Hikayede hatalar olabilir. Lütfen kusura bakmayın.
İyi okumalar♡♡♡
Tarih ne bilmiyorum, çoğu hatırlamadığım şeyden biri. Kar var, etraf soğuk ve ben beyaz bir elbise giyiyorum. Uzakta bir silüet var. Ancak bir insana ait değil. Siyah köpek bana doğru koşuyor. Patileri karda iz bırakırken benimkiler de aynı istikamette yol alıyorlar. Köpekten kaçıyorum. Sadece kaçıyorum. Çünkü o köpek eninde sonunda beni yakalayacak. Bunu çok iyi biliyorum. Ancak ömrünü uzatmak güzel.
***
Güneş yavaş yavaş etrafı aydınlatırken Aisha onun karanlığı dağıtmasını izliyordu. Güneş gökyüzünü kurtarıyor.
Kahverengi gözlerine güneşin ışığı yansıyordu. Şu an daha çok kırmızıymış gibi duruyordu. Kısa siyah saçları hafifçe önüne gelmişti. Nefesini kısa bir şekilde dışarıya bıraktı. Sanki her nefes alıp verdiğinde ömrü kısalıyordu.
Aisha dolabına doğru ilerledi. Artık gitme vakti gelmişti. Yatağına koyduğu bavuluna eşyalarını hızla yerleştirdi. Bavulunun kilitlerini taktıktan sonra üstüne paltosunu geçirdi. Bavulunu sol eline aldı ve odadan çıktı.
Paltosunun altından beyaz mor noktalı pijaması görünüyordu. Sağ elini cebine sokmuştu hızlı yürümesiyle saçları yüzünün önünü terk ediyordu. Otelin kapısını açtı ve yeni yeni aydınlanmış dışarıya adım attı.
Sokakları hızla geçerken etrafına bakıp duruyordu. Ara sokaklardan her kenara dönüşünde ve her yerde.
Aisha biraz öyle ilerledikten sonra elleri paltosunun iç cebindeki asasını buldu. Kızıl ahşaptan asa parmaklarında hareket ederken, bir kapının önüne geldi, bavulunu önüne bıraktı. Kız kapıyı asasından yararlanarak açtı. Karanlık depo gibi bir yerdi burası. Aisha tekrardan asasını kaldırarak fısıldarcasına "Lumos,"dedi. Kızın asasının ucu karanlık depoyu birazını aydınlatabildi ancak. Kahverengi gözleri yerdeki şeylere odaklanmış durumdaydı. Siyah bir birikinti. Petrol gibi.
Yere ilişen bakışlarını tekrardan yukarıya kaldırdı ve Su tankına benzeyen şeyleri inceledi. Ama sonradan aklına geldi. 'Onlar su tankı değil.'
Arkasından adım sesleri duymasıyla, sesin sahibine döndürdü kafasını. Kirli sakallı bir adam ona bakıyordu. Sağ elinde bir bidon vardı. Adam Aisha'nın yanından geçerken kafasını hafifçe yana bükerek onunla gelmesini işaret etti. Aisha tek kelime etmeksizin adamın peşinden ilerledi. Demir merdivenlerden geçerken hala tek ışık kaynağı Aisha'nın elindeki kızıl asaydı.
Su tanklarından birine doğru ilerlediler ve adam bidonu tıpacın altına soktu. Ardından boşta kalan elini tıpaca götürdü. Engelinin kalkmasıyla rakip tanımaksızın akmaya başladı altın renkli sıvı. Aisha sıvıya baktığında boğazı düğümlenir gibi oldu, asasını tekrardan paltosuna soktu. Bakışlarını adama çevirdi. Adam bidonun dolmasına az kala tıpacı tanka geri taktı. Aisha'nın adamın elindeki bidonda gözleri kalmıştı. Bir bidon Felix Felicis.
Adam elindekini kıza uzatırken, Aisha onu almaya hamle etti. Ancak adam biraz tereddüt etti. Kıza ölçücü bakışlar atarken bidonu ellerinin arasına bıraktı. Kız adamın doğru düzgün seçemediği siluetine bakarak konuştu.
"Bilgilendirmek için size bir baykuş gönderirim."
Adam ona bir şey demedi. Aisha'da arkasına dönerek hızla demir merdivenlere yöneldi. O her bir basamağı indiğinde merdiven arkasından sesler çıkartıyordu. Bu sesler depoda yankı yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Memories of Tom Marvolo Riddle /Felix Felicis
FanfictionSiz hiç duygusuz bir insan tanıdınız mı? Ben tanımadım. O bir canavardı. Ya da canavar olmaya zorlanmış biri. Hiç yaşayamamış ama ölmekten korkmuş biri. Kötü oldu diye hep suçlanmış biri. Hey, sen! Duygusuz olup başkalarına acımamayı bilir misin? Se...