırmasını isterdim çünkü o duygu en az vicdan kadar önemli." dedi Jaehyun.

"Ben Lee Taeyong. 26 yaşındayım. Dedektifim ve 4 gün önce abim bir seri katil tarafından öldürüldü. Yıllarımı dedektifliğe harcasam da abimin katilini bulamıyorum. 7 yaşındayken yapmayı sevdiğim tek şey gitar çalmaktı. Abimse karga sesiyle şarkı söylerdi. Arkadaşlık ilişkilerim çok iyi sayılmaz çünkü ekip arkadaşlarım dışında yoklar. Sanırım bu kadar."

"Taeyong, ilk konuşmamızın sonunda zaman demiştim. Ne olduğunu anladın mı?"

"Evet. Uzun zamandır burda çalışıyorsun ve beni izliyorsun. Her yere zamanında gidiyorsun ve zamanın ilaç olduğunu düşünüyorsun. Peki ya, yanlış reçete aldıysan?"

Taeyong fincanın dibinde kalan son yudumu da içti ve yavaşça ayağa kalktı.

"Bu sefer de aklında soru işaretleri olacak kişi sensin. İki gün yokum. İki günün sonunda yine filtre kahve ve çikolata isteyeceğim. Ve iznin olursa seni bir yere götüreceğim. Sen de şimdilik esen kal."


❝Yanımda yürüyordun Milena, düşünsene, yanımda yürümüştün!

Aşık biri için ne büyük nimet değil mi? ❞

(Milenaya Mektuplar, Franz Kafka)

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Triggerman † JaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin