Aysel yanima gelip olanlari sorunca ozetle anlattim. Zaten fazla uzatmaya degecek biri oldugunu sanmiyorum. Dediklerim karsisinda Aysel sasirmisti. Boyle bisey beklemiyordu benden buyuk ihtimalle O da beklemiyordu. Cunku ben hep sessiz kalan taraf olmustum. O gozlerimin icine baka baka bana her agzina geleni soylerken ben susmustum. Aptaldim. Yanlis bisey soyleyip O'nu kaybetmekten korkmustum ama o zaten hic benim olmamisti ki. Hala nesinden korkmaliydim. Yaptigi hatalari actigi yaralari sineye cekip Onunla konusmustum. Bir cok yuz suratima tukurmustu ben Onun suratina tukuremedigim icin. Ve O sadece bana "oyle olmasi gerekiyo" diyerek bana sirtini donmustu. Acikcasi cokta sasilacak bi durum degildi. Ben O'na kiyamazken O cocukca bahaneler ureterek benimle konusmazdi. Her defasinda grurunu cigneyen ben oluyordum ama bu defa farkliydi. Bu defa grurumun son kirintilarini feda etmeye gucum yoktu.
Cikis zili calinca servise dogru yurumeye basladim. Servise binip arka koltuga oturdum vej kulakliklarimi taktim. Muzik ruhun gidasidir ve gercektende oyle icimdeki mutlulugu ve huznu besliyor. Acima aci katarken mutluluguma da mutluluk katiyor. Pek de acili olmayan bi muzik acmak icin muzik listesine girdim. Gozume bi sarki takildi. Fatih zengin'den mutlu ol sarkisiydi bu. Ani bi kararla o sarkiyi actim. Pek acili olmasin diye dusunurken aksine icimi burkan bi sarkiydi. Bu sarki O'nun dogum gununde caldigim sarkiydi.
Mutlu ol her gununde
Hayatin her yerinde
Mutlu ol dogum gununde...
Mutlu olmustu evet gercekligi tartisilir belki de ama hem sasirmis hem mutlu olmustu ve bi yandan da ezilmisti yaptiklarimin altinda. Onun icin feda ettiklerimin yaninda ezilmisti. Bunlari hatirlamanin yaninda baska anilari ve dusunceleri de canlandirdi. Ben O'nun dogum gununde buyuk planlar yaparken O benim dogum gunumde dogum gunun kutlu olsun bile dememisti. Evet bu dort kelimeyi bana cok gormustu. Ben O'ndan bi dogum gunu pastasi beklemedim. Ozellikle begenilerek secilmis bi sarki veya fotograflarimdan yapilmis bi slayt beklemedim. Tek istedigim dort kelimeydi. Ama olmadi demedi bana dort kelimeyi. Ve su an bu sarki ayaklarima bi pranga gecirerek beni icimdeki karanliga suruklemeye basladi. Yoruldugumu hissettim bi an. Vazgecmeyi diledim herseyden. Beni yoran herkesten vazgecmeyi diledim. Ama o kadar basarili degildim. Bana hata yapan insanlari eninde sonunda affediyordum. Sahi derdim neydi benim ? Bana hata yapan insanlari hayatima dahil etmek zorunda miydim? Degildim ve gercekten aptaldim...
Kendimle tartisirken evin onune geldigimizi fark ettim ve servisten indim. Eve dogru kucuk adimlarla yurumeye basladim. Bir... İki... Uc... Annem... Carpmanin etkisiyle kafami kaldirip anneme baktim. Yuz ifadem "hayirdir birader bi sorun mu var?" diye haykiriyordu sanki. Annem bisey soyleyecekti ama vazgecip geri dondu ve iceriye gecti. Bende omuzlarimi silkip ayakkabilarimi cikardim. Odama dogru yuruyordum ama aynanin yaninda gecerken duraksadim. Gozlerime baktim. Tanrim... Bi an vampir gordum sandim. Gozlerimin ince ince olan damarlari kizarmisti. Ve alti sismisti sanki sabahki morluklar yetmezmis gibi. Kararimi degistirip lavaboya gittim. Muslugu acip soguk suyun tenimi urpertmesini bekledim. Cok beklmeden soguk su tenimi yalayip gecti. Bi kac defa avuc dolusu suyu suratima carptim. Gozlerimin yanmasi hala sabitti. Biraz daha aglasam kim bilir belki alevler cikarabilirdim. Bi masalda ki kurtarilmayi bekleyen prenses degilde onu tutsak eden ejderha rolunu ustleniyordum. Belki de kurtaracak bi prensim olmadigi icin yenilmez gorunen ejderha olmayi tercih ediyordum. Ya da hayal gucum cok genisti.
Yuzumu yikadiktan sonra odama gectim. Odaya girince gozlerim rafimdaki kutuya kaydi. Onu gozumun gormeyecegi bi yere koymak icin rafa uzandim. Kutuyu avuclarimin arasina alirken kutu dustu ve icindekiler yere sacildi. Bu kutunun icindeki hersey O'na aitti. Kirdigi bi uc kutusu herhangi bi yazisinin oldugu kagit cizilen bi resmin altina atilan imzasi tupun icindeki alinan kani dogum gunu pastasinin uzerindeki kirmizi mumu... Ve rengarenk bi bilye. Sinirle sacilanlari toplayip kutuya ozensiz bi sekilde firlattim. Kapagini kapatip gozumun goremeyecegi bi yere sakladim. Keske O'nu da gozumun goremeyecegi bi yere saklayabilseydim. Gozumden uzak olursa gonlumden de uzak olurdu belki. Kimi kandiriyordum ben ya. Unutabilseydim icimdeki sevgisini azaltabilseydim bunu yaz tatilinde de yapabilirdim. O'nun yaptigi gibi hic dusunmezdim. Aklima bile gelmezdi belki.
Bizim isimiz sevmek ve ozlemekti. Kavusmak ne haddimize...
*
Gozlerimi karsimdaki aynaya sabitlemis oylece bakiyordum. Yarim saat olmustu belki de henuz bi degisiklik gorememistim. Sıkılıp kafami solumdaki duvara cevirince bi tablo gordum. Aa inanamiyorum. Bu... bu tablo gecen gun kafede gordugum tabloydu. İyi de benim odamda ne isi vardi ki ? Adimlarimi tabloya yoneltip ilerledim. İlerledikce tablo daha net gozukmeye basladi. Saskinligim kat kat artarken inanamayarak gozlerimi ovaladim. Tablodaki adam O'ydu. Evet evet yanilmiyordum. Ta kendisiydi. Adimlarimi hizlandirip biraz daha yaklastim. Guluyordu. Tipki O'nun gibi. Dudaginin sag tarafi yukari kalkmis bicimde her zaman ki alayci gulusu vardi yuzunde. Dikkatimi tabloya vermisken arkamdan gelen sesle irkildim. Ve iki kurek kemigimin arasinda yogun bi aci hissettim. Aci tum benligimi sararken konustu.
"Cok guzel demi. Sana iki hatira biraktim. Biri bu tabloda ki ben digeriyse iki kurek kemiginin arasinda ki bu aci."
Sesin tanidikligiyda hissettigim aci yon degistirdi. Artik o aci iki kurek kemigimin arasinda degil sol tarafimdaydi. Kalbimin tam ortasinda. Sesimin guclu cikmasina dikkat ettim ama titrek bi sekilde cikmisti.
"İnan bana. Onca aci yasattin ki su an ki biraktigin hatiran iki kurek kemigimin ortasinda ki aci degil sadece iz."
Kisik bi kahkaha atti. Alayci kahkasi kulaklarimi acitirken tekrar konustu.
" Yapma. Hissettiklerini tahmin edebiliyorum. Sen sadece benim acilarimi degil herseyimi hissediyorsun. Her tavrimin nedenini her cumlemde ki duyguyu biliyorsun."
Beynim duyduklarini sindirmeye calisirken dudaklarimin arasindan histerik bi kahkaha cikti.
"Pardon. Ne saniyorsun sen kendini. Omur boyu seni bekleyecegimi felan mi?
İcimden kendi kendime goz devirdim. Evet omur boyu onu bekleyecektim belki de gelmeyecekti ama bekliyordum iste. Aptaldim.
" Sen de biliyorsun ki sen sadece beni seviyorsun. Sadece etrafindaki insanlarla oyalanarak kendini avutuyorsun."
"Yeter. Yeter artik. Anla seni sevmiyorum. Bitti artik uyan o daldigin ruyadan."
Kurek kemiklerimin ortasinda ki bicagi daha da derine iterken ciglik atmamak icin kendimi zor tuttum. Beni kendisine cevirmeye calisti ama donmedim. Bu hareketi canimi daha da acitmisti.
"Don. Gozlerime bak Oyku. Bi de oyle soyle. Aksi takdirde sana inanmayacagim."
Hayir. Hayir. İstemiyorum. Cik git.
"Oyku... Oyku uyan kabustu. "
Annemin sesiyle irkildim ve alnimda ki damla damla olan terleri sildim. Kabustu... Sadece kabus.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Ölümsüzlüktür
أدب المراهقينHayatında bir defa bile gercekten sevilmemiş olan genç kızı sevebilecek tek bi kişi vardı. Varlığını ısrarla yok eden Cem Göksoy. O ne kadar bitirdiğini düşünsede karşısında küllerinden doğan bi genç kız vardı. Ve fısıldadı kulağıma; "Ben seni yak...