Gözlerimi, hissettiğim yoğun baş ağrısı ve açık perdem nedeniyle üzerime vuran güneş ışınlarının rahatsız edici sıcaklığıyla araladığımda, üzerimdeki sersemliğin yüzünden kendime gelmem olması gerekenden birkaç dakika daha uzun sürdü. Tesirinden sıyrılamadığım uyku, göz kapaklarıma uyguladığı ağırlık ile gözlerimin yeniden kapatmama sebep olduğunda, içimdeki uyku isteğine direnmek yerine ayak uydurarak yatağımda daha rahat bir pozisyon arayışı adına kıpırdandığım sırada çarptığım sertliğin beraberinde burnuma doluşan yoğun erkek parfümü ile -her ne kadar kokunun ve çarptığım bedenin kime ait olduğunu anlasam da- gözlerimi aralamaya zorladım kendimi.Sonra onu, dimağıma kazınan her resmi unutsam bile onun kusursuz çizgilerini ve sahip olduğu çocuksu masumiyetini unutmak istemediğim yüzünü gördüm.
İçimdeki fırtınalara, dimağımda dün gece dair hiçbir şey barındırmadığımdan engel olamadığım endişelerime rağmen ona baktığımda benim bile huzurla dolmama neden olacak kadar huzurlu bir uykunun tesirindeymiş gibiydi. Kollarını göğsünün hizasında birleştirmiş, siyah renkli gür saçları başının altındaki yastığa dağılmıştı. Böyleyken, hiçbir şey yapmayıp sadece uyuyorken bile ne kadar kusursuz göründüğünden haberi var mıydı bilmiyordum ama, ona anlatmak isterdim. Alnını kaplayan kaküllerinin, sabit bir ritimle inip kalkan göğsünün ve her detayında ayrı bir giz saklı olan yüzünün ne kadar güzel bir kombinasyon oluşturduğunu, ona söylemek isterdim.
Ama bunun için de sustum, söylemedim.
İçine çektiği derin ve uzun soluklu bir nefesin beraberinde boynunu kaşıyarak yastığın üzerindeki başını kıpırdattığında, üzerindeki gömleğinin yakalarını çekiştirip birkaç saniye önce aldığı nefesi sesli bir şekilde geri dışarıya bıraktı. Doğrudan üzerine vuran güneşten rahatsız olduğunu ve hatta bunun yüzünden kaşıyıp durduğu boynunda oluşan küçük su damlalarından terlediğini anlamak zor değildi. Sıcaktan hoşlanmadığını bildiğim için her ne kadar tereddüt etsem de yatakta hafifçe doğrulup, hissettiğim kararsızlıktan dolayı titreyen ellerimi göz ardı etmeye çalışarak gömleğinin düğmelerine uzanırken, hareketlerimin dışarıdan yanlış anlaşılmaya çok müsait bir görüntü oluşturduğunun farkındaydım fakat tek amacım onun daha rahat bir uyku çekmesini sağlamaktı.
İlk düğmesini çözdükten sonra ikinci düğmesine indiğim sırada tereddütlerimi haklı çıkarmak ister gibi gözlerini aralayışıyla anında hareketlerimi durdururken, ne yaptığımı sorgulayan bakışları karşısında hızla geri çekildim. Esasında hiçbir şey söylememiş olmasına rağmen, gözlerini araladığı anda suç üstü yakalanmışım gibi bakışlarımın birleştiği irislerindeki şaşkınlığın hissettirdiği utanç, çok şey söylemesinden farksızdı benim için. "Terlemiştin." dedim sesimin titremesine engel olamayarak, yanaklarımda hissettiğim sıcaklık ile gözlerimi üzerimdeki gözlerinden kaçırırken. İnsanın korktuğunun başına gelmesi bu olmalıydı herhalde, başkalarına gerek kalmadan o yanlış anlamıştı belki de beni. "Daha rahat hissedersin belki diye birkaç düğmesini açacaktım, başka bir amacım yoktu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
le prince des nuages » liskook
FanficKara gözlerinin ardına sakladığın bulutların senin için ne denli derin bir anlam ifade ettiğinden habersizdim fakat seni gördüğüm ilk anda, senin ve benim için hiçbir şey ifade etmeyen bulutların hayatımı kökünden değiştireceğini iliklerime kadar hi...