14. BÖLÜM

1K 164 182
                                    

  Medya: ...

  Bu arada bölüme başlamadan önce size bir şey sormak istiyorum. Belki hatırlarsınız belki hatırlamazsınız bilmiyorum ama ben bir aralar Villain diye bir kitap yayımlamıştım. Daha sonra da yayımdan kaldırdım. Aklımda onu biraz değiştirerek yeniden yayımlamak var. Sizce yapmalı mıyım? Cevap verirseniz sevinirim.

  Ayrıca hayalet okuyucular! Gerçekten benim bütün yazma hevesimi alıp götürüyorsunuz! Gerçekten alttaki yıldız işaretine basmanın bu kadar zor olduğunu düşünmüyorum. Tamam yorum yapmaya üşeniyor olabilirsiniz veya aklınıza yazacak bir şey gelmiyor olabilir ama en azından bölümlere oy verin. Eğer bunu bile yapmıyorsanız kitabımı okumayı kesebilirsiniz çünkü hayalet okuyucu kitlesi yüzünden artık içimden bölüm yazmak gelmiyor! Bölümü en az 45-50 kişi okuyor ama en fazla 12-13 tanesi oy veriyor. Dediğim gibi 1 saniyenizi ayırıp bölüme oy bile vermeyecekseniz kitabımı okumayı bırakın! Bu kadar kaba olduğum için kusura bakmayın ama gerçekten bu durum beni hem üzüyor hem de sinirlendiriyor. Ben artık hayalet okuyuculardan BIKTIM! Her neyse umarım bölümü beğenirsiniz.

🌙🌙🌙

  3 ay sonra:

  Dün akşam yurda taşınmıştık. Bugün ise dersler başlıyordu. Sınıf arkadaşlarımı sevmiştim. Hepsi birbirinden anormaldi ama bize de normal biri denk gelmezdi zaten.

  Ertesi gün dersler beklediğimizden daha normal geçmişti. Tabii ki bu Aizawa-sensei dersler bittikten sonra "Eğitim kıyafetlerinizi giyin ve bahçeye inin. Bire bir maç yapacaksınız." diyene kadardı. Hazırlanıp aşağıya indiğimizde Aizawa-sensei kiminle maç yapacağımızı belirlemişti bile.

1. Ben x Shoto

2. Helin x Mineta

3. Shinsou x Denki

4. Naz x Bakugou

5. Sinem x Uraraka

...

  Sıralama böyle devam ediyordu. İlk sırada ben ve Shoto vardık. Açıkçası onun gücünden korkmuyor değilim. Ama bu yenileceğim anlamına gelmez.

  Aizawa-sensei boğazını temizleyerek sınıfın dikkatini çekti ve "Herkes tek tur maç yapacak. Birbirinizi yaralamaktan korkmayın. Recovery Girl sizi iyileştirmek için bekliyor. Rakibinizi yenmek için size vereceğim kelepçeyi koluna takmanız veya onu hareketsiz bırakmanız gerekiyor. Özgünlüğünüzü kullanmak zorundasınız." dedi. Son cümleyi söylerken bana bakmıştı. Büyük ihtimalle özgünlüğümü kullanmak istemeyeceğimi düşünmüştü. Başka biriyle karşılaşsaydım bunu düşünebilirdim ama Shoto'ya karşı özgünlüksüz savaşamazdım.

  Aizawa-sensei'nin işaretiyle ikimiz de sahanın bir tarafına geçtik. Shoto hafifçe sırıttı ve "Sana acımayacağım." dedi. Aynı onun gibi sırıttım ve meydan okuyan bir sesle "Elinden geleni ardına koyma melez!" dedim. Aizawa-sensei düdüğü çalar çalmaz Shoto buzlarını bana yolladı. Zorla da olsa kaçtım ama görüş açım kapanmıştı. Özgünlüğümün nasıl işlediğini biliyordu. Bu yüzden görüş açımı kapatmıştı. Buzun yanında açıkta kalan tarafından baksam bana tekrar buzlarını yollayacağını biliyorum. Yapmam gereken şey buzların üstüne çıkmak. Ama nasıl?

  Aklıma gelen riskli fikirle içimden bir ses "Riskliyse hemen yapmalısın!" dedi.

  Yazar: Sanırım o içindeki ses benim canım. Hem ne demiş Sirius Black "Biraz risk olmadan hayatın ne tadı kalır ki?"

  Sanırım ilk defa sana katılıyorum yazar. Aniden verdiğim kararla buzun arkasından çıktım ve hızla Shoto'ya doğru koşmaya başladım. Tam tahmin ettiğim gibi bana yine bir buz kütlesi yolladı. Hızla bana doğru gelen, fazla yüksek olmayan buzun üstüne doğru zıpladım. Beni sadece hareketsiz bırakmak istiyordu. Bu yüzden fazla yüksek buz kütleleri kullanmıyordu. Buzun üstünde kayarken özgünlüğümü aktifleştirdim. Shoto önce şaşkınlıkla etrafına baktı. Ardından gözleri korkuyla açıldı. Ben o arada yere inmiştim. Hızla kelepçeyi Shoto'nun koluna taktım ve özgünlüğümü etkisiz hale getirdim.

  Kafamı kaldırıp Shoto'ya baktığımda (Çünkü benden neredeyse 15 cm uzun) gözleri hafifçe dolmuştu. Bir süre korkuyla bana baktı. Ardından bana sıkıca sarıldı. Şaşkınca birkaç kez gözlerimi kırpıştırdım. O arada Shoto'nun "İyisin..." diye mırıldandığını duymuştum. Ben ona sarılamadan o benden ayrıldı ve bekleme yerine döndü. Ben de şaşkınca arkasından gittim. Ona bu konuyu daha sonra soracağım.

  Sırada Helin ve Mineta vardı. Düdük çaldığında Helin hızla Mineta'nın arkasına ışınlandı ve ona bir tekme attı. Daha sonra yerle bütünleşmiş Mineta'nın koluna kelepçeyi taktı. Ardından yanımıza geldi. Mineta ise tekmeden dolayı bayıldığı için revire gitmişti. Sırada Shinsou ve Denki vardı.

  Düdük çaldığında Denki elektriğini toplamaya başladı. Shinsou hafifçe sırıttı ve "Kaminari. Baksana Helin sana yandan tezahürat yapıyor." dedi. Denki şaşkınca elektriğini kesti ve "CİDDİ MİSİN SEN?!" diye bağırarak bizim olduğumuz tarafa baktı. Shinsou hafifçe kıkırdayarak "Şimdi yerinde kal ve ben ne yaparsam yapayım tepki verme." dedi. Dediği gibi de oldu. Sakince gidip Denki'nin koluna kelepçeyi taktı ve kazanmış oldu. Sıradaki maç Naz ve Bakugou'nun arasındaydı.

  Aizawa-sensei düdüğü çaldı ve maç başladı. Düdük çalar çalmaz Bakugou hızla Naz'a doğru atıldı ve bir patlama gönderdi. Naz hemen yana doğru kaçtı ve kendini kurtardı. Büyük ihtimalle Bakugou'nun zihnini okuyordu. Bakugou sinirle öne atılıp patlamalar gönderiyordu ama Naz bunlardan kolaylıkla kaçınıyordu.

  Bu bir süre böyle devam etti. Sonunda Naz, Bakugou'nun beklemediği bir anda koluna sert bir tekme attı. Bakugou afallayınca o patlama gönderemeden bu sefer de karnına bir tekme attı. Ardından Bakugou'nun yerden kalkmasına fırsat vermeden kelepçeyi koluna taktı.

  Sinem ve Uraraka'nın maçında çok bir şey olmamıştı. Altı üstü Sinem Uararaka'ya sinirlenince kıza saç baş girişmişti ve daha sonra özgünlüğünü kullanmadığı için diskalifiye olmuştu.

  Diğer maçları izlememiştim çünkü uykum gelmişti. Daha sonra herkesin maçı bitince yurda geri döndük. Ben fazla ortak salonda kalmadan odama çıktım ve kafamı yastığa koyar koymaz uykuya daldım.

🎗️🎗️🎗️

  Bölüm geciktiği için özür dilerim. Üstteki açıklamalarda yazmam gereken her şeyi yazdım zaten. Okursanız sevinirim. Her neyse, kendinize iyi bakın. Sizi seviyorum 💕

Moonlight (BNHA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin